Kabul ben evet diyeceğim

Kabul! Ben evet diyeceğim. Diyeceğim de mesele hallolmuş olacak mı?

AKP’li bakanlara seslendiğimi sanmayın.

Uzun ve oldukça ikna edici bir mesajla TKP’ye “Evet deme” çağrısı yapan Hayır cephesinin kahraman ve siyaset dehası bir neferi var, ona sesleniyorum.

Bir yanlış anlama olmasın, bu kişi bizlerden referandumda “Evet” oyu kullanmamızı istemiyor. “Evet dememizi” rica ediyor. Yani “biz evet diyoruz, vallahi de billahi de” dememizi (nedenini de aşağıda anlatacağım) istiyor ama sanırım bunu yaparken oylama günü gidip “paşa paşa” Hayır’ımızı da basmamız gerekiyor. Sonuçta bir oy bir oydur. Günah! Ve üstelik nasılsa biz allahsız kitapsızız ya... Yeminle yalan söylesek, karnımız ağrımaz.

Bu kardeşimiz “derhal komunistler evet diyor diye açıklama yapmanız lazım! kesinlikle şaka değil!” konu başlığını taşıyan bir iletişim ile bize yol göstererek bu yazıya da sebep oldu.

“Bildiğiniz gibi ülkemiz cahillik sistemiyle yönetilen bir ülke. Kırıcı olmak istemem ama, siz hayır dediniz diye kimse hayır vermez ama sırf hayır dediniz diye evet verecek milyonlarca kurban var bu ülkede. siz de maaşallah gene beklediğim üzere anasayfada anti-evet kompozisyonlarını coşturmuşsunuz” buyuruyorlar.

Çok gururumuz okşandı diyemeyeceğim, zaten sonra yazdıklarından da görüldüğü gibi komünistleri öyle “cahillik sistemiyle yönetilen bir ülkenin aykırı unsurları” olarak gördüğü yok beyefendinin.

Sonuçta bize “bütün sol ve marjinal örgütler toplanıp karanlık salonlarda yalandan kongre yapsanız” diyerek yol gösteriyor. “Eşi benzeri görülmemiş bir dönemden geçiyoruz. yaptığımız istişarelere göre HAYIR çıkarsa önümüzdeki 1000 yıl devrimden bahsedemeyeceğiz.” Karanlık salonlarda yapacağımız yalandan kongreden böyle bir cümleyle çıkmamızı tavsiye ediyor. Gösterdiği yolun grotesk halleri arkasından gelen betimlemelerle iyice bir köpürüyor: “Cart kızıl üstüne sarı harflerle ‘devrim için evet, karanlığa karşı evet, ölümsüzler de evet diyor’ gibi yazılar, solcu ritmli sloganlar, danslı tiyatrolu protestolar vs... akıl almaz derecede etkili oluyor.”

“Cart kızıl üstüne sarı harfler” akıl almaz derecede etkili oluyor ve ahali bize ana avrat sövüp Hayır veriyor! Dediğim gibi derin tarih bilincimize güvendiğinden olsa gerek, beyfendi bizim kendimize sövdürerek Hayır cephesine güç katma gibi bir fikre yekten soğuk bakmayacağımızı düşünüyor olabilir.

“Lütfen bu mesajımı ciddiye alınız, sadece birkaç gün için ütopyanızdan çıkıp gerçek dünyaya dönerseniz gücünüzü siz de fark edeceksiniz. inadınızı kırabileceğimi düşünmüyorum ama en azından önerimi toplum tarafından sevilmeyen birkaç marjinal-meşhur tanıdığınıza iletirseniz sevinirim.”

Dediğim gibi, öyle çok gururumuzu okşama derdinde değil. İnadımızı kırabileceğini düşünüyor olsaydı, bunu denerdi diye düşünüyorum. Sonuçta o bir strateji kişisi, yılanı deliğinden çıkaran tatlı sözlerin, terş köşeye yatıran yanıltmaların, adamın donunu ayağından çekip alacak yalanların (hay allah benim sözlerim de pek gurur okşayıcı olamadı galiba) erbabı, bir siyaset dehası. Hayır için her şeyi yapmaya hazır olmalı.

Her neyse dediğim gibi bizim gururumuzu okşama derdinde değil. Bu anlaşılıyor da arada anonim bir şekilde “birkaç marjinal-meşhur tanıdığı da” harcayıveriyor.

Başta “Kabul ikna oldum” dedim ama...

Yani tabii o kadar da değil. Yalan söyledim size. “İkna oldum evet diyeceğim” sözleriyle bu yazıyı buraya kadar okumanızı sağladım. ‘Komünist yine ne yazmış, ne yazacak yine komünistlik yazmıştır’ diyerek okumadan geçebilirdiniz. Ben böyle yazınca siz “ne diyor bu toplum tarafından sevilmeyen marjinal kişi” diyerek yazıyı okuma ihtiyacı duydunuz. Gördüğünüz gibi yavaş yavaş ısınıyorum. Yalan, dolan, ters köşe, gönül okşama, sırt sıvazlama, kılıktan kılığa girme işlerine...

Sadece ikna olmam için bazı sorulara yanıt bulmam lazım. Müsadenizle onları sıralayayım:

1. “Cahillik sistemiyle yönetilen bir ülkede” sevilmeyen ve her dediğinin tersi yapılanlar sadece komünistler olabilir mi? Yani bu durumu bir veri kabul ettiğinizde sadece komünistler mi okkanın altına giriyor? Mesela sizin hiç de komünist olmadığınız halde kadınsanız metroya şortla bindiniz diye dayak yemeniz, balkonda rakı içtiniz diye kurşunlanmanız, otobüs durağında ‘sıraya girsene kardeşim’ dediğinizde inek muamelesi görmeniz gibi konularda da çözümler üretebildiniz mi? Bize önerdiğiniz türde mizansenler, kurnazca siyaset yöntemleri sizi gündelik hayatta da kurtarıyor mu?

Yani mesela biz “kardeşim ben kızıl komünistim. Al bu da benim cart kızıl üstüne zart sarı orak çekicim. Ne bu kadın haliyle şortla binmiş otobüse dövelim gitsin” diyerek kadınlarımızı da kurtarabilir miyiz? Yoksa o noktada sizin devreye girip “kardeşim bakın ben de müslümanım. Müslüman adama yakışmaz böyle durumlarda bu şekil, hoşgörüsüzlük falan yani. İslam hoşgörü dinidir. Bacım sen de al şu benim montumla bacaklarını ört” falan mı demelisiniz?

2. Yalandan kongre yapmak için illa salonun karanlık mı olması gerekiyor. Deniz Baykal’ın “Ricky Martin” gibi (ve onun vıcık pop şarkısı eşliğinde) bir merdivenden konfetiler altında inerek parti Genel Başkanlığı’na yerleştiği bir kongreyi hatırlıyorum. Salon yeterince karanlık olmadığı için “yalandan” saymamalı mıyız?

Bir de bizim “yalan söylememiz” üzerine referandum stratejisi oturtup, “yalandan malandan” söz etmek biraz “yalan” olmuyor mu?

3. Kendinizi bir tür Öküzistan vatandaşı gibi mi hissediyorsunuz? Yani haydi bize dava (!) uğruna yalan söylemek ne, yalancı tanıklık yapmamızı öneriyorsunuz, o neyse de... Bunu “yiyecek” bir yurttaş kitlesiyle yaşadığınız ülkenin Öküzistan olarak adlandırılması gerekmez mi?

4. Peki yaşadığınız ülkeyi (size göre demek durumundayım) Öküzistan’a çeviren şey ne olabilir? Yani şu nefret edilesi komünistlerin “cart kızıl üzerine zart sarı” pankartları mı? Eyyamcılığın, suyuna gitmenin buradaki olası payı üzerine düşündünüz mü?

5. Sonuçta latife yapıyorsunuz. Tamam, yazdıklarınızı tütünden sararmış bıyıklarımızı burarak küçük burjuva ideolojisinin bataklığı üzerinde batan devrim güneşini seyreder gibi seyrediyor olsak bile o kadarını anlıyoruz. Yani gerçekten de “biz komünistler evet diyoruz” diyerek “cahillik sistemiyle yönetilen” ülkeyi inandıracağımızı düşünmüyor olmalısınız. (Değil mi!)

Ve fakat insanın aklına takılıyor. Referandumda bağıra bağıra Hayır demesinin Hayır’ın aleyhine işlediğinden bu kadar emin olan siz ve sizin gibiler, sıra seçimlere geldiğinde niye “oyları bölmeyin!” diyerek afedersiniz kafa ütülüyorsunuz. Yani komünistler ayrı bir parti olarak seçimlere girip, kendi propagandalarını yaptıklarında, “CHP’yi destekleyin CHP’yi” diyorsunuz ya... “Referandumda komünistler Hayır diyor, o zaman ben kesin Evet demeliyim” diyen hayali (çünkü aslında sadece sizin kafanızda var onlar) Öküzistan vatandaşları, sıra seçimlere gelince bunu unutuyor mu? Orada da “aman aman Komünistler CHP’ye hayatta oy vermez diye dolaşın ortalıkta da vatandaş CHP’ye oy versin, tek başına koalisyon ortağı olalım” demeniz gerekmez mi?

6. Komünistlerin her dediğinin tam tersini yapacağı kesin olan milyonların ülkesinde, “sosyaldemokrat” kelimesinin aziz gibi, evliya gibi bir şey olduğunu mu sanıyorsunuz? “Bu halk komünistlerden nefret eder” kalıbına bu kadar yatırım yaparak, biraz eli yüzü düzgün namuslu insanların “salak”, az bi şey solcu olanların “gomonist” ve biraz bilimden, akıldan söz edenin “allahsız kitapsız” olarak görülmesine de yapacak bir şeyiniz kalmadığını anlamıyor musunuz?

7. Bir de yahu, ya biz gerçekten Tayyip’in adamlarıysak? Yani sonuçta biz (bazı frontal korteks gelişimi 5 yaşında kalmış teoriksyenlerin bile klavyelerine hakim olamayıp yazdıkları gibi) yetmez falan da diyerek zaten Erdoğan diktatörlüğünün sürmesi için çalışıyorsak?

Ve daha fenası, bizler de referandum günü yaklaşırken “galiba Hayır çıkacak ve devrim 1000 yıl daha uzaklaşacak” paniğine kapılıp “oyumuzu açık etmek, açıktan Evet için çalışmak zorundayız” demeyi düşünüyor olabilirdik. Yolladığınız mesajdan sonra ayılıp tersini yapacağımız kesin. “Hayır diyelim, her yeri afişlerle kaplayalım. Komünistler de hayır diyor diye cart kırmızı üstüne zart sarı pankartlar yapıp haykıralım. Ölüler ölmez, ölüler de bizimle gibi sloganlar atalım... Ki halk iğrenip Evet desin. Ve böylece devrim 1000 yıl uzaklaşmasın” diyebiliriz. Bu durumda sizin gibi keskin bir stratejistin hiç yapmaması gereken bir hatayı yapmış olmayacak mısınız?

9. Bir dakika! Yoksa siz aslında Evetçi misiniz? Yani aslında tüm bunları biz inat edip tersini yapalım, önerdiğiniz oyunu oynamak yerine daha da kararlı bir biçimde Hayır diyelim ve böylece Hayır taraftar kaybetsin diye mi yapıyorsunuz?

10. Siyasetin yalanlar, ucuz gurur okşamalar, üçüncü sınıf akıl oyunları ve bin türlü dolapla yapılmasının... Her şeyden önce GERÇEKLİK duygusunu yok ettiğini anlayabiliyor musunuz?

11. Gerçeğin olmadığı bir yerde hiçbir şeyin, hiç kimseye bir “Hayır”ı olmayacağını görebiliyor musunuz?