Nükleer

Her şeyden önce çok ikiyüzlüler. Sözüm ona ABD ile birlikte Çin’in tüm dünyadaki etkisinden yakınıyorlar ama işin içine şirket çıkarları girince, Çinlilerin kapısını çalmaktan çekinmiyorlar. Bununla kalmayıp, tasarruf önlemleri adı altında emekçinin kursağından kesiyorlar ama şimdi de çok çok büyük miktarda bir parayı yapacakları ilk nükleer santrale harcayacaklar. Prenses Diana Fransız otomobiline bindiği için kıyamet koparılmışken, bu santrali yapacak konsorsiyumda liderlik Fransız EDF Energy şirketine verilecek. Konsorsiyumda Çinli yatırımcılar da var. Hükümet, seçim vaatleri arasında asla yapılmayacak dediği nükleer santrali kurma işini hayata geçirecek, ki asıl rezalet de bu.

Yani kısaca, İngiltere, Avrupa’daki en büyük rakibi Almanya’nın Başbakanı Angela Merkel’in kısa bir süre önce “tehlikesi”ne dikkat çektiği nükleer santrali, hem de ülkenin en güzel bölgelerinden biri olan Somerset’e kurmaya karar verdi. Hinkley Point C Nükleer Enerji Santrali ülkenin ilk nükleer tesisi olacak. Savunanların dediği gibi, tabii ki niyet, ülkeyi düşük karbonlu enerji üretimiyle buluşturmak. Oysa ülkede bunun dışında da alternatifler olduğu bilindiği için bu tür bir girişime ihtiyaç duyulmamıştı. Nükleer santral lobisinin İngiltere’de (de) kazandığı anlaşılıyor.

Elbette ülkede çok ciddi sorunlara yol açacak bu gelişme. Projeye karşı çıkanlar EDF’e santrali yapması için verilen iki misli fiyatın, yoksulların, emekçilerin yüksek elektrik faturası ödeyecekleri anlamına geldiğini ileri sürüyorlar ki, yanlış değil. Hükümet seçim vaatlerini çiğneyerek nükleer enerjiyi sübvanse etmiş de olacak böylelikle. Londra Üniversitesi Enerji Enstitüsü’nden Dr Paul Dorfman’ın, “Bu öyle bir sübvansiyon ki, İngiltere vergi mükellefi ve elektrik tüketicisi yaptığımız hesaplara göre yılda 800 milyon ila 1 milyar sterlini Çinli ve Fransız şirketlerinin, esasen de bu devletlerin cebine koymuş olacak” diyor. Korkunç bir tablo bu. Ulus devlet karşılığında başını çeken devletlerden biri olmasına rağmen yabancı sermayenin ülkeye girmesine ciddi itirazların olduğu ülkede bu garip bir durum demek. Yıllar önce British Telecom (BT) satılmak istendiğinde Almanların BT’yi alma ihtimali ülkede küçük çaplı bir kıyametin kopmasına yol açmıştı. Şimdi nereden nereye gelinmiş, görülüyor.

Çevrecilerin, çok haklı olarak itirazları var santralin yapılmasına. Santral demek, nükleer atık demek çünkü. Fukuşima örneği unutulur gibi değil. Ancak İngiltere hükümeti, daha ilkini yapmadan ikincisinin de yapılacağı haberini verdi bile. Hinkley bölgesinde yaklaşık 60 yıl üretim yapması planlanan bir reaktörün de yapılması planlar arasında. Bu santral da İngiltere’yi fosil yakıtlardan düşük karbonlu enerjiye yöneltecekmiş. İlkiyle aynı gerekçe yani. Hükümetin kamuoyunun tepkisini azaltacağı ya da bir başka deyimle “gazını alacağı” tek şey, yaklaşık 16 milyar sterline mal olacak olan masrafların EDP şirketince karşılanacak olması.

Bakalım kamuoyu buna rağmen santralin yapımını kabul edecek mi? Bana sorarsanız, İngiltere sokaklarına yine doluşacağız.

Öyle görünüyor.