Polis ve Liseliler

KENTİN SESİ - BURSA YAZILARI

(Bu yazı, sadece Bursa Anadolu Lisesi'nde okuyan değil, tüm liselilere bir mektuptur)

Sevgili liseliler,

Geçtiğimiz günlerde, sadece soL Portal'da yayımlandığını izlediğim bir haberde, lisenizde Bursa Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü'nden gelen komiserlerin sol örgütlerle ilgili “deneyimlerini” sizlerle paylaştığını okudum. Terör örgütlerinin hak, adalet, özgürlük söylemleriyle yola çıktıklarını ve insanları böyle kandırdıklarını Komünizm fikrinin, bütün dünyada ortadan kalktığını, Sovyetler Birliğinin dahi yıkıldığını Küba’nın artık liberal bir ülke olduğunu Uludere olayının aslında çok talihsiz bir kaza olduğunu ve söz konusu kazanın PKK’nin işine geldiğini söylemişler.

2010 yılının Şubat ayında da, dönemin Adana Emniyet Müdürü Mehmet Salih Kesmez, Asayiş Değerlendirme Toplantısı’nda yaptığı konuşmada, "(…) TKP gibi ülke genelinde olup da ilimizde de bulunan başlıca sağ, sol ve bölücü örgütlerin faaliyetlerine rastlanmaktadır” ifadelerini kullandığı basına yansımıştı.

Peki ya, 8. Sınıfta okutulan T.C. İnkılap Tarihi ve Atatürkçülük ders kitabını hatırlıyor musunuz? Ne yazıyordu, ders kitabınızda? Emperyalizme, kapitalist sömürüye karşı olmak, terör örgütlerinin kendilerini ifade etme biçimleri arasında sayılıyor bu örgütlerin "insan emeğinin önemsenmediğini öne sürerler" ifadesi yer alıyordu.

Tüm bu örneklere hakim olan çapsız “birikim”in sizlere neden aktarıldığı konusunda bir düşünceniz var mı? Neden hep sol düşünce karşıtlığı? Polisin gelip de, neden sizlere sadece sol düşünce temelinde bir terör tanımı yaptığını hak, adalet ve özgürlük kelimlerini sıklıkla bizim kullandığımızı belirtmelerinin ardında hangi düşünceler var, hiç düşündünüz mü? “Komünizm ne demek” diye tartışma olanağınız olsaydı, ne yanıt verebilirlerdi? Emin olun, söyledikleri yalanlardan daha fazlasını bile konuşamazlardı.

Emniyet teşkilatı içinde, tarikat ve cemaatlerin cirit attığı bir dönemde, görev ve yetkileri konusunda haddini bilmeyen bir emniyet müdürünün böyle konuşabilmesi tesadüf müdür?

Hakkını aramak için eylem yapan ve direnen bir işçinin 8.sınıfta okuyan çocuğu, anne ve babası hakkında ne düşünür?

***
Bu nedenle, sizlerle düşünce ve deneyimlerimi paylaşmaya karar verdim.

Yazıya başlamadan önce, “bu konuda mutlaka bir yazı vardır” düşüncesiyle Bursa Emniyet Müdürlüğü'nün web sitesine girdim. Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü (TEM) bölümünde, “Terör örgütleri gençliği nasıl kazanıyor” ve “Gençlerimizi koruyalım” başlıklarında çalakalem yazıldığı ve (bazı illerin milli eğitim ve emniyet müdürlüğü sitelerine de girdiğimde anladım ki), tek bir merkezden Türkiye'ye dağıtıldığı anlaşılan yazılarla karşılaştım. Bunlar, pedagoji, psikoloji ve ergenlikle ilgili kitaplardan alınan paragraflar ve uydurma anekdotlarla bezenmiş yazılardı.

Öyle ki, yazıyı kaleme alanlar, bir eserini dahi okumadıklarından emin olduğum William Shakespeare'in bir sözünü, anlamından tamamen uzak bir şekilde bile kullanmışlar. Shakesper (öyle yazılmış), "Dünya bir sahne, insanlarda bu sahnede birer oyunculardır" demiş. Peki, yanlış aktardıkları bu sözü neden kullanmışlar? Yazının öncesi ve sonrasından anlıyorsunuz ki, siz ergen gençler, ana babadan otorite figürünü temsil eden öğretmen ve devlete kadar herkese bir mesaj vermenize rağmen, “bu mesajı almayan anne babalar yüzünden aile ortamında adam yerine konmadığınız, yetişkin yerine konmadığınız için kendine değer veren, adam yerine, yetişkin yerine koyan ortamları aramaya başlıyor” imişsiniz!

William Shakespeare'in sözü, “Nasıl Hoşunuza Giderse” adlı oyununun 3. Bölüm 7. Trajedyasından alınmadır. Bu tragedya, sözü edilen yazıyı kaleme alanların çaplarını da çağlarını da aşar! Okuyun ve görün!

***
Sevgili liseliler,
Lisede okurken, biyoloji hocamız Evrim Teorisi'ni anlatmaya başladığından itibaren, uzunca bir süre, aklımı kurcalayan başlıklar, “yaşamın tarihi” ve “ortak ataya sahip olma” idi. Bir süre sonra, felsefe hocamızın “insanlığın tarihi ile kendi tarihiniz arasında bağ kurmalısınız” demesiyle daha da karmaşıklaşan ve bir o kadar da, zihnimi açmaya çalışan bir yolculuk yapmaya başladığımı anlamıştım.

İnsan olarak doğanın bir parçası olduğunuzu hissetmeye başladığınız anda, düşünce yapınız ve davranışlarınız değişmeye başlar. Hele bir de “insanlık tarihi”nin hazinelerini edebiyatta, sanatta, müzikte, siyasette bulmaya başlarsanız, artık (polisin dediğine göre) “terörist” olmuşsunuz, demektir! Polisin yalanındaki gibi, “aile ortamında adam yerine konmadığınız için size değer veren, adam yerine koyan ortamlara” girdiğiniz için değil.

Sorgularsınız, çevrenize eleştirel bakarsınız. Tam da ergenlik çoşkusuyla! İnsan, en çok gençliğinde büyük bir heyecanla gelecek kurgusuna sahiptir. Gençliğin gelecek kurgusuyla, insanlığın en büyük gelecek hayali olan sol, sosyalist düşüncenin buluşması, bu düzen için büyük bir tehdittir. Bu bakış açısıyla, ancak tarihin çöplüğünde yaşayan ve leş gibi kokan gericiliğin temsilcileri, sizleri “terörist” ilan edebilir.

Bugün size aktarılan, gericiliktir, cehalettir! Gericilik, ancak cehalet sayesinde var olabilir.

***
Solcu liselilerin “bu düzen için tehdit” olduğunu belirtmiştim. İçinde yaşadığımız düzenin adı, kapitalizmdir. Patronların ve işçi sınıfının olduğu sınıflı bir toplumdur, kapitalizm. Birçoğunuzun anne babası emekçi olabilir. Sorun, anne babanıza bu düzende gelecek korkusu olmadan, işsizlik korkusu olmadan yaşayabiliyor muyuz? Kazanırsanız, üniversiteyi bitirdiğinizde hemen iş bulabilecek misiniz? Kriz dönemlerinde, patronlar, anne ve babanızı hemen işten neden çıkarıyorlar? Kim veriyor bu hakkı onlara? Anne babanız hakkını aradığında 8. sınıf tarih kitabına göre neden “terörist” oluyor? 78 gün çocuklarından ayrı, Ankara'nın sokaklarında direnen Tekel işçileri sizce “terörist” mi? Onların üstlerine biber gazı ve kanalizasyondan çekilmiş suları sıkanlar kimlerdi?

Emperyalizme, kapitalist sömürüye karşı mücadele veriliyorsa, doğru yapılmıyor mu?

Ailenize, sizlere ve aslında toplumdaki tüm emeğiyle geçinenlere reva görülen sömürüdür, geleceksizliktir.

***
Gelecekten söz edilecekse, polislerin Küba'yı ağızlarına almamaları ama daha çok okumaları gerekir. İnsani gelişmişlik göstergelerinde en gelişkin kapitlist ülkelerden daha ileride olan Küba'yı neden dillerine dolamaktadırlar? Söyleyelim: 50 yıldır emperyalistler tarafından ekonomik ambargo uygulanan sosyalist Küba, birçok göstergede Türkiye'nin önündedir. Eğitim ve sağlık hizmetleri ücretsizdir. “İnsani Gelişme İndeksi” rakamlarına göre, Küba, onca kuşatılmışlığına rağmen, gelişiyor, büyüyor propagandası yapılan Türkiye'nin çok önündedir. Devrim önderleri Fidel, Che hâlâ gençlerin idolüdür. Tıpkı Deniz gibi.

Küba'da YGS gibi bir sınav yokken, liseliler Türkiye'de neredeyse ilkokuldan başlayarak üniversiteye hazırlanmaktadır. Küba'da çocuk, insani değerleri, toplumsal bir varlık olarak hem eğitim sistemiyle hem de yaşamın içinde alırken, Türkiye'de yaşamın dışında ve akıl dışı bir eğitim ile gençliğini tamamlamaktadır.

Sosyalizm düşüncesi, insanlığın düşüncesidir. Emek, hak, adalet, özgürlük... Polis haklı! Solcular bunları savunur, bunlar için mücadele verir. Polislerin bitti dediği sosyalizm, savunusunu yaptıkları kapitalizmin çok ötesinde bir düşünce sistemidir. İnsanlık, birçok değerini sosyalizm sayesinde kazanmıştır.

Size anlatılanlar, üstünlüğü her açıdan insanlık tarihine yazılmış sosyalizm deneyleri karşısında, düzenin ve kurumlarının var olan aşağılık komplekslerinin yanısıra, korkularıdır.

***
Sevgili liseliler,
Bir solcu liseli, öncelikle iyi ve çalışkan öğrencidir. Ailesi ve çevresiyle düzeyli bir ilişkisi vardır. Geleceğe dair hem kişisel hem de toplumsal olarak hayalleri vardır. İkisi için de mücadele eder. Ailelerini de örgütler. Kendi geleceği ile yaşadığı toprakların geleceği arasındaki kopmaz bağı bilir.

Üyesi olduğum TKP'de tanıdığım liselilerin hepsi böyledir ve onlarla gurur duyuyorum.

Diyeceğim o ki, polisin söyledikleri, koskoca bir yalandır solcu liselilerin artan varlığı karşısındaki önlem alma çabalarıdır. Uyuşturucu, fuhuş ve çete tehditleri tarafından kuşatılmış liselerde kılını kıpırdatmayan, kimi gündemlerde kentin sokaklarında lümpen liselilerin vandalca dolaşmasına izin veren polis, bunları nasıl çözeceğini düşünmelidir.

Terörist arıyorlarsa, çok yakından tanıdıkları(!) ve geçtiğimiz yıl binlerce gencin geleceğini “katleden” YGS şifrecilerine baksınlar! Onlar solcu değil, cemaatçidir.

Suç ve çete arıyorlarsa, liselerin içinde ve çevresinde varlıklarını sürdüren pisliklere baksınlar! Onlar solcu değil, faşisttir.

Vatan haini arıyorlarsa, bu memleketi toprak toprak satanlara baksınlar! Onlar solcu değil, işbirlikçidir.

Bir de aynaya baksınlar, yeter!

[email protected]