Cemaat de bizi görecek mi?

Bizim millet her fırsatta zalime kafa tutmayı bilen bir tabiata sahip değildir. Zalimin zulmü yürür, yollarsa yürümekle aşınmaz.

Mazlum için içli gözyaşları dökme fırsatını ise hiç kaçırmayız.

Memleketimizde mazlumun Allahı vardır, zalimin ise mağdur edebiyatı. Tabii bir de zulmü.

Kayseri Melikşah Üniversitesi de şu sıralar mağdur. Daha doğrusu Cemaat operasyonu kapsamında hedef alınan TÜSİAD üyesi Memduh Boydak bu üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı. Operasyonun konusu da üniversitenin kuruluşu sırasında kamulaştırılan araziler.

Kayseri Melikşah Üniversitesi açıklama yapmış; yürütülmekte olan operasyon üniversitelerindeki eğitimi aksatmayacakmış. Operasyon kapsamında sorguya çağrılan üniversitenin Mütevelli Heyeti Başkanı Memduh Boydak’ın ise en kısa zamanda aklanacağını umduklarını bildirmişler.

Memduh Boydak aklanacak ve güzel günler göreceğiz.

Şu sıralar çok kişinin dillendirdiği bir şey: Bu karanlık dönem sona erecek, diktatörün fişi çekilecek ve zafer türküleri söyleyeceğiz, hep birlikte.

Biz? Yani işte bütün mağdurlar. Tabii en başta Melih Gökçek’e “kendisini kucağına oturtmak suretiyle” Ankara’yı “parsel parsel sattıran” paraleller.

Operasyon konusunda açıklamalar yapılmış. İki “sol” partimizden de gelmiş açıklamalar: HDP’den ve CHP’den.

“Özel üniversiteler gerçeği, koca bir eğitim sisteminin sermayeye peşkeş çekilmesidir. Melikşah Üniversitesi’nin kuruluşu sırasında kamulaştırması yapılan araziler de bu gerçeğin içinde görülmelidir. Üstelik burada cemaat ve tarikatların devleti de arkalarına alarak yaptıkları din istismarı ve zorbalık tablonun bir parçasıdır. Operasyonun ‘planlı’ bir saldırı olduğu ne kadar doğru ise, soruşturmaya temel oluşturan ‘vatandaşların arazilerinin baskı ve inanç istismarı yoluyla satın alındığı’ iddiaları da o kadar doğrudur.

AKP’nin dünkü ortaklarına dönük operasyonlarındaki hukuksuzluklar, ülkemizdeki karanlık cemaat misyonunu görmemizi engellemeyecektir.

AKP hukuksuzluklarının yarattığı mağduriyet, sermayenin, TÜSİAD’ın, özel üniversitelerin bizce de meşrulaştırılması için yeterli olmayacaktır.”

HDP ve CHP’nin ortak açıklaması aşağı yukarı bu minvalde… Değil elbette.

Levent Tüzel ve partisinden de bu tür bir tepki gelmedi. Onlar şu sıralar “ilişkilerin telafisi” ile meşgul.

Bizi AKP'den kurtaracak olan iki "sol" parti memleketin başındaki deliye karşı cemaatle empati kurmayı tercih ediyor.

Deli indirildikten sonra da dershane ve özel üniversitelerin konferans salonlarında Nâzım’dan şiirler okumayı düşünüyor olabilirler.

Bir biz yokuz işte bu işte. Zaten bu memleket başındaki deliden kurtulamazsa bu bizim yüzümüzden olacak. Herkes tüm gücü ve nefesiyle delinin indirilmesi için çalışıyor, komünistler “koca ülkenin tek derdi bir deli olabilir mi?” diye soruyor.

Yani biz olmasak, bu deli gidecek. Cemaat de bizi görecek.

Ah şu komünistler olmasa…

Bir deli gidecek, başkası gelecek.