Şimdiki Çocuklar Harika - 2

Elimde bir fotoğraf var. 1974 yılının 23 Nisan'ında çekilmiş. Seydişehir Alüminyum Tesisleri Anaokulu'nun bayram korteji. Başlarında gençliklerini geçmiş ama sanırım henüz 30'larına varmamış kadın öğretmenler. Bayraklar, çiçekli dövizler taşıyan çok, ama bu kortejde “pankartlar” da var!

Bir pankartta şu yazıyor: Şimdiki çocuklay hayika!

Aziz Nesin'in çocuk romanı “Şimdiki Çocuklar Harika”yı anaokulunun 23 Nisan pankartına taşımış bu genç kadınlar. Seydişehir Alüminyum'da Maden-İş üyesi işçiler kadar kadınlı erkekli, bir kısmı yeni evli taze ODTÜ'lü mühendislerin hakim olduğu döneme ait belli ki. Birkaç yıl sonra MC hükümetinin yoğun ilgisi, faşist parti MHP ve sarı faşist Türk-Metal'in tetikçiliği ile bu hava darbe aldı.

Aziz Nesin'in Şimdiki Çocuklar Harika'sı benim kuşağımdaki çocukların bayıldığı bir kitaptı. Kuşak, muşak diyorum ama çocuklar için çok bir şey değişmiş değil. Zaten bu “kuşak” edebiyatı da hele Aziz Nesin'den söz ederken pek hoş değil. Neyse. Çocuklar yine bayılıyorlar bu kitaba. 2013 itibariyle Aziz Nesin'in en çok baskısı yapılmış, “en çok satan” kitabı bu arada.

Aslında 50 yıl önce yazılmış bir çocuk kitabının hâlâ çocuklar için aynı ölçüde eğlenceli, aynı ölçüde gırgır olması ilginç bir şey. Aydede ile bulut kardeşin maceraları da değil ki bu! Ay milyarlarca yıldır orada, bulutlar derseniz, bugünkü bileşimi ile atmosfer de on üzeri sekiz yıl seviyesinde bir tarihe sahip. Milli Eğitim müfettişlerininse diyelim en fazla yüz küsür yıllık bir tarihi var. Çocuklarına piyano dersi aldıran mühendis babalar ise bir toplumsal olgu olarak en fazla Onuncu Yıl Marşı ile yaşıt olabilir.

Çocuk dediysek o kadar da çocuk değil üstelik.

Çocuklar niye bayılıyor bu kitaba? Büyüklerden intikam almak için olabilir mi? Gerçekten de Aziz Nesin açıkça kışkırtıyor çocukları kitabında. Dolaylı olarak falan da değil. Doğrudan. “Büyüklerin dünyası”na boyun eğmemeye çağırıyor açıktan. Büyüklerin dünyası dediği şeyin “kurulu düzen” olduğunu anlamak da zor değil.

Çocukların o kadar da intikamcı olduğunu sanmıyorum, en azından büyükler kadar değildirler. Yani mesele “harika çocukların” büyüklerden intikam alması da olamaz.

Belli ki çocuk dürüstlüğünün kimseye eyvallahı yok. İdare etmek, görmezden gelmek, “siz öyle buyurduysanız efendim” demek ya da “öyle miii? Maşallah maşallah” diyerek geçiştirirken mide bulantısını zor bastırmak pek çocuk işi değil.

Aziz Nesin'in en çok çocuklar üzerinde durmuş olması peki. Bu büyüklerden intikam almanın bir yolu olarak seçilmiş olabilir mi?

Bence olabilir!

Kavgacılığı ile, yokluk günlerinden kalma dillere destan (bu büyükler hakikaten çok dedikoducu oluyor) cimriliğinin yanında aslan gibi duran dürüstlüğü ve sadeliği ile ve elbette her şeyden önce onyıllara meydan okuyan sabrı ve inatçılığı ile bir tür dokunulmazlık edinmiş az sayıda 20. yüzyıl kahramanından birisi değil mi Aziz Nesin? Üstelik bu dokunulmazlığı her bulduğu fırsatta kale duvarlarına çarpa çarpa kendi elleriyle dağıtmaktan çekinmemiş.

Aziz Nesin üzerine aklınıza gelen kelimeleri söyleyin desek herhalde listenin tepesi şöyle bir şey olabilir mesela: sol, Cumhuriyet, Cumhuriyet gazetesi, yazar, mizah, Yalçın Küçük, ateist, dinsiz.

Nesin bunların hepsiyle en az bir kez kavga etmiştir!

Şimdiki Çocuklar Harika kitabının başından geçenler bu kavgacılığın bir işareti değil mi?

Aziz Nesin'in kimseye eyvallahının olmamasının bir örneği değil mi?

***

Günün #AzizNesinlikÜlkeyizVesselam hikayesi

Eh madem saygıdeğer yazarların büyük ustanın kitabını “öğretmenleri horgörüyor” diyerek itelediklerine şahitlik etmiş bir ülkedeyiz... IŞİD bombacılarını Ankara garına taşıyan taksicinin polisteki ifadesini de alıntılayalım. Belki, Şöförler, Otomobilciler ve Esnaf Odası bizi protesto eder de yurt sevgimiz tazelenir.

“Bunun üzerine mitinge nasıl gidebileceklerini sordular, ben de onları garın önüne götürdüm. Arka koltuktan oturan kişi hiç konuşmadı. Yanımda oturan ise birkaç kelime konuştu. Çok sakinlerdi, herhangi bir tedirginlikleri yoktu. Dikkatimi çeken herhangi anormal bir durum yoktu. İkisinin üzerinde de mont vardı, geniş montlardan. Şüpheli bir durumları yoktu. Ankara’yı bilmediklerini anlayınca yolu biraz uzattım. Gençlik Caddesi’nden garın önüne geldik. Bıraktığım noktadan itibaren yol kapalı olduğu için polis barikatına yakın noktada bıraktım. Taksi ücreti 28 lira tuttu, ön koltukta oturan kişi 50 lira uzattı. 20 lira para üstünü verdim ancak 2 lirayı da almak için bekledi. 2 lirayı da bozuk para kutusundan çıkartarak verdim. (İfadesini alan polise yönelik) Amirim, madem kendilerini patlatmışlar 2 lirayı niye beklediler?”