Şimdiki Çocuklar Harika'nın başına gelenler

Aziz Nesin'in Şimdiki Çocuklar Harika aynı okuldayken, birinin şehir değiştirmesi nedeniyle ayrılmış Zeynep ve Ahmet adındaki eski okul arkadaşı iki çocuğun yazışmalarından oluşur. Birbirlerine okullarında yaşadıkları gülünç olayları anlatırlar.

Hababam Sınıfı filmlerinden birindeki ünlü müfettiş bölümü (ilki) Aziz Nesin'in romanındaki “Amerika'yı Yapan Mimar” bölümünden alınmadır.

Romana adını veren “Şimdiki Çocuklar Harika” bölümü ise iki anlamlı bir kalıptır. Birisinde samimidir yazar. Gerçekten çocuklar harikadır! Ve belki şimdikisi fazla, çocuk olabildikleri sürece... İkinci anlamı ise alaycıdır. Çocuklarından birer “harika” yaratmaya kalkan yaralı egoların ağzıdan söylenen bu sözle alay edilmektedir.

“Şimdiki Çocuklar Harika”nın başından geçen harika öykü ise aslında romanın kendisi kadar “Aziz Nesinlik”, onun kadar çarpıcı, eğlenceli ve ibret vericidir.

Nesin, bu romanla 1964 yılında Doğan Kardeş çocuk dergisinin düzenlediği çocuk romanları yarışmasına katılır. Eserler, jüriye yazarı gizli olarak ulaştırılmış ve jüri değerlendirmesini “yazarını bilmeden” yapmıştır. Nesin'in 75. doğum yılında bir konuşma yapan Onat Kutlar sonrasını ilk defa bu konuşmada anlatır. Kutlar, romanın yazarını tahmin etmekte hiç zorlanmadığını söyler ve jüride yaşananları açıklar. İlk elemeyi Ahmet Kutsi Tecer ve Onat Kutlar'ın yaptığı eserlerin 18'i bu elemenin arından jürinin değerlendirmesine sunulmuştur. Jüride Tahir Alangu, Rauf Mutluay, Behçet Necatigil, Memet Fuat ve A. Kutsi Tecer vardır.

Devamı şöyle:

“Ve jüri ilk toplantısını yaptı. Bu ilk toplantıya favori kitabımın nasıl tepkiler uyandıracağını görmek için izleyici olarak katıldım. Ancak daha ilk konuşmalarda beni hayal kırıklığına uğratan bir yargıyla karşılaştım. Jüri, Aziz Nesin'in yapıtını daha ilk turlarda elemeye kararlıydı. Dördü aynı zamanda öğretmen olan jüri üyelerinin çoğunluğu kesin yargılarla, kitabı eleştiriyorlar, eğitsel yönden hatalı, öğretmen oluşlarının çok ötesinde birer yazar olarak sevdiğim, değer verdiğim bu kişilerin tavrını şaşkınlıkla izledim. Ödüller başka romanlara verildi ve ben o toplantıdan ayrılırken Aziz Nesin'in çocuk kahramanlarının ne kadar haklı olduklarını düşünüyordum.

Bana kalırsa bu kitap öğretmenleri gülünç duruma düşürmek şöyle dursun, eğitimdeki aksaklıkları göstererek toplumumuzu gülünç olmaktan kurtarıyordu. (…) Todor Dinov'un sık sık hatırladığım bir sözü var. (…) Mizah dünyamızı gülünç olmaktan kurtarır.”

Şimdiki Çocuklar Harika, yarışmada ödül alamaz.

Aziz Nesin'in bu yarışmaya “birinci olmak” için girdiğini ise söyleyebiliriz, olmuştur da… Eksik ve güdük olana, yaralı olana ayna tutma konusunda o hep birincidir. Belki de yarışmaya da tam bunun için girmiş ve amacına ulaşmıştır. Romanın son bölümü olan “Birinci Olacaksın” Zeynep'in Ahmet'e yazdığı bir yanıt mektubudur. Ahmet önceki mektubunda, yazışmalarını bir roman gibi birleştirip, yarışmaya yollamayı düşündüğünü anlatmıştır. Zeynep'in yanıtından çarpıcı bir bölüm:

“Yarışmaya katılan romanları okuyacak olan yargıcılar kurulu, büyüklerden değil de çocuklardan kurulmuş olsaydı, romanımız bir derece alırdı sanırım. Ama yine de birazcık şansımız var gibi geliyor bana. Şimdiye kadar okuduğum bazı çocuk romanlarını düşündüm: Yoksul bir köy çocuğunun okumak için savaşı… Geziye çıkmış çocukların başından geçen meraklı serüvenler… Yoksul bir çocuğun çalışarak, hasta annesine bakması, kardeşine yardımı… Hep sonunda ders çıkarılan öğütlerle dolu romanlar. Bizimkisi onlara benzemiyor.

Romanımız kazanmasa da, nasıl olsa, sen birinci olacaksın. Çünkü, günün birinde baba olunca sen de bütün babalar gibi çocuklarına birinci olduğunu söyleyeceksin. (Aman hiç olmazsa, bu son mektubumu, yarışmaya göndereceğin mektuplar arasına katma!)”

Aziz Nesin'i toplumun yüzde altmışının aptal olduğunu söyleyen bir burnu büyük solcu zannedenler gerçekten yanılıyor. Kendini yüzde kırkın içinde görüp rahatlayanlar gibi… (Bu arada unutmadan, Şimdiki Çocuklar Harika, yazarın şimdiye kadar en çok satmış kitabıdır.)

Bir de Nesin'in 1970'li yıllarda yayınladığı Büyük Grev'in hikayesi var ama buna girmeyelim.

Bir anı ile bitireyim. “Büyük Grev”in sendika düşmanı olduğunu, dönemin devrimci sınıf örgütü DİSK'i karaladığını, Aziz Nesin'in de bir anti-komünist olduğunu söyleyerek Nesin'e dünyayı dar edenlerden birini, zamanın TKP MK üyesi Zülfü Dicleli'yi yıllar sonra Nesin'le birlikte katıldığı panelde konuşmacı olarak dinledim. Dicleli, o sıralar komünist hareketin geçmiş birikimini “özeleştiri” kılığında mahkum ederek, dönekliğinin yollarını döşüyordu. Aziz Nesin ise yine aynı, neyse oydu: Lenin'den alıntılara pek az başvurmuş bir edebiyatçı olarak “eleştiri özgürlüğü” hakkında yapılan gevezeliklerle, özgür eleştirinin farkını en az Lenin kadar iyi biliyordu.