Köpekleri salmışlar taşları bağlamışlar...

Suruç katliamının tarihimizde bir dönüm noktası olduğunu yazmıştım daha önce. Şimdi yine Suruç katliamı ile ilgili tarihi bir karar aldı AKP nin Ağrı valisi: Suruç katliamı protestosuna katılan 13 arkadaşımız görevden alındı. Katliam yaptığı için cezalandırılan olmadı henüz ama protesto ediliyor diye ceza alan oldu.

İşte Ethem'in katili polis serbest kalıverdi. Ne de olsa bu ülkede eylemci öldürmek artık polisin kolluk görevlerinden birisi haline geldiğinden bu durum hiç kimseyi şaşırtmadı. Siz kendinizi hiç üzmeyin sevgili polisler çok var bunlardan bir iki tanesini öldürmekten bi şey olmaz demeye getiriyor yargı.

Hepimiz kıyılarımıza vuran çocuk bedeni ile kahrolduk. Tıpkı Hrant Dink'in masum bedeni gibi uzanmıştı. Bu savaşı çıkartan, sürdüren, destekleyenlere öfkemiz daha da bilendi. Ama gelin görün ki AKP Trabzon Gençliği'nin eylemi parmak ısırttı. Minik Alyan'ın kıyafetlerine benzer giysilerle sahile uzanan gençler ölü taklidi yaptı. Bu kadarla da yetinmeyip bir basın açıklaması yaptılar:

"Zulme karşılık sessiz kalanlar, Esed, Sisi ve onun gibi diktatörleri savunanlar, ülkemizde sırf yaşam hakları ellerinden alınmasın diye misafir ettiğimiz Suriyeli kardeşlerimize burun kıvıranlar, dünyada bir Müslüman ve masum katliamı yokmuş gibi davrananların şunu bilmelerini isteriz ki sahillere vuran sizlerin insanlığınızdı. Sahillere vuran sizlerin vurdumduymazlığıdır"

Savaş, göç, mültecilik üzerine düşünüyorum. Bütün temel haklarından yoksunluk demek mültecilik. Mücadele etme hakkının bile olmaması. Egemenlerin ölü mülteci çocuklarını bile insafsızca sömürmesi demek.

Bugünlerde bizim bölgemizden de insanlar göç ediyor. Daha küçük yerleşimlerden Van'a gelenler oluyor. TOKİ'nin deprem konutlarının dolduğu söyleniyor. Tıpkı minik Alyan gibi bilinmeyen bir geleceğe gidiyor insanımız, dalgalarla boğuşuyor, kimisi sahile vuruyor sessizce.

Sürecin nesnesi haline getiriliyoruz, yaşamımız üzerine söz söyleme hakkımız gasp ediliyor, eylem yapma hakkımız elimizden alınıyor, yaşam hakkımız tanınmıyor, yasımıza bile saçma sapan söylemlerle müdahale ediliyor.

Kendi ülkemizde mülteci yapmak istiyorlar bizi. İşte bu yüzden köpekleri salıyor, taşları bağlıyorlar...