Kürt makası

AKP Hükümeti makası açıyor, süreci geriyor, saldırıyor. Başka türlüsünü bilmediğinden mi dersiniz, işine öyle geliyor mu dersiniz bilemem ama HDP üzerinden Kürt siyasetine daha fazla vurmaya, doğrudan fiziksel saldırıya varan provokasyonlar yapmaya ve yeniden parti kapatma fısıltılarını dillendirmeye başladılar. Öyle ya olmuyorsa kapat gitsin, sanki musluk tamir ediyorlar.

Bu gelişmelerin elbette ki Kobane’de olup bitenlerle ilgisi var. Zaten memleketteki herhangi bir gelişmenin kendisinden menkul bir anlamı kalmadı, çok boyutlu, çok katmanlı, çok eksenli oldu. Bu durum ülkedeki siyasi krizin de göstergesi, burjuvazinin AKP hükümeti eliyle yürüttüğü siyasi hegemonyasının aldığı ciddi hasarın sonucu bu.

Kobane de sadece Kobane değil. Bakın Halep dillendirilmeye başlandı artık. Üstelik sadece bizim savaşçı başbakanımız tarafından değil, eski sömürgesindeki savaştan ağzı sulanan Fransız burjuvazisi de Halep’i bırakmak istemiyormuş. Batı medyası IŞİD ile büyülendiğinden “Esed”in cinayetlerini kaçırıyormuş, ABD Suriye’deki insan hakları ihlallerini gözlemleyen ekibe verdiği parayı kesmiş. Tüm bunların işaret ettiği “büyük tehlike” Suriye’deki mevcut yönetimin ülkenin büyük çoğunluğunda iç güvenliği sağlaması bu nedenle olsa gerek sivil kitlelere yönelik bombalı saldırılar arttı. ÖSO denilen paralı cani ordusu mevzi savaşını kaybetti anlayacağınız, yeni bir şekil, yeni bir hedef, yeni bir liderlik, yeni bir ruh(!) lazım.

AKP hükümeti Halep’teki “tehlikeyi” önceden sezip emperyalist ağabeylerine haber vererek Suriye’de yeni bir perde açmaya çalışıyor. Dikkatleri yeniden “Esed”e odaklamaya, hesapta olmayan Kobane parantezini kapatmaya, kaybını kazanca çevirmeye çalışıyor. Kürt siyasetine “Koalisyona girdiniz diye fazla böbürlenmeyin, oyunu ben kurarım” demeye getiriyor. Barış süreci ile tehdit ediyor, süreci sonlandırarak yeni bir cephe açabileceğini ima ediyor. Ama bunlar hep boş çıkışlar. Her iki özne de AKP’nin Suriye seferi ile barış sürecinin eşzamanlılığı konusunda hemfikir. Her iki özne de AKP’nin Ortadoğu politikasında ciddi bir dönüşüm olmadıkça barış sürecinin tüm tacizlere ve provokasyonlara rağmen süreceğini biliyor. Amma velakin burjuvanın evdeki hesabı Suriye’ye uymuyor, işler dallanıyor budaklanıyor çatallanıyor.

Bu çatışmaya seyirci kalmayız. Elbette bu süreç Kobane’de kurulan yaşamı özleyenlerle bizleri bir araya getirecek. Kanton ismini bile kaldırtmaya çalışan hendekçilerle, eşit ve özgür bir yaşama düşmanlık edenlerle nihai bir yol arkadaşlığı mümkün mü?