Uzayda işlenen suçlar ve kozmosun kardeşliği

Yuh!

“Dünya bir uzay istasyonunda boşanmak üzere olduğu eşinin hesaplarına girdiği iddia edilen astronotu konuşuyor.”

Uzaya gitmiş insan sayısı 2019 Temmuz ayı itibariyle 563.

Bu 563 kişiden birisi, eğer yine bir “uzay magazini” ile daha doğrusu magazin amaçlı bir uzay mizanseni ile karşı karşıya değilsek, uzayda işlediği bir suç için soruşturuluyor şu anda.

Eşinin hesaplarına girmiş.

Astronot Anne McClain kendisine boşanma davası açan (uzayda olduğu sırada da olabilir) eşinin banka hesaplarına girmiş. Summer Worden (astronot eşi) bu nedenle Federal Ticaret Komisyonu’na şikayette bulunmuş ve bunun üzerine NASA Teftiş Kurulu inceleme başlatmış.

Anne hanım bir süre önce dünyaya dönmüş ve avukatı aracılığıyla yaptığı açıklamayla, eşinin hesabında borçlarını ödemek ve birlikte büyüttükleri oğlunun bakımını sağlamak için yeterli para olup olmadığını kontrol etmek için sözkonusu girişi yaptığını bildirmiş.

Olay, uzayda işlenen “suçların” hukuki çerçevesi konusunda “farkındalık” yaratmak için büyütülüyor olabilir. Bu vesileyle, haberciler, McClain’in “suç mahalli” olan uzay istasyonunun çok uluslu hukuku hakkında da bilgi toplamışlar. “ABD, Rusya, Avrupa, Kanada ve Japonya” ortaklığında olan uzay istasyonunda bulunanlardan herhangi biri suç işlerse, kendi ülkelerine iade edilecek ve orada yargılanacaklar.

Topu topu 563 insan evladı gitmiş uzaya... Ve dünya uzayda işlenen suçları, bunların hangi hukuk çerçevesinde ele alınacağını konuşuyor şimdi. (Dünya bunu konuşmuyor tabii, gazeteci diliyle böyle anlatılıyor!)

58 YIL ÖNCE UZAYA GİDERKEN HAYAL ETTİĞİMİZ BU DEĞİLDİ

İlk insan evladının uzaya gidişinden 58 yıl kadar sonra yapıyoruz bunu!

Bir kolektif çiftlikte yaşıyorlardı ailecek. Annesi sütçü olarak çalışıyordu. (Garip bir ifade değil mi? Ama tam olarak böyle, çiftlikteki görevi buydu!) Babası ise marangozluk ve tuğla yapım işlerine bakıyordu... Faşist işgal döneminde iki kardeşi köle olarak Polonya’daki çalışma kamplarına götürüldü Almanlar tarafından.

Teknik okulu bitirdi. Orduya girdi ve pilot oldu. Sonra uzay programına alındı!

İlk uzay yolculuğundan dönüşünde ulusal kahraman olarak karşılandı. Milletvekili oldu.

Ölümünden sonra onun hayatı ile ilgili belgesel hazırlayan televizyon yapımcılarından para sızdırmak için seferber olan yakınları olmadı, ölümünden önce yattığı son hastaneden şantajla tazminat kopartan çocukları da...

Uzayın kapılarını insanlığa açan Sovyetler bir ülke olarak yok bugün. O kapıdan geçen ilk insan da artık yaşamıyor...

Ve şimdi dünya “uzayda işlenen ilk suçun hangi hukuk çerçevesinde ele alınacağını” konuşuyor. Satır aralarına sıkışan temalardan birisi “boşanacak olursak eşim çocuğumuzun bakım ve eğitimi için gerekli nafakayı ödeyecek mi onu kontrol ediyorum” diyen bir astronotanım.

Biz dünyalıların 41. kuzey paralel ve 30. doğu meridyen civarında toplanmış olan bir kısmı bu haberi boşandığı kocası tarafından katledilen kadınları seyreden kafe sakinleriyle, “helal olsun biz yapamıyoruz adam yapmış” diyen psiko-sosyopatları kafamıza takmış durumlardayken takip ediyoruz.

Kozmos çöksün kafamıza!

Oysa, tam buralarda doğmuş bir şair, ilk kez bir insanın uzaya doğru fırlatıldığı günde “Kozmosun kardeşliği adına” şiirini yazmıştı. Herhalde uzaya giden beşyüzaltmışbilmemkaçıncı kişinin boşanmak üzere olduğu kocasının kendisine atacağı olası bir kazığa karşı kendini korumak için “suç işleyeceği” bir uzay istasyonunu hiç hayal etmemişti. (Hayal etmek... Artık tüm dillerde sözlüklere “kabus etmek” terimini sokmanın zamanı gelmedi mi? Örnek kullanım: “Bugün yaşadıklarımızı 50 yıl önce bir Sovyet yurttaşı kabus bile edemezdi.”)

Her neyse...

Kuralı bilirsiniz: Eğer yazının birinci perdesinde duvarda bir şiir asılıysa, o şiir son sahnede mutlaka patlar... (Bu arada tam bu şiirin bu sahnede bu şekilde patlaması kan emici finans sermayesinin bir yan şirketçiği tarafından temellük edilmiş telif hakları nedeniyle daha bir gürültülü, daha bir görkemli olacak. Aşağılık herifler, kozmosu da, şiirlerimizi de size bırakmayacağız.)

 

KOZMOSUN KARDEŞLİĞİ ADINA

13 Nisan 1961, Paris

Kosmosda bizden başka düşünen var mı

var

bize benzer mi

bilmiyorum

belki bizden güzeldir

bizona benzer meselâ ama çayırdan nazik

belki de akarsuyun şavkına benzer

belki çirkindir bizden

karıncaya benzer meselâ ama tıraktörden iri

belki de kapı gıcırtısına benzer

belki ne güzeldir bizden ne de çirkin

belki tıpatıp bize benzer

ve yıldızlardan birinde

      hangisinde bilmiyorum

yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz

      hangi dilde bilmiyorum

yıldızlardan birinde konuşacak elçimiz onunla

Tovariş diyecek

söze bu sözle başlayacak biliyorum

Tovariş diyecek

ne üs kurmaya geldim yıldızına

         ne petrol ne yemiş imtiyazı istemeğe

Kola-kola satacak da değilim

selâmlamaya geldim seni yeryüzü umutları adına,

bedava ekmek ve bedava karanfil adına

mutlu emeklerle mutlu dinlenmeler adına

"Yarin yanağından gayrı her yerde her şeyde hep beraber"

                diyebilmek adına

evlerin

    yurtların

        dünyaların

             ve kosmosun kardeşliği adına.