Kuyruk

Uzun kuyruklarda beklemek çok fena.

Arkada beklerken önde ne oluyor acaba diye dertlenebiliyor insan.

AKP'nin Suriye politikasına ne yapmalı sorusu mesela.

TSK ve “tarihsel devlet aklı” bu konuda tam olarak ne diyor? Yıllardır kanlı bir maceranın merkezine doğru AKP ve cihatçılar tarafından çekilmekte olan ülkemizin “asıl milli” güçleri de bir Suriye harekatından yana mı?

Yoksa önlerden gelen haberler doğru mu? “TSK da kara harekatına karşı” mı gerçekten?

“Terör artık bir milli mesele olmuş, Suriye konusunda milletçe yekvücut olmamız gereken bir zamandayken” Anayasa Komisyonu'nda yer almak milli beraberlik ve yapıcı siyaset ruhu icabı gerekli mi mesela?

Ya da ABD ne diyor bu işlere? AKP'nin kontrolden çıkan politikaları yüzünden “sonunda” Uzun Adam'ın biletini kesti mi? Yoksa o kadar uzun boylu değil mi? Rusya ile tatlı rekabetin kullanışlı değneği olarak gördüğü için Suriye konusundaki bazı aşırılıklara katlanmaya devam edecek mi?

Dün Cemil Bayık'ın yaptığı açıklama yüzünden kendisine çok kızgın bazı sosyalistlere rastladım.

Bayık'a kızıyorlardı: Üstlendi mi üstlenmedi mi belli değil! “Cizre ve Sur'da çok daha fazla sayıda insan katledildi ve şimdi Kürt halkımız bunlara misilleme olarak böyle şeyler yapmaya başlamış olabilir” diyor ya... Kuyruğun arka tarafında kalanlar için hayat zorlaşıyor. Savaş ve işgal yanlısı AKP'nin IŞİD eliyle gerçekleştirdiği bir provokasyon olmasının rahatlığıyla sağa sola saydırırken bir anda şaşırıp kalıyorsun. Söylediğini yutup başka türkü tutturmak yapmadıkları şey değil ama hangi türkü?

Cemil Bayık'a kızıyorlar.

Ama mazlum Kürt halkı adına kitlesel katliamlara davet çıkaran, tam Kürt halkının tüm “dostları” barış mücadelesine yoğunlaşmışken baharda yükselecek savaşın naralarını atan sözleri nedeniyle değil. “Yaptın mı yapmadın mı, açıkça söylesene. Biz de ona göre bilelim ne yapacağımızı” diyerek kızıyorlar, “Sayın Bayık”a.

Uzun ve kapsamlı bir söyleşide, çok kritik unsurlar var. PKK cenahından metropollerde ses getirecek ve can yakacak eylemleri ima eden açıklamalar uzun süredir yapılıyordu. Ama bunlar “hiçbirimiz istemeyiz bunları” gibi cümlelerle ya da “böyle bir noktaya gelmesinden yana değiliz, esasen sivillere saldırılar benimsediğimiz bir yol da değil. Ama kontrolden çıkan (!) unsurlar böyle şeyler yapabilir” gibi mesafeli yaklaşımlarla yapılıyordu.

Cemil Bayık ilk defa “bu tür” eylemler için “haklılık ve meşruluk gerekçeleri” sıraladı. Üstelik bunu “baharda gücünü gösterecek olan” gerilla hakkında saptamaların ardından yaptı.

Ama kuyruktakiler Bayık'ı ciddiyetten uzak buluyor!

İş ciddi.

Pekala, bir dizi patlamanın ve ülkeyi alt üst edebilecek bir “terör” döneminin ilanı da olabilecek satırların “ciddiyetini” göremiyorlar.

Türkiye'de sağlı sollu, kuyruğun gerisinde duranların işi gerçekten zor.

Amerika tüm kartlarını açık oynamıyor. Belirsiz bırakmaktan hoşlanıyor. Politikalarını belirlerken sürekli ABD'ye bakanlara çok enteresan roller dağıtabilmesi biraz da böyle mümkün oluyor.

Kürt hareketi, TSK... Ortadoğu'daki kanlı oyunun en büyük oyuncusu bu kadar oynak olunca, diğer oyuncuların da tutarlı ve kararlı politikalar izlemesi zor oluyor. İlkeliliğe hiç girmiyorum.

Kuyruktakiler de kıvranıp duruyor.