Ali İsmail Korkmaz veya kasten düşmanlık

Bir gece vakti sokak arasında 4’ü polis 8 kişi tarafından sopalarla başına, boynuna ve yüzüne darbeler alırsan, tekmeler ardı sıra gelir de boynun ve yüzündeki kemikler aldığın darbelerle kırılır ve beyin kanaması geçirip ölürsen, seni öldürenler en fazla 6 yıl cezaevinde kalacaklar.

Gezi eylemleri sırasında Eskişehir’de polisler ve eli sopalı bir grup tarafından dövülerek öldürülen 19 yaşındaki Ali İsmail Korkmaz’ın davası sonuçlandı. Mahkeme Ali İsmail Korkmaz davasında sanık iki polise “Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” suçundan dolayı 10 yıl 10 ay verirken (cezanın yatılacak süresi yaklaşık 6 yıl ), bir kısmına daha düşük cezalar ve hatta bir kaçına da beraat verdi.

“Neticesi sebebiyle ağırlaşmış yaralama” suçu nedir? Mahkemeye göre polis, Ali İsmail’e karşı yaralama kastı ve niyeti ile hareket etmiş, istemedikleri halde Ali’nin ölümüne sebebiyet vermişlerdir.

 Peki polislerin Ali’ye küfrederek, hınçla, öfkeyle tekmelerle, sopalarla vurması ve şiddetlerini dakikalarca sürdürmeleri, Ali yerden kalkamamasına rağmen saldırmaya ve tekmelemeye devam etmeleri boyun ve yüzdeki kemiklerin kırılmasına sebep olup beyin kanamasına yol açmaları sadece Ali’yi yaralama isteklerinden mi kaynaklanıyor? Nereden baktığınıza bağlı.

Türk Ceza Kanunu’nun 81/1 maddesi gereğince bir insanı kasten öldüren kişi, müebbet hapis cezası ile cezalandırılır, eğer kamu görevi esnasında bu suçu işlenmiş ise ağırlaştırılmış müebbet cezası ile cezalandırılır denmektedir.

Aslında en başta savcı, tespit ettiği görüntülere göre, Ali’yi öldüresiye dövenler için  ‘kasten adam öldürme’ suçundan yargılanmaları için dava açmıştı. Ayrıca Dr. Hasan Gülcü’ye de uzman doktorun tavsiyesine rağmen Ali’yi beyin cerrahisi yerine ortopedi polikliniğe yönlendirdiği için ‘taksirle ölüme sebebiyet verme’ suçundan dava açmıştı. Ancak Dr. Hasan Gölcü suçsuz bulundu. Dönemin adalet bakanı Sadullah Ergin,  Ali’nin aile avukatlarının ‘örgüt bağlantılı’ olduğunu öne sürdü. Zaten Ali İsmail Korkmaz’ın dövülme görüntüleri ortaya çıkmadan önce de Eskişehir Valisi Güngör Azim Tuna, Ali’yi polisin değil arkadaşlarının dövdüğünü söylemişti. Ve böylece oyun devam etti, bugüne gelindi.

Davanın son aşamasında dahi, savcı mütalaasında polis Mevlüt Soğanda’nın son tekmeyi atarak, Ali’nin ölümüne sebep olması nedeniyle müebbet almasını talep etmişti. Ancak bu da olmadı. Mahkeme mütalaayı dahi kabul etmeyerek, sanıklara en hafif cezayı verdi.

Tüm bu anlatılanlardan görüleceği üzere bu dava devletin polisiyle, doktoruyla,  mahkemesiyle, valisiyle, bakanıyla halka savaş açtığının kanıtıdır. Kamu görevlisi adam öldürmekte, başka bir kamu görevlisi bu durumu meşrulaştırmakta, diğeri ise kasten suç işleyeni aklamaktadır. Burada düşman hukuku işletilmektedir. Devlet’e göre ona karşı sesini yükselten, sokağa çıkan düşmandır, başına geleceklerden kendisi ve arkadaşları sorumludur.

Bizler elbette ki arkadaşlarımızdan, yoldaşlarımızdan sorumluyuz. Ali İsmail’e karşı sorumluluğumuzu yerine getireceğiz. Bu dava en kısa sürede yeniden görülecek…