Seçmece bunlar

Kerem Esenoğlu'nun “Seçmece bunlar” başlıklı yazısı 15 Mart 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Vatikan yine yaptı yapacağını. Dengeleri gözetme konusundaki dikkatlerine hayran kalmamak elde değil doğrusu. Herşeyi vahiyle falan yaptıkları için “mesaj” yoluyla imalarda bulunmaları pek doğal. Herhalde çok ince eleyip sık dokuyorlardır bunu yaparken. Açık konuşmayıp, kendilerine kulak kesilenlerin zekasına bırakıyorlar işi. Bilmeyen de herşeyi akılla, zekayla yaptıklarını sanacak şu kardinallerin.

Soğuk Savaş döneminde, “demir perde” (Churchill’in uydurmasıdır) olarak adlandırdıkları coğrafyada yaşayan “esir uluslar”a moral olsun diye, gittiler, Polonya’dan Karol Józef Wojtyla adlı ateşli bir antikomünisti II. John Paul adıyla papa seçtiler. Yalnız takdir edelim ki, bu papa -kendi tanrısını bilmem ama- , “emperyalizmin tanrısı”nı pek bir memnun edecek başarılara imza attı. Sovyetler’i çökerten Reagan ile Thatcher’in yanındaki üçüncü uğursuz buydu.

Şimdiki de öyle oldu biraz. Gittiler Latin Amerika ülkesi Arjantin’den Jorge Mario Bergoglio adlı bir kardinali I. Francis adıyla papa yaptılar. Latin Amerika, Vatikan karşıtı kiliselerin etkili olduğu kocaman bir bölge. Başını Brezilya Kilisesi’nin çektiği Kurtuluş Teolojisi akımı çok yaygın buralarda. Kirlenmemiş bir kilise var. Yoksulun yanında, bölgedeki solcu hareketleri destekleyen çok sayıda din adamı da mevcut, ki, Nigaragua devrimi sırasında ellerinde silahlarla çekilmiş fotoğrafları hala aklımdadır bir çoğunun. İşte, o bölgeden, Latin Amerika’dan bir papa atayarak, ora inanmışlarının sözümona gururunu okşayacak.

Okşar mı okşamaz mı bilemem ama madem bu kadar dengeci bu Kardinaller Meclisi, seçtikleri zatların, geçmişlerinde yapıp ettiklerine hiç mi dikkat etmezler? Öyle figürler var ki papa seçilenler arasında, hayrete düşmemek elde değil. Belki de en masumu herhalde şu 23. Johannes olmalı. Gençliğinde korsanlık yapmış, ardından Kardinal olmuş bir din adamı bu. Korsanlık günlerinden “kankası” da kendisi gibi din adamı olan Genova’lı başpiskopos Paolo Fregoso. Katoliklerin evlenme yasağını papa desteklemez de kim destekler? Papa 2. Pius bu nedenle tuhaf bir papaydı. Bekar kalma zorunluluğunun kaldırılmasını savunuyordu, ki pek hoştur bu.

Kendisini dünyevi zevklere, özellikle şehvete kaptıranlar da yok değil. 31 Ekim 1501’de, Valentino Dükü, hem de Vatikan’da, bir seks partisi düzenler. Partinin onur konuğu Papa VI. Alexander’dır. Elli fahişe vardır bu partide. En çok fahişeyle olan erkeklere hediyeler bile verilir. Partinin Vatikan’da yapılması zaten rezalettir ama partinin gerçekleştirildiği salon ondan da beter. Sala Regia, yani Kardinaller Meclisi toplantısının yapıldığı salondur burası. “Onur Konuğu” VI. Alexander, pek de öyle onurdan nasibini almış biri değildi. Kız kardeşleriyle de kızlarıyla da düzenli olarak cinsel ilişkiye girdiğini bilmeyen yoktur. Papa III. Paul, iyi miydi kötü müydü söylemek zor ama , oğlunun, Fano piskoposuna tecavüz etmesine ses çıkarmaması kişiliği konusunda bir ip ucu olabilir. 1510 yılının papasına artık ne denir bilmiyorum. Ruhani işlerden fırsat bulup genelev açtırmasına hala akıl sır erdirilememiştir çünkü. Sergius III, 7 yıl yaptığı papalığına o kadar kötülüğü nasıl sığdırdı bunu da anlamak kolay değil. Nikahsız yaşadığı metresi de olan bu papa, kendisinden önceki papayı öldürmesiyle tanınıyor.

Olup olabilecek en tuhaf papaya gelelim. VIII. Boniface. Berbat bir adamdı. Dinler tarihinde yerini aldığı gibi, büyük Dante’nin İlahi Komedyası’nda da hak ettiği yere konmuştur. Kötülüklerini geçelim. Bu papa, bir “ateist”ti. Daha ne olsun.

Bu nedenle günümüz Vatikan’ının seçimleri o kadar da korkunç gelmesin hiçbirimize.