Kıvam

KENTİN SESİ - BURSA yazıları

Anlatacağım olay, artık bu toplum için, hele hele AKP iktidarının uygulamaları söz konusu olduğunda, sıradan gibi gözükebilir. Zaten sorun da bu! Bu gibi olayların sıradanlaşmasını ve kanıksanmasını, toplumun damarlarında bir uyuşturucu maddesinin sürekli gezinmesine benzetiyorum. Sanrılı bir durum bu!

Böylesi durumlarda tercihimiz ne olmalı? “Bundan bir şey çıkmaz” ya da “ne yapabiliriz ki kardeşim adamlar iktidar, dilediklerini yaparlar” mantığına mı teslim olacağız? Yoksa ısrarla ve inatçı bir şekilde bu kepazelikleri siyasi mücadelemizde işleyecek miyiz?

Tabii ki sonuncusu ama bu, bir güç ve gücümüzü toparlama hedefi olarak önümüzde duruyor.

***

Mahmut Turunç. 1976 doğumlu. Mesleği, Beden Eğitimi ve Spor Öğretmeni. Bu kişi, 12 Haziran seçimlerinde, AKP Bursa 18. Sıra milletvekili adayıydı. Seçilemeyince Bülent Arınç'ın basın danışmanı oldu! Mahmut Turunç’un Başbakanlık Basın Müşavirliği’nden verilen akreditasyon kartına da sahip olduğu söyleniyor. Ne de olsa, Başbakan yardımcısının basın danışmanı!

Turunç hakkındaki bilgilendirmem bu kadar. Şimdi gelelim sadede!..

Bir süre önce, Bursa İl Özel İdare binasının girişindeki eski basın odası Mahmut Turunç’a tahsis ediliyor, kapısına tabelası asılıyor. Konuyla ilgili haber yapılacağı duyulunca tabela indiriliyor. Yapılacak olan haberler de durduruluyor!

Bu konu, gündem dışı olarak Bursa İl Özel İdaresi’nin karar organı olan İl Genel Meclisi toplantısında CHP’li Grup Başkan Vekili Sabahattin Sesli tarafından dile getiriliyor İl Genel Meclisi’nin anayasal yetkisinin göz ardı edildiğini, İl Genel Meclis Başkanı Nedim Akdemir’in suçlu olduğunu belirtiyor. Bu arada, Mahmut Turunç, meclis toplantısının yapılacağı gün odasını topluyor ve gidiyor.

AKP Grup Başkanı Vekili Ahmet Er, Sesli’nin suçlamalarına şu yanıtı veriyor: “Bir devlet büyüğümüz, devlet memuruna geçici olarak yer tahsis edilmesini istedi. İl Özel İdaresi de yerine getirdi. Devlet memurunu devlet dairesinde ağırlamayacağız da nerede ağırlayacağız.”

Olayın büyüyeceği anlaşılınca, Turunç’a tahsis edilen odanın boşaltıldığı, Bursa Büyükşehir Belediyesi’nin kullanımına verdiği arabanın akıbetinin de şimdilik bilinmediği söyleniyor! Görünen o ki, bu olay İl Özel İdaresi’nin üstünde kalmışa benziyor. Ankara, il Özel İdaresi’ne baskı yapıyor, Bursa basınında da bu haber yer almıyor.

Yeri gelmişken söyleyelim, Mahmut Turunç’a oda tahsis edilmesini Bursa Valisi Şehabettin Harput’un istediği belirtiliyor. Ancak, “devlet büyüğü” olarak zikredilen kişinin Harput değil, Arınç olduğu gün gibi ortada.

Hâlâ, utanmadan ve sıkılmadan “dördüncü kuvvet” denilen basının tutumu da, bilinen bir şey. Efendisinin sözünü dinleyen ama sözüm ona demokrat, güya herkese eşit mesafeli, özgür ve necip basın kuruluşları da kamuoyunu karartma görevini yerine getiriveriyor.

***

Bu tür tasarruflar, sizce sıradanlaşmalı mı? “Ne var canım, bunda” denebilir mi? Zaten, AKP Grup Başkanı Vekili Ahmet Er öyle demiyor mu? Ya da, “adamlar iktidar olmuş, her yeri ele geçirmişler sen kiminle uğraşıyorsun” diyebilir misiniz? AKP, kendiliğinden mi duvara toslayacak?

AKP’nin iktidarını daha da sağlamlaştırdığı, basının (dahası toplumun) içten içe çürüdüğü düzlem, tam da bu! Oysa, şu olayda bile, AKP’li kadroların, yerel yöneticilerin ve basının olayın kapanması adına nasıl da koordineli çalıştıkları ortada değil mi? Bundan hareketle, toplumun daha çetrefilli ve emekçileri ilgilendiren konularda, sömürüde, yağmada, rantta nasıl bir organizasyon içinde olduklarını düşünebiliyor musunuz?

Otuzlarındaki bir AKP’li kadronun kamunun olanakları üzerinde arsızca tepinmesi, bu nedenle püskürtülmek zorundadır. Söylediğim deşifre etmek değil, üç maymunu oynayan basından tutun, yerel yöneticilerine dek, tüm bu zevatın karşısına pervasızca dikilmek, hesap sormak gerekir.

Yobazlıkla gericiliği, işbirlikçilikle piyasacılığı konsolide ederek, emekçi halkların ve insana dair erdemlerin üstüne çekirge sürüleri gibi saldıran AKP, toplumdaki kayıtsızlığın üzerinde sürekli tepinmektedir. Bakın Erdoğan’ın söylediklerine, ne demek istediğim anlaşılacaktır.

Kayıtsızlık, bir tür gericiliktir. AKP’nin gericiliğine gericilik katmaktır. Ancak Erdoğan’ın son dönemdeki yobazca salvo atışları, bir şeyi göstermektedir. Erdoğan, toplumdaki kayıtsızlık üzerinde tepine tepine, faşizmin kıvamını oluşturmaktadır. AKP, bu kıvamı kimi zaman bozabilir ama düzeltir de. Bu yeteneği var.

Bu kıvamı bozacak tek güç, örgütlü bir halktır.

[email protected]