Kedi Füruzan’ın tekzibidir

Ben Füruzan Şekerşerbet.

Takipçilerim beni yılbaşı yazılarımdan tanırlar. Her yılın sonunda yıl içerisinde yaşadıklarımdan önemli gördüklerimi toparlar ve aktarırım canlılar alemine. Bunun, dünyanın merkezi olmam ve kendisinin bizatihi benim etrafımda dönüyor olması gibi basit bir nedeni vardır. Sizlerin de bildiği gibi bütün canlılar aleminin yaşadıklarımı merak etmesi kadar doğal ve öncelikli başka bir şey ne olabilir ki! Epeyce oluyor, daha önce anlatmıştım, kış günü balkonda kalmıştım. Daha doğrusu, kendisini sahibim olduğunu sanan kadın kilitleyip çekip gitmişti. Varlık nedeni bana bakmak olan insan cinsinden birinin sergilediği bu davranışı, üzerinden bunca zaman geçmesine rağmen halen anlamlı bir yere oturtamamışken, şimdi de başıma, daha doğrusu başımıza trafo işi açtınız. İlkin, başbakanınızın yapmış olduğu “balkon konuşmasının” benzerini yaparak reddetmek geçti aklımdan. Ancak “benzeri” olabilmesi için balkonda ellerini, kollarını tutup kaldırabileceğim aşağıda da kendimi alkışlatabileceğim, benimle gurur duyacak canlı türünden birilerinin olması gerekiyordu. Adımızın “hırsıza” çıkmış olmasına karşın bizim kediler dünyasında böylelerini bulmak gerçekten imkansızı zorlamak olacağından vazgeçtim. Çünkü yan yana koysak dünyanın o koca göbeğini bağlayan ekvator kuşağını yüzlerce kez sarmalayacak kadar eski kaşar yürüttüklerini duydum balkondakilerin! Hani şu yağlı, delikli ve Kars olanından… Balkona çıkmamamın nedeni sadece bu değil elbette. Bizde yalan yok. Şu koltukta rahat rahat uyuklarken her aklıma gelişinde içimi cırmalayan, giderek fobiye dönüşen geçmişteki balkon maceramın, bu kararımın oluşumunda az da olsa etkili olduğunu ilave etmek dürüstlüğümün gereğidir. Her neyse şu, bu... Trafoyu ben ya da bizden biri patlatmadı. Sizin de hak vereceğiniz gibi balkona çıkıp açıklama yapamayacağıma göre, yerel ve ulusal basında yazılıp çizilenleri, çizilenler de var, basın aracılığı ile tekzip etmekten başka çarem kalmadı. Yılbaşını bekleyemezdim.

Bu bir tekziptir.

Hangi birisini yalanlasam.

Şu sözlere bakar mısınız: “Bazı trafolar eski, eski trafoların kapılarında ve havalandırma boşluklarında boşluklar olabiliyor. Kediler buradan girebiliyor…”

Ne desem bilemiyorum. Geceleri rahat uyuyabilmek için gündüzleri şu koltukta üç-beş saat, hadi bilemediniz 7 saat dinlenmem gerektiği, veteriner hanımın kuvvetle altını çizdiği tavsiyedir. Uyurken çalındı sözler kulağıma. İşitince yemin ediyorum koltuktan düşeyazacaktım. Yahu koca adamsın. Kirliden ileri sünnet üzere sakal da bırakmışsın. Mebus olmuşsun, elektrikten sorumlu bakan olmuşsun, trafolardaki boşluklardan girdiğimizi ve kablolara operasyon yaptığımızı elinde hiçbir veri olmadığı halde iddia ediyorsun. Üstelik bir değil, iki değil, 35 ayrı noktada harekat yürütmüşüz! Bu ne yaa… O boşluktan giren kuş olabilir, fare olabilir, köpek olabilir ve bir de Melih var… Neden olmasın?

Son aldığım bir habere göre, Doğa Savaşçıları Çevre Koruma Derneği bakan efendi hakkında suç duyurusunda bulunmuş: “Her fırsatta çevrecileri günah keçisi ilan eden hükümet üyeleri ve Taner Yıldız, burada bir suçunu da itiraf etmiştir. Trafo merkezlerinde güvenlik olmadığı ortaya çıkmıştır. Kedi, kuş ve ona benzer hayvanların trafo merkezlerinde bizim haberimiz olmadan telef olduğunu itiraf etmiştir…” Olmadı… “Kuş ve benzeri hayvanların” girmesinin önünü almak için trafoların güvenliğine dikkat çeken çevrecilerin bu girişimine saygı duymakla beraber, bizleri yani kedileri bu cümlenin içine dahil etmiş olmalarını son derece yersiz buluyorum. Düzeltilmesi gerekiyor. Şimdi uzandığım koltukta akşamüstü makyajımı yaparken bir yandan da bunları düşünüyorum. Kuşlar, tamam bunu anladık ama “benzer” ne oluyor? Fare, köpek… Haydaa sol arka patime bulaşan kumları bir türlü temizleyemiyorum… Ne diyorduk fare, köpek… Sonra tabi canım o da var. Olabilir, neden olmasın, kesin o girmiştir trafoya!

Sosyal medya denilen medya türünde paylaşılan ve biz kedilerin konu edildiği, efendim, “sadece trafoları patlatmakla kalmadılar, üstüne bir de içki içip dişili-erkekli alem yaptılar” türünden tamamen sizlere özgü, kediler dünyasında sadece soğuk bir tebessümle karşılık bulacak sulu şakalar ve benzetmeler az önce aldığım habere göre Yüksek Kedi Konseyi’nce şiddetle kınanmış ve tel’in edilmiştir. Bu konuyla ilgili ayrıntılı açıklamaları konsey yapacaktır. Ayrıntılara girip zamanınızı cırmalayarak tırtıklamak istemiyorum.

Herkesin tanrısı kendine… Ben Füruzan Şekerşerbet, tanrıçamız Bastet adına şunları söyleyebilirim. İnsan soyunun gıda sektöründe icat ettiği en iyi ürün eski kaşardır. Teknik alanda ise fare kapanını insan aklının yarattığı değerli ürünler sıralamasında başköşeye oturturum. Öte yandan siyaset biliminde demokrasi kavramının insanın icat ettiği en büyük yalan olduğunu söyleyip duran bir adamla birlikte yaşıyorum ve izninizle buna bir ilavem olacak: Seçim meçim gibi maskaralıklara değer vermemekle birlikte, temsil, dokuz yıldır hüküm sürdüğüm bu evde bütün seçimleri ben kazandım. Bunun sade ve basit bir nedeni var: Oyları ben sayıyorum! O kadar… Trafolarınızı patlatsaydım patlattım derdim. Demokrasi, demokratik seçim, seçmen iradesi, sandık… Geçiniz… Bir de “milli irade” demezler mi? Yahu daha dün en yüksek mahkemeniz olan Anayasa Mahkemesi’ne, ne dedi balkoncunuz, şu kumlar da patimden bir türlü çıkmıyor yalamaktan bir hal oldum, evet ne dedi “saygı duymuyorum” dedi. Pırğğğğ… Gel de gülme… Saygıdeğer baylar ve bayanlar ulan gidiyor… Trafo… Bu patlama… Yine mi?…