CHP bölünür mü?

KENTİN SESİ - BURSA yazıları

İzliyor, kimi zaman yazıyor ve CHP’li dostlarımızla sohbet de ediyoruz. Kılıçdaroğlu’nun başkanlığındaki CHP’ye yüklenen yeni misyonun CHP’yi tarih önünde daha da sakil bir duruma düşürdüğü şimdiden belli olmuyor mu? CHP’nin “son”a doğru giden yolculuğunu gözlemlemek, karşı cephemizdeki bir parti için timsah gözyaşı dökmek değil, tabanındaki aydınlanmacı, yurtsever ve arayış içinde olan insanlar için sorumluluktur.

Derdimiz, CHP’den umudunu kesmiş ya da arayış içinde insanlara Cumhuriyet’in temel değerlerinin sosyalist bir Cumhuriyet’te anlam kazanabileceğini inatla anlatmaktır.

“Sona doğru giden yolculuktan” söz ettim. Esas olan, “yeni” CHP’nin verili 2. Cumhuriyet koşullarında konumunun ne olacağı ve 2. Cumhuriyet’in “tamamlayıcısı” rolüne nasıl soyunduğudur. CHP, bu konuda beklenenden hızlı davranmış, ifrata da kaçabilmiştir. Bu, seçim sonrasındaki gibi “tükürdüğünü yalamaktan” başka bir işe yaramıyorsa, en azından gülünç duruma düşmektir.

Bu örnekler, karşımıza sık sık çıkacaktır. Kılıçdaroğlu’nun CHP’si, AKP’nin Cumhuriyet tarihinde fincancı katırları gibi dolaşması, dönem ve olayları tahrifatlarla saptırması ve bunların üzerinden “yeni dönem”in ideolojik tahkimatını yapması karşısında en fazla seyirci konumundadır. Bu, beceriksizlik değil bir tercih olarak görülmelidir.

“Ulusalcıyım” derken, liberal olmaya çalışacaksınız. “Laiklik” derken, cemaate göz kırpacaksınız. “Emek” derken, partiniz patronlardan, belediyeleriniz taşeronlardan geçilmeyecek. Düzenin siyaset ve piyasa alanlarında salınımlarınızı yapacaksınız ama Silivri’de tutuklu iki milletvekiliniz için ortalığı ayağa kaldıramayacaksınız! Ya da öyle bir niyetiniz olmayacak!

Kurulduktan sonra, önce iktidar sonra devlet olan ve Cumhuriyeti bitiren AKP karşısında CHP’nin siyaseten hiçbir şansı yoktur. AKP, CHP’nin tarihsel olarak önce beslendiği sonra da kurumaya bıraktığı tüm kanalları tamamen kurutmuş ya da dönüştürmüştür.

Bu, 1. Cumhuriyet’in sonu olduğu kadar, CHP’nin de sonudur. Geri dönüşü yoktur!

CHP, artık bu kadar yoksun mudur? Evet! Bu haliyle tabanında bulunan sola açık kitle için bir tehdit midir? Evet!

Böyle bir partide tasfiyeler durmayacak, bölünme bir olasılık olarak hep kapıda olacaktır. Önümüzdeki kongre süreçleri buna gebedir.

***

İl Kongresi takviminin başladığı Temmuz ayının ortasından bu yana, Bursa CHP İl örgütünde yaşananları, CHP’deki bu dönüşüm bağlamında irdelemek gerekir. Neler olmadı ki... Genel Merkez’in duruma müdahil olma biçimi ve kongre sonrası manevraları, il başkanlığı için icazet bekleyenler, bu süreçten nemalanmak isteyenler, milletvekili adayı gösterilmediği zaman CHP’de olanları “Amerikan komplosu” olarak değerlendirenlerin il başkanlığı adaylığı için ortaya çıkmaları, alevi olmadığı halde alevi kimliğiyle ortalıkta dolaşanlar, bu süreçten gûya sol adına siyaset dersleri çıkarmaya çalışanlar, CHP’ye “akıl” olmaya çalışanlar...

Yerel basında CHP Genel Başkan Yardımcısı Sena Kaleli, Milletvekilleri Kemal Ekinci, Turhan Tayan, İlhan Demiröz, Aykan Erdemir, eski milletvekilleri Onur Öymen, Abdullah Özer, Nilüfer Belediye Başkanı Mustafa Bozbey, Nilüfer eski ilçe başkanı Metin Çelik, eski il başkanı Erhan Sevimli, Ali Nihat Irkörücü, Ceyhun İrgil, Sevil Pamirol, Gürhan Akdoğan, Mustafa Şenyurt, Bülent Aslanhan... Bu süreçte, bu isimler çokça konuşuldu ve haklarında yazıldı.

Her biri belli bir meslek ve makam sahibi bu isimler, CHP’yi nasıl tarif etmektedir? Siyaset ile aralarındaki ilişkiyi nasıl tanımlamaktadırlar? Taban bu kişilere baktığında onları siyaseten nasıl konumlandırmaktadır? Piyasacılık ve özelleştirmeye nasıl bakmaktadırlar? İçlerinde parti ile adım adım bir yol ayrımına doğru gidenler var mıdır? Gerekçeleri nelerdir? Bu soruların yanıtlarını her bir isimden alsak, CHP’deki durumun vehametini daha iyi görebiliriz.

Sizce, kongre öncesi ve sonrası, gazetelere yansıyan kulis, pazarlık ve ayak oyunları neden oldu? Neyi paylaşamadılar ya da ayrı düşenler beş dakikada görüşüp neyi paylaştılar?

Akıl yürütmek isteyenler, yukarıdaki çerçeve içinde yanıtlarını bulabilirler.

Siyaset bu değildir yaşananlar, düpedüz burjuva siyasetinin kepazeliğidir. Kafakola alma, tehdit, kariyerizm, ilkesizlik, yumruk atma vs. Hepsi bu kongre sürecinde yaşanmıştır.

Yeni değildir, CHP’de hep vardır! Artık bu CHP’de daha fazlası da görülecektir. Bir yandan dönüşüme uyum sağlanırken, diğer yandan bir şizofreni hali diri tutulmaya çalışılacaktır. “Yeni” CHP doğallaştırılırken, eski CHP’yi özleyenlerin “ey ruh geldiysen üç kere vur” demekten başka çareleri kalmamıştır.

[email protected]

(*) Mehmet Yavuzkan’ın CHP ile ilgili yazıları

19 Ocak 2011 - CHP'de Siyaset

31 Mart 2011 - “Ortanın solu” kimin solu ve şimdi nereye?

13 Nisan 2011 - “Geçivermiş gelecek”