Kolçak diye bir alçak

24 Ağustos tarihli yazımda “içimden bir ses nedense Hakan Aksay'ın ilk fırsatta Birgün'ü bırakıp ait olduğu liberal mecraya akacağını söylüyor” diye yazmıştım. Aksay henüz kendine liberal bir mecra bulamadıysa da Birgün'deki köşesini tam bir liberal mecraya çevirmeyi başardı. Aksay bilindiği gibi Birgün'deki köşesinde arada bir Rusya üzerine yazılar yazıyor.

Ben her gün Birgün gazetesini satın alıyorum. Eksiklerine rağmen solcu bir gazete olduğu için desteklenmesinden yanayım. Fakat tabii ki eleştirmek de gerekiyor.

Hakan Aksay 19 Kasım tarihli köşe yazısında insanın kanını donduran bir tahrifat ve sosyalizm düşmanlığı ile Amiral Kolçak filmi üzerinden Kolçak denen satılmış haini, çifte ajanı, zalim diktatörü ve alçak katili övüyor! İnanılmaz ama gerçekten Birgün gazetesinde en azılı antikomünistin yapacağı bir şekilde anti-Bolşevizm yapıyor ve tarihin çöp tenekesine atılmış bir zavallı piyonu şirin göstermeye çalışıyor. Bunu yaparken de tarihsel gerçekleri tahrif ediyor. Üstelik bunu çok sinsi bir dille yapıyor, güya tarihten ders çıkarmaya çalışıyor. Şöyle diyor:

“Rusya’da arşivler açılıyor. Devlet emriyle yapılan katliamların belgeleri yayımlanıyor. Edebi eserler, belgeseller yapılıyor. Bunların bir kısmını okudum ve izledim. Stalin zamanında sürülen insanların akrabalarıyla tanıştım. Brejnev döneminin sahtekârlıklarını ise bizzat yaşadım. Ama bütün bunları anlamak, daha doğrusu içine sindirmek o kadar zor ki. Bazen insan sanki geçmişinden vazgeçiyor, çocukluğunu ya da gençliğini reddediyor gibi hissediyor kendini... Gerçeği arama çabası acılı da olsa vazgeçilmeyecek sürekli bir emek. Ders çıkarmak, hataları tekrarlamamak, daha iyi olmak için. Bazen siyasi karşıtlar, ortaya çıkan gerçekleri veya onlardan esinlenerek uydurdukları yalanları kullanarak sizi köşeye sıkıştırsa bile…”

Peki şimdi bu sözlerin anlamı nedir? Kolçak'ı aklamak değilse nedir? Sen gerçeği araştırdın da ne buldun? Böyle boş ve soyut konuşmak yerine varsa bulgularını bizimle paylaşsana! Ama Hakan Aksay'ın hiçbir bulgusu ve söyleyecek bir sözü yok, bütün yaptığı sadece zehir tohumları saçmak. Ardından tam bir takiyyeci İslamcı gibi yüzsüzce kendini hâlâ bizden biriymiş gibi, yani bir sosyalistmiş gibi göstermeye çalışıyor: “Mesele yalnızca Rus tarihi de değil. Aynı zamanda bizim tarihimiz. Bizim liderlerimiz, savaşlarımız, devrimlerimiz, reformlarımız... Ve yıllardır dilimizden düşmeyen marşlar...”

Aksay gibi takiyyecilerin timsah gözyaşlarına ihtiyacımız yok bizim.

Aksay'ın yazısından çıkan tablo şudur: Çarlık donanmasında parlak bir subay olan Kolçak, Almanlara karşı savaşta başarılar kazanmıştır. Çok dürüst bir adamdır, aşık olmuştur ancak aşkını yaşayamadan ölmüştür. İç savaşta Beyaz Orduların komutanıdır ve zalim Lenin'in emriyle kurşuna dizilmiştir! Hakan Aksay senin hiç utanman yok mu? Ne demek Lenin'in emriyle? Onca savaş suçu işlemiş, milyonlarca kez ölmeyi hak etmiş bir alçak katili kurşuna dizmek için Lenin'in özel emrine niçin gerek olsun ki? Tam tersine Lenin “öldürmeyin” deseydi bile acaba kimse Lenin'i dinler miydi? Nitekim bazı kaynaklara göre Lenin Kolçak'ın mahkeme için Moskova'ya gönderilmesini istemiştir. Kolçak sonuçta işlediği suçlara göre hak ettiği cezayı almıştır.. Hakan Aksay hem bir katili ve İngiliz-Amerikan uşağını övecek, hem Lenin'e iftira atacak, sonra da bizden biri gibi görünmeye mi çalışacak? Bu ne yüzsüzlük?

Aksay yazısında bir kez olsun Kolçak'ın nasıl bir İngiliz-Amerikan çifte ajanı olduğuna, resmen İngiliz hizmetine girmiş olduğuna, nasıl bir diktatör olduğuna, toprak ağalarının el koyulan topraklarını nasıl geri verdiğine, SR'lerin önderliğindeki köylü ayaklanmalarını nasıl zalimce bastırdığına, binlerce kişinin idam hükmünü verdiğine, ona karşı SR'lerin bile Bolşeviklerle işbirliği yapıp Kızıl Ordu'ya geçmiş olduğuna vb hiç değinmiyor. Varsa yoksa Kolçak'ın temiz aşkı! SSCB'yi yıkan hainlerden Aleksandr Yakovlev de ölmeden kısa bir süre önce televizyondaki bir konuşmasında ağzından salyalar akıtarak Kolçak'ın rehabilitasyonunu savunmuştu. Neden acaba? Kolçak hain Yakovlev'in övgüsünü nasıl kazanmış acaba?

Arşivler açılıyormuş, belgeler çıkıyormuş... Ne çıkıyor ki? Neyi ima etmeye çalışıyorsun? Neden açıkça yazmıyorsun? Muradın nedir? Kolçak'ın resmen İngiliz hizmetinde olduğunun belgeleri çoktandır açık, onlardan haberin var mı?

Bilmeyenler için çok kısa bir biyografi: Aleksandr Kolçak Birinci Dünya Savaşı sırasında önce Baltık filosunda görev almış, daha sonra Rus Karadeniz filosu komutanı iken Şubat 1917 devrimi ardından ayaklanan devrimci askerler tarafından görevinden uzaklaştırılmış, gerici, çarcı subaylardan biridir. Kolçak başkent Petrograd'a gelmiş, o sırada kurulmuş olan burjuva Geçici Hükümet'le görüşmeler yapmıştır. Bu sırada en gerici monarşist çevreler tarafından “Rusya'yı kurtaracak” bir diktatör adayı olarak görülmüştür. O sırada Savaş Bakanı olan Kerenskiy Kolçak'tan kurtulmak için kendisini ABD'ye göndermiştir. Zaten o sırada Petrograd'ta bulunan ABD misyonu da kendisini ABD'ye davet etmiştir. Kolçak birkaç subayla birlikte ABD'ye giderken Londra'ya uğramış ve İngiliz deniz kuvvetleri komutanı Amiral Sir John Jellicoe tarafından da çok sıcak bir biçimde kabul ve iltifat görmüş ve Halifax'a kadar İngiliz donanmasından bir gemi ile gönderilmiştir. Kolçak Amerikalılara bizim Boğazlar hakkında bilgi sunmuş ancak bu sırada ABD bu konuya ilgisini kaybetmiştir. Rus yazar ve tarihçi Arsen Martirosyan'a göre Kolçak daha savaş sırasında Rusya'nın müttefiki olan İngilizlerin ajanı idi. Nitekim 1918'de İngilizlere Baltık denizindeki mayın haritalarını vermiş ve bu sayede İngiliz donanması Baltık körfezine kolayca girmiştir. Kesin olan bir şey varsa Kolçak'ın hem İngiliz hem de Amerikan askeri çevreleri ve hükümetleri ile sıkı ilişkiler içinde olduğu idi.

ABD'den Vladivostok'a dönen Kolçak burada Ekim 1917 devriminin haberini alınca Almanya'ya ve Bolşeviklere karşı savaşı sürdürmek üzere resmen İngiliz hükümetinin hizmetine girmiştir. Dikkat edelim bu tarihte İngiltere ve Fransa Rusya'yı bölüşmek konusunda anlaşmışlardır. Yani artık Rusya'nın müttefiki değildirler. Yani ister sovyetik olsun ister burjuva olsun her durumda Rusya'nın düşmanı olmuşlardır. İşte bizim Kolçak haini de burjuva anlamda dahi ülkesine ihanet etmiş ve Antant'ın emrine girmiştir. İngilizler ilk başta Kolçak'a Irak cephesinde görev vermek istemiş ancak daha sonra onun Bolşeviklere karşı savaşta daha yararlı olacağını düşünerek Sibirya'ya göndermişlerdir. Sibirya'da Kolçak doğrudan İngiliz hükümetinin emri altında kendini Yüksek Hükümran ilan etmiş ve yalnızca Bolşeviklere değil, bütün toplumsal devrime karşı savaş açmıştır. Kolçak efendilerinin istediği şekilde Rusya'nın bütün dış borçlarını kabul etmiş, bütün emperyalistlere maden vb imtiyazlarını dağıtmış, kamulaştırılan bütün fabrikaları eski sahiplerine iade etmiş, sendikaları dağıtmış, Marksistleri sürmüş veya öldürtmüş, sadece Yekaterinburg'da 25 binden fazla insanı kurşuna dizdirmiş ve işkencelerle öldürtmüştür. Ayaklanan köyleri yerle bir etmiştir. Kolçak'ın İngiliz ve ABDli dostları ve efendilerinden bazıları bile kendisini fazla gerici ve monarşist bulmuşlardır.