Acil

Bugün güncel olarak AKP'nin "temizlik" çığlıklarıyla gelen saldırısı durdurulmalıdır. Ciddiye alınması gereken bir konudur ve Kılıçdaroğlu'nun "güvenlik güçlerinin kent meydanlarında gezinme hakkı" laubaliliği türünden dengelerle ele alınamaz.

PKK'nin önemli bazı merkezlerde sivil halkı da katarak yürüttüğü hendek savaşları bu tasavvurla durmayacaktır. Artık silahlı militanlardan ayrıl(a)mayacağı açık olan halkı evine kapatıp ya da kentten ayrılmaya zorlayıp "silahlı militanları, askeri hedefleri temizleme" fikri vahşi bir fanteziden ibarettir.

Bu yüzden silahlarla yürütülen operasyonlar derhal durdurulmalıdır.

Bir kez daha "terörü temizliyoruz" sloganıyla yapılacak olanlar ülkemizin Kürt vatandaşlarını bizden koparacak, kapanması zor yeni yaralar açacaktır.

Ülkesini seven herkesin bunu bilmesi ve AKP'nin istediği desteği vermeyi reddetmesi gerekir. Yaşadığımız kanlı gerçeğin "bundan ibaret olmadığı"nı görmek için allame-i cihan olmak gerekmiyor. Ama bunun, yani AKP'nin "temizlik" harekatını durdurmak için gösterilecek iradenin, "madalyonun diğer tarafını niye gizliyorsunuz" diyerek dışında kalmak için bayağı bir aptallaşmış olmak gerekiyor.

Kürt siyasetinin bölgesel aktörlerle de oynayarak yürüttüğü milliyetçi siyaset tutarsızlıklarla doludur. Ülkenin en gerici güçleriyle müzakere ve pazarlık politikası bir türlü terk edilmezken, masada el güçlendirmek için atılan adımlar halklar arasındaki düşmanlığı körüklemekten başka bir işe yaramıyor.

Üstelik bu tutarsız siyaset, bu topraklarda yaşayan insanların gerçeklik algısını ve "objektif gerçeğe" inancını da yok ediyor. 

Devlet terörünün nasıl köklü ve şiddetli olduğunu geçirdiğimiz yıllar sonunda fazlasıyla kavramış olan halkımız şimdi çocukların, hamile kadınların, gençlerin can verdiği çatışmalara "ama onlar terörü temizliyorlar" tepkisini veriyorsa gerici yalan makinesinin karşısına kendi "eksik fotoğrafıyla" çıkmayı çıkar yol sananlar tekrar düşünmelidir.

Komünist Parti, tüm sorunlara işçi sınıfının çıkar, talep ve hedefleri penceresinden bakacağını geçtiğimiz günlerde bir kez daha ilan etti.

Kürt sorunu, ülkemiz emekçilerinin ortak kurtuluş için birleşmeleri, her türlü etnik baskı ve zulüme son verilmesi için dayanışma içinde olmaları ve milliyetçiliğin her türlüsünü siyasette etkisiz kılmak için mücadele etmeleri ile ele alınmak zorundadır.

İnkarcı "etle tırnak gibiyiz" edebiyatı da, yürüttüğü bölgesel siyaseti "Türkiyelileşme" sloganları ile örtme ikiyizlülüğü de bu çözümün dışındadır ve sadece çözümsüzlük getirecektir. 

Çözümü temizlik (!) ve katliamlarda arayanlar etkisizleştirilmeli. 

Kürt yurttaşlarımızın Pankürdist projelerin etkisinden kurtarılması için emekçilerin aklı ve vicdanı harekete geçmeli. 

Tüm bunlara "iyi de sorun çok acil" diyerek karşı çıkanlar olacaktır. 

"Bu halk sizi mi bekleyecek?" diyenler hep vardır. İşin kötüsü "sosyalizmi bekleyecek kadar zamanı olmayan" Kürt sorunu  25 yıldır bu sözlerle aynı fasit daire içinde dolaşıp duruyor. 

Evet, işçiler, yoksul köylüler, aklını satmayı, vicdanını kiraya vermeyi reddetmiş aydınlar... 

Kurtuluşları için sosyalizmi bekleyecek. 

Bunun gerçek bir alternatifi var elbette: Durup beklemek yerine sosyalizme doğru yürümek. 

Bu yürüyüşün dolambaçlı yollardan geçip, arada geçici çözümlere uğrayarak yapılamayacağı geride bıraktığımız 20 yılın değil, 100 yılın dersidir.