İkinci "Gerekirse..." Vakası

Geçtiğimiz aylarda bir yurtsever avukat Kuşadası Limanı'nın özelleştirme ihalesini iptal ettirmiş, Ofer'in 8 yıldır süregelen beton ziyafetini sekteye uğratmıştı, biliyorsunuz.

İhale iptal kararıyla, kamu idaresinin ziyafet masasını derhal dağıtıp lokmaları İsrailli'nin boğazında bırakması, yani limanı yeniden kamulaştırması gerekiyor. Lakin ananemizdir, bizde misafirin ziyafet bitmeden masadan kalkması pek istenmez ve iştah kapatıcı unsurları perdelemek için ne gerekiyorsa yapılır...

Limanımızdaki misafirin keyfine limon sıkan mahkeme kararını bertaraf amacıyla da şipşak bir yeni yasa imal edilmiştir.

Bu Kuşadası tarihinin ikinci "gerekirse..." vakasıdır.

Birincisini tüm Türkiye hatırlıyor, 5 yıl önce Ofer'in Neo-Osmanlı mümessili Mehmed Kutman, kameraların önünde ve kaymakamla belediye başkanının yüzüne karşı, "kaçak dükkanlarımız için gerekirse yasa çıkarırız" demiş ve hakikaten de çıkarmıştı.

Bu ikincisi ise henüz (şu ne-bulursan-at-içine torbası, Torba Kanunu var ya hani, onun içinde) tasarı ama yasalaşacağı kesin-oğlu-kesin. Bu kez, Ofer'in "kira kontratım iptal edilmişse n'olmuş, gerekirse yeni yasa, baktım olmadı bi maraza çıkartırım" demesini bile beklemeden jet hızıyla piyasaya sürülen tasarı şöyle diyor: "Ofer ihaleyi hukuka aykırı olarak kazanmış olabilir, mahkeme de limanın kamuya iadesini emretmiş olabilir, ama biz hükümet olarak sevgili misafirimizi affediyoruz, liman sana yakışır Sami Bey diyoruz ve geri istemiyoruz!"

Evet var mı bir diyeceğiniz, kira sözleşmesinin hukuka aykırı olduğu mahkemelerce saptansa dahi, (ki saptandı) kiracı halkın limanından para kazanmaya devam edecek hem de ölene, yok o kadar değil, sözleşmesi bitene dek...

İster rüşvet vererek, ister diğer alıcılarla anlaşıp fiyat kırarak, hatta isterse rakipleri öldürerek kazanılmış olsun, ihale ihaledir ve verilen liman geri alınmayacaktır hükümet böyle söylemektedir. (Rakibi öldürerek ihale nasıl kazanılır diye soracak olanlar için tüyo: Şirkete bir tetikçiyi küçük "hissedar" yaparsınız, o "iş"i bitirir, yıllar sonra olay açığa çıkarsa ihale iptal edilir, tetikçi "hissedar" da hapse girer, ama şirket aslanlar gibi işletmeye devam eder formül -ve de kanun- budur!)

Ee haliyle, bundan sonra herhangi bir özelleştirme ihalesine girecek olan yatırımcılara da mesaj gitmektedir: Valla ihaleye fesat mı karıştırırsınız, Kurtlar Vadisi'nden "danışma" desteği mi alırsınız, yoksa başka şirketlere duyurmadan ihaleyi "ihalesiz" mi kapatırsınız, bilemem, artık orası "management" üslubunuza kalmış siz yeter ki ihaleyi kapın...

Kira kontratınızda "bu kontrat fesih edilemez" yazacaktır nasıl olsa...

Mahkemeler mi, onlara da şöyle denecektir: Verilmiş limanın davası olmaz!