Güncelleşme zamanıdır

Gezi direnişinin yükselerek devam ettiği, AKP iktidarının kendi halkını bombalamak dâhil, her turlu rezilliğinin ortaya saçıldığı bir ortamda, 30 Mart yerel secimi tamamlanmış olup, sonuçlarla ilgili kavga ise devam etmektedir. Görüldüğü kadarıyla ise, cemaat ve ABD nin muhalefetine rağmen AKP nin gecen seçimlere göre oy kaybı, sadece bir kaç puanla sınırlı kalmıştır. Seçim sonrasına baktığımızda da, seçim güvenliği konusunda bile güç birliği yapmayan veya yapamayan tüm muhalefetin bu konuda da sınıfta kaldığı açıkça gözükmektedir.

Cemaatle işbirliği yapıp ABD den icazet almaya çalışan CHP, 1923 den beri olduğu gibi bir kez daha açık bir başarısızlığa uğramıştır. Ne kadar gerici leşse de, aslı varken AKP tabanından oy alamayacağı bir kez daha ve açıkça görülmüştür Görülen o dur ki, Cumhuriyetin batılılaşma ve laiklik idealleri, Marmara, Ege ve Akdeniz dışında, gecen 91 yıla rağmen etkili olamamıştır.1980 darbesi ve OZAL dan beri yürütülen bilinçli politikalar sonucu, halkımızın büyük bölümünde geçerli olmak üzere ahlaki değer yargıları önemli ölçüde yara almıştır. Kuzey doğu ve iç Anadolu halkının 1980 ler den beri hızla ve neredeyse tümüyle sağcılaşıp gerici leştiği ise açık bir gerçek olarak gözükmektedir. AKP ile belki de ilk defa kendini iktidarda görüp, ufak da olsa devlet yağmasının ucundan kıyısından sebeplenen bu bölge halklarına nasıl ulaşılabileceği ise sanırım ciddi bir araştırma konusudur.

Tabii ki muhalefeti, RTE a laf yetiştirmek sanan, kendi yerel yöneticilerinin büyük kısmi pek de temiz olmayan CHP nin bu konudaki mücadelesinin inandırıcı olamaması da sonuçlarda ciddi önem taşımaktadır. Bu sonuçların, CHP nin parçalanma surecini hızlandıracağı açıkça görülürken, bu parti yönetiminin halkımıza verebileceği en büyük hediyenin bir an önce kendilerini feshedip, yeni oluşumlara yol vermek olduğu bir kez daha ve iyice anlaşılmıştır. BDP nin uydusu HDP nin Kürtler dışındaki halklarımız tarafından benimsenmemesi ise seçimin olumlu yönlerindendir.

İzmir’den görebildiğim kadarıyla, bu seçimde en çok çalışıp gayret gösteren partilerden birisi de ulusalcı İşçi Partisi dir. TGB li gençlerin özverili çalışmaları dışında TBMM deki partiler kadar modern iletişim kanallarını kullanmaları, semt, semt dolaştırıp, adaylarını ve partilerini tanıttıkları minibüslerin etkili propagandalarının, SOL adına içimi burktuğunu söyleyebilirim. Seçimin mağluplarından olmaları ise.90 yıl önceki Kemalist söylemlerle halkla buluşmanın mümkün olmamasından kaynaklandığı ise açıkça ve bir kez daha anlaşılmıştır. Umudum, bu partideki özverili ve çalışkan kadroların da, tek seçeneğin SOL olduğunu kısa sürede anlamalarıdır. Bu arada Genel Başkanları Doğu Perinçek in, tekrar TİP i kurup sola açılma kararı ise, hala milli burjuvadan medet umduğunu söylese de SOL adına değerlendirilmesi ve izlenmesi gereken önemli bir husustur.

Tabii ki bizi asıl ilgilendiren konu seçimlerde SOL un ne yaptığıdır. Üzülerek söylesek de, TKP, ÖDP ve EMEP iyle on binde oranlarında oy alıp, geçen seçimlerin bile gerisine düşen SOL un başarısızlığı açıkça gözükmektedir. Tunceli Ovacık ve Defne deki seçim zaferleri, ne kadar kutlanması gereken bir olaysa da, başta, güç birliğine rağmen Ankara ve diğer şehirlerdeki başarısızlığın nedenleri son derece önemli ve derhal tartışmaya açılması gereken bir durumdur. Hâl böyleyken, bir çok sosyalist yazar ve yöneticinin yazılarında sanki SOL seçime girmemiş gibi değerlendirme yapmaları ise gerçekten benim için şaşırtıcıdır. Bu sonuç, 30 yıl sonra sokağa çıkıp direnmeye başlayan halk hareketi ile yeteri kadar buluşulamadığını açıkça göstermektedir. Sonuçların, sadece CHP ye giden oylarla izahı ise son derece sığ ve yetersiz bir analizdir.
Kanımca,, halkın %90 ının sol partilerin varlığından haberdar olmamasına rağmen kitle iletişim araçlarını yeterince kullanmamaları, meslek odaları ve STK lar ile güncel yerel program ve aday çıkarmamış olmaları, özetle güncelleşememeleri sebeplerin başında gelmektedir. Geçenlerde, İzmir de konuşma yapan solun önemli teorisyen ve yöneticilerinden bir yoldaşımızın ‘1960 lardaki TİP gibi güncel olmak ‘fikrini hiç anlayamadığını söylemesi ise gerçekten tartışılması gereken bir durumdur. Geleceğin SOL a ait olduğunu unutmadan, örgütsel disiplin içinde eleştiri ve özeleştiri bizim en büyük silahımız ve mücadeleyi ileri taşımanın tek yoludur.