Dişsiz dervişin fikri ve zikri: Richie Havens

Richie Havens’i ilk kez VHS bir videodan izlemiştim Michael Lang’in çiçek çocuklarına 1969 yılındaki mecburi hediyesi Woodstock hakkında bir müzik videosuydu. Özellikle rock müziğini bastıbacak günlerinin en güzel köşesine yerleştirmiş biri için tarifsiz derecede etkileyiciydi, hatta (bana bu videoyu ilk izleten Apaçi Ayhan abim kızmasın ama) Jimi Hendrix’ten bile!

Rock müziğinin ilk resmi 1 Mayıs’ı kutlanıyordu sanki, alttan yatay çizgiler atan, bulanık görüntülü tüplü televizyon ekranında. 15 Ağustos Cuma günü saatler beşi yedi geçeyi gösterirken, Richie’nin sahneye çıkmasıyla Woodstock başlamıştı, 85 bin kişinin huzurunda. Bir saatin üzerinde rötar yapmışlardı, çünkü kilometrelerce uzanan otomobil konvoyu nedeniyle müzisyenlerin çoğu muhtelif yerlerde mahsur kalmışlardı. İlk çıkması planlanan Tim Hardin kör kütük sarhoştu. Richie ve arkadaşları külüstür bir kiralık helikopterle taşınmışlardı olay mahalline, apar topar. Hazırlanması da uzun uzadıya bir şey değildi entarisini sırtına geçirmesi kâfiydi. Kendilerini birden bire sahnede bulmuşlardı, ite kaka.

Richie, alttan çeken kamera sayesinde olduğundan daha da iri görünmüştü gözüme hiç unutamıyorum, sandalet geçirilmiş ayağını yere her vuruşunda davulla bas gibi ses çıkarıyordu. Dokuz parçalık repertuarını kapatan, eski bir spritüale dayanan doğaçlama “Freedom” şarkısının bitimine yakın gitarı elinde, gözleri yarı açık, transa girmişçesine sağa sola sallanarak mesaisini tamamlamıştı. Terden sırtına yapışmış giysisiyle ayağa kalkarak çala çala sahneyi terk edişi ise filmin vurucu son sahnesi gibiydi.

Sırtındaki toprak rengi entarisi, çökmüş avurtları, birkaç haftadır jilet görmemiş sakalları ve bir dervişi andıran hareketleriyle Woodstock festivalinin ikon figürüydü, dişsiz ozan Richie Havens.

***

Tanrının insanları unuttuğu, dünya nimetlerini sunarken uğramayı ihmal ettiği bir bölgede dokuz çocuklu bir aileye doğmuştu Richie Bedford-Stuyvesand adında, Brooklyn, New York sınırları içinde, 1941 yılında. Dibine kadar tatmıştı yoksulluğu çocukken yanı sıra her türden hüsranı ve tecridi. İnsanı bunalımdan başka bir yere sürüklemeyen defresif semt ikliminde tek soluk aldığı yer, komşularıyla birlikte müzik yaptığı sokak köşesiydi. 14 yaşında bir Gospel korosunun lideri tarafından keşfedildiğinde, hayatın kendisine güldüğünü ilk kez görür gibi olmuştu. Yeteneklerine izin verilen, yaratıcı bir ortama girmişti şarkı söylerken öncelikle gitar çalmayı öğrendi.

Açık pozisyonda kocaman sağ elini çılgınca savurarak çaldığı mi-majör akor sayesinde yakaladığı benzersiz sound ile nevi şahsına münhasır bir üsluba sahip olmuştu. Richie artık profesyonel bir sanatçı adayıydı, tanıyan insanların gözünde. Bir sonraki keşfi Bob Dylan’ın o zamanki menajeri Albert Grossman tarafından gerçekleştiğinde, Verve plak şirketinin albüm kontratı önüne sürülmüştü.

Zekiydi, çalışkandı gitarın yanına kısa sürede sitar, tambur ve bongoyu da ekleyerek komplike müzisyen olma yolunda dev adımlar atıyordu. Çalıp söylemesinde mütemadiyen bir ayin havası hissediliyordu. Kuşaklararası bir sesti Richie, bağlayıcı bir tonu vardı, köprü misali. Bu şarkı söyleme tarzını biricik kılan şey, dişsiz ağzının neden olduğu fısıltılardı. Geçmiş kuşaklarla geleceği birbirine bağlıyordu bu ses. İşte Richie’nin bir şarkıcı olarak en büyük özelliği buydu. Bu ses şarkılarındaki özgürlük, sevgi, yaşam ve sonsuzluk gibi toplumsallıkla sarmalanmış kavramlarla birebir örtüşüyordu.

***

Woodstock festivalinin bu dişsiz dervişi, geçenlerde 22 Nisan 2013 Pazartesi günü kalp krizi geçirerek 72 yaşında yaşama veda etti…

Birileri tarafından geç keşfedilse de, bazılarınca halen keşfedilmeyi bekliyor olsa da, kendinden sonraki kuşakları giderek artan bir ivmeyle etkilemeye devam ediyor Richie, ama doğrudan ve açık, ama dolaylı bir şekilde. “Freedom” şarkısının yeni versiyonu, Quentin Tarantino’nun “Zincirsiz” filminde kullanıldı. Ayrıca 1968 tarihli “Something Else Again” albümünün kapanışındaki “Run, Shaker Life” şarkısının Talking Heads’e ilham verdiği iddia etmemi abartılı bulanlar varsa, beri gelsin!

[email protected]