Kupa asının üzerindeki basçı: Jack Bruce

Rock basçılarını kendine içerik yapmış bir iskambil destesi gördünüz mü?

Ben de görmedim, ama üretilmek istense seçici kurulda kavga çıkar, kimin listede olacağı ve hangi kâğıda basılacağı hakkında. Ancak şu konuda rahat olunabilir ki, elinizdeki kare asın başında duran kupa asının ortasına bir Jack Bruce portresi yerleştirseler, sanırım hiç kimsenin içi burkulmaz.

Pek çok müzik adamına (daha önemlisi dinleyicinin gönlüne) göre tüm zamanların en büyük basçılarından biri Bruce, ancak bunu kendisine sorarsanız ya da söylerseniz anında yüzü kızarıyormuş, zira yakınlarının beyanına göre en belirgin karakteristik özelliklerin başında utangaçlık ve alçakgönüllülük geliyormuş.

***

Bruce’u diğerlerinden bir adım öne çıkaran şey, rock müzik tarihinin kritik dönemeçlerinden birinde tuttuğu yer.

1943 Mayısında Glasgow’da doğan Bruce’un çocukluğu çelloda Bach çalmakla, Schubert kompozisyonlarından kontrpuan öğrenmekle geçmişken, bas ona çok vurucu gelmişti. İşte kuşağının içinde kopan fırtınaları en iyi ifade eden çalgı buydu, onun için.

Geçmişinde klasik müzik ve geleneksel İskoç halk şarkıları vardı. Ayrıca siyah müziğini ve cazı da çok iyi biliyordu, çünkü İtalya’da Amerikan hava üssünde çalışırken sayısız müzisyeni dinlemişti, duyar duymaz etkisine girdiği adam Charles Mingus olmuştu.

Altmışlarda Alexis Korner’ın topluluğunda çaldı, çaylaklık günlerinde Graham Bond, Manfred Mann ve John Mayall ile grup deneyimi yaşadı.

Ölümüne uyuşturucu kullandığı günlerdi. Onu uçurumun kıyısından alan şeylerden ilki ikinci karısı, diğeri ise müzikti. Tabii bir de Cream.

Ginger Baker’ı Graham Bond’un, Eric Clapton’ı ise John Mayall’ın yanında tanıdı. Üçünün yan yana gelişi için 1966 yılını beklemeleri gerekecekti.

***

Sıradan bir müzisyen olmadığı, gitarcı Eric Clapton ve davulcu Ginger Baker ile birlikte Cream topluluğunu kurdukları ilk günden belliydi. Ancak Atlantic Records’un patronu Ahmet Ertegün onu hiçbir zaman şarkıcı olarak görmedi ki, bu para getirecek bir şey olarak görmemesinden kaynaklanıyordu.

Hatta “Sunshine of Your Love” ve “White Room” parçalarını hiç beğenmemiş, kayda değer bulmamıştı. Bruce onu ikna edene kadar akla karayı seçmişti ki bu parçalar sonradan tüm dünyanın ezberlediği, yeni başlayan toplulukların mutlaka kavırladığı şeyler haline gelecekti.

Yanı sıra albüme aldırmayı başaramadığı üç şarkıyı da yıllar sonra kendi solo albümlerinde değerlendirmişti. Ahmet’in güvendiği kişi Bruce değil, kendi tayin ettiği yapımcı Felix Pappalardi idi.

Cream, rock tarihinin en önemli trio’larından biriydi ve sanıldığının aksine esas oğlan Clapton değil, Bruce idi. O ise bu konuda alınan övgüler karşısında sadece utanıyordu.

Bruce burada sadece bas çalmıyor, yanı sıra bestelerin çoğunu (bazılarını şair Pete Brown ile) imzalıyor, kadifemsi melodik sesiyle şarkı söylüyor, piyano, çello ve akustik gitar çalıyordu.

Wah-wah pedallı, distorsiyonlu soundları ile Cream konser salonlarını inletirken, ilk süper-grup unvanını da kapıyordu. Topluluğun yaşadığı iki yıl içinde 35 milyon albüm sattılar, “Wheels On Fire” ile platin plak aldılar.

***

Heybesinde birden fazla yetenek gezdiren Bruce’un, elindeki “yaprak Gibson” diye tabir edilen elektrik basla rock müziğinin çehresini sonsuza dek değiştirdiğine kuşku yok. 15 dakikalara varan sololar ve doğaçlama pasajlar artık devrin değiştiğini ifade ediyordu. Dönemine göre ilerici bir tavır sergiliyorlardı. Bruce kendinden sonra bas çalacakları büyülerken, Cream de Led Zeppelin gibi efsane toplulukların doğuşuna ebelik ediyordu.

Evet, “I Feel Free”, “Sunshine of Your Love”, “Badge”, “White Room” müzik dünyasını değiştiren parçalardı, ama Bruce’un yetenek ve yaratıcılığı düşünüldüğünde, onu Cream ile sınırlamak ironik olur.

Lou Reed, Frank Zappa, Bob Dylan, Gary Moore, Keith Richards, Mick Taylor, Tony Williams, Dave Edmunds, Todd Rundgren, Peter Frampton, Gary Brooker, Ringo Starr birlikte çalıştığı müzisyenlerin listesi şapka çıkartır.

Cream sonrası da kesinlikle ilgiye değer enteresan albümler yaptı Bruce. Aralarında başarısızları yok muydu? Örneğin eski dostu Ginger ve gitarcı Gary Moore ile kurduğu BBM gibi.

***

Cream adıyla eski üç arkadaş 2005 yılında Royal Albert Hall’da çalmak üzere yeniden bir araya geldiklerinde Bruce, artık eski Bruce değildi çelimsiz görüntüsü sağlık sorunlarını dışarı vuruyor, hareketleri zorlandığını hissettiriyordu.

Bu sonun başlangıcıydı açıkça. Ağır bağımlılık yaşadığı yıllardan kalan kötü miras bedenine fatura kesmeye başlamıştı.

2003 yılından beri karaciğer rahatsızlığı ile boğuşan bu bas efsanesi, 25 Ekim 2014 tarihinde 71 yaşında yaşama veda etti. Bruce’un geride bıraktıkları kupa asının üzerinde yaşamayı sürdürecek.

Kare asa giren diğer üç rock basçısının kimler olacağı konusunda, artık tatlı bir tartışma çıkabilir, hiç mahsuru yok!

[email protected]