Ocak-Eylül 2013’te milli gelir

Türkiye İstatistik Kurumu (TÜİK), 2013’ün Ocak-Eylül milli gelir tahminlerini yayımlandı. Dokuz ayın özeti şudur: Yüzde 4’lük büyüme hızı iç talepten öncelikle kamu harcamalarından kaynaklanmıştır. Ancak bu büyüme tahmini abartılıdır büyük bir olasılıkla üç ay sonra aşağı çekilerek düzeltilecektir.

Eleştirileri ileriye bırakalım TÜİK verilerini olduğu gibi alalım ve aşağıdaki tabloyu kullanalım. Sabit (1998’e ait) fiyatlarla düzenlenen tablo, milli gelirin ana harcama kalemlerini son iki yıl için karşılaştırıyor. Özel tüketim, devlet tüketimi ve yatırım harcamalarına (tablonun ilk üç satırına), dış dünyanın Türkiye’de yaptığı harcamalar, yani mal ve hizmet ihracatı (satır 4) eklenir bizim şirketlerin, kurumların, bireylerin dış dünyadaki harcamaları, yani ithalat (satır 5) bu toplamdan çıkarılır. Harcamalara göre milli gelire (satır 6’ya) böylece ulaşmış oluruz.

Tablonun son satırı ise Türkiye ile dış dünya arasındaki yabancı, yerli, kayıt-dışı tüm sermaye hareketlerinin toplamını veriyor. Türkiye ekonomisinin kaderi büyük ölçüde dış kaynak hareketlerine bağımlı hale geldiği için bu bilgiyi ekliyoruz.

* * *

Bazı ek bilgilere de başvurarak iki vurgulama yapalım:

(1) Büyümeyi iç talep, özellikle devlet harcamaları sürüklemiştir
Mal ve hizmet ticaretindeki açık üç misli artmış dolayısıyla dış ticaret milli geliri aşağı çekmiştir. Özel tüketimdeki artış, büyüme hızının biraz üzerindedir. Asıl ivme, devletin harcamalarından gelmektedir. Cari devlet harcamalarındaki (kamu tüketimindeki) hızlanmayı, milli geliri geriden izleyen memur maaşları değil, yüzde 6,4 oranında artan “mal/hizmet alımları” belirlemiştir. Bu kaleme “taşeronlara ödemeler” diyebiliriz.
Bir de yatırımların dökümüne bakalım. Burada da ivme dokuz ayda yüzde 37,2 oranında artmış olan kamu yatırımlarından geliyor. Bu artışın onda dokuzu inşaat sektörüne, yani müteahhitlere gitmiştir. Buna karşılık, özel sektörden kaynaklanan sabit sermaye birikimi (inşaat, konut dahil) 2013’ün dokuz ayında yüzde 1,4 oranında gerilemiştir.

Görüldüğü gibi AKP seçim konjonktürüne, taşeron, müteahhit takımına kaynak aktarımını hızlandırarak girmektedir.

(2) Dış kaynaklarda durgunlaşma, büyümeyi son üç ayda etkileyecektir.
2013’ün dokuz ayında toplam dış kaynak girişleri, bir önceki yıla göre yüzde 7,2 oranında artmıştır. Ne var ki, bu yükselme hemen hemen tamamen ilk dört aydan gelmiştir. ABD Merkez Bankası (FED) kaynaklı dolar akımının daralma olasılığı Mayıs’tan başlayarak Türkiye’ye dönük dış kaynak hareketlerini de hızla etkilemektedir.

Dış kaynaklarda daralma, Türkiye milli gelirini genellikle altı aylık bir gecikme ile etkiler. Bu durum, herhalde, son üç ayın büyüme verilerinde gözlenecektir.

***

Şimdi de TÜİK’in Ocak-Eylül 2013 milli gelir tahminlerindeki abartı göstergelerine bakalım:

(1) Büyüme hızının üçte biri stok artışlarından kaynaklanmıştır.
Harcamalar yoluyla milli gelir hesaplamasında, yatırımlar iki kalemin toplamından oluşur: Sabit sermaye birikimi ve stok hareketleri… Stoklardaki artışlar milli geliri yukarı azalmalar ise aşağı çeker.

Ne var ki, stok hareketlerini tahmin etmek çok güç Türkiye’de hemen hemen imkânsızdır. Geçmişte bu konuda çok eleştiri alan TÜİK, sonunda ilgili tabloya bir dip not eklemiştir: “Stoklar, istatistiki hatayı içermektedir.” 2013 tahminlerinde stok artışları “sıfır” olsaydı yani hata yapılmasaydı, yatırımlar sabit sermaye yatırımlarına eşit olacak milli gelir tahmini aşağı çekilecek dokuz aylık büyüme hızı yüzde 2,56 olarak belirlenecekti.

(2) Milli gelir ile sanayi üretimi arasındaki bağlantı kopmuştur
Sanayi sektörü üretim verileri, milli gelir büyüme hızının öncü göstergesidir. Çok eskiye gitmeden, Ocak-Eylül 2011 ve 2012 verilerine bakalım. Her iki yılda da milli gelir hareketleri, sanayi üretimini biraz geriden izlemiştir. (Esneklik katsayısı +0,911 ve +0,783’tür.)

2013’ün ilk dokuz ayında sanayi üretiminin artış hızını TÜİK yüzde 2,78 olarak tahmin etmişti. Önceki iki yılın katsayılarının ortalaması alınarak sanayi üretiminden milli gelire gidilseydi, Türkiye ekonomisi için yüzde 2,35’lik bir büyüme hızı öngörülürdü. TÜİK’in 2013 milli gelir verileri ise, sanayi üretimiyle bağlantıyı tersine döndürmüş sözü edilen esneklik katsayısını fiilen +1,432’ye çıkarmıştır. Bir yıl içinde Türkiye ekonomisinin yapısında bu kopukluğa yol açacak bir değişim olası görünmüyor.

Abartılı milli gelir tahminleri, AKP destekçilerini erken sevindirdi. Üç ay sonra tekrar tartışırız.