Kiir’li Ülke

Daha şunun şurasında ne kadar zaman oldu da taraflar birbirlerine darbe yapacak hale geldiler Güney Sudan’da, çok şaşırdım doğrusu. Sudan’dan İslamcı Ömer el Beşir’in baskıcı, ayrımcı, dinci tutumunun da hızlandırdığı gelişmeler sonucu 2011 Temmuz’unda bağımsızlığını savaşarak kazanan Güney Sudan’ın oturmuş bir demokrasisi henüz yok elbette, ama bu oturmamışlık ülkeyi darbe girişimine getirecek kadar derin miydi, kuşkum var doğrusu.

Çünkü bağımsızlıkla birlikte bazı sorunların da çözülmüş olması gerekliydi. Olmamış anlaşılan. Devlet Başkanı Salva Kiir, darbe girişimini, bir süre önce görevine son verdiği yardımcısı Riek Machar’ın gerçekleştirdiğini söyledi. Televizyonda askeri kıyafetler içinde hayli ilginç bir görüntü sergiliyordu Kiir. Havaya girdiği anlaşılıyor. Dünyanın en genç devletinin başkanı olarak dünya sahnesinde kendini gösterir gibi bir çabası var sanki.

Darbenin nedeni konusunda iddialar farklı. İlk akla gelen iki figür arasındaki güç kazanma yarışı.Kiir’in hoşgörüsüz, acımasız, diktatoryal bir tutum içinde olduğu eleştirileri vardı uzun zamandır. Ancak sorunun daha derinlerde olduğunu anımsatmalıyım. Bağımsızlığa giden yolda çoktan halledilmediydi dediğim sorunların başında şu etnik ayrımcılık geliyor. Devlet Başkanı Kiir ülkenin çoğunluğunun da dahil olduğu Dinka’lara mensup. Machar ise ikinci büyük kabile olan Nuer’lere . Hem etnik, hem de tabii ilkinden kaynaklanan politik sorunlar var demektir bu.

Bağımsızlık sırasında Sudan’la yapılan savaştan kalan çok sayıda yasadışı silahın varlığı istikrarsızlığın bir diğer nedeni. Bunların ülkenin meşru savunma güçlerine hala aktarılmadığı yolunda iddialar var. Yasadışı silah, yasadışı kullanım demek haliyle. Bunların ülkede her an çatışmaya dönüşecek etnik meselede hangi tarafın eline geçeceği elbette endişe konusu. Doğrusu Kiir bu konuda yeterince kararlı değil. Devlet mekanizmasındaki hakimiyetine güvenerek sözkonusu silahları kontrol edebileceğini düşünüyor olmalı. Ülkenin çok yoksul olduğunu, dolayısıyla bir kalkınma projesi gerçekleştirecekse emperyalizmin mali kurumlarına başvuracağını söylemeye gerek yok. Bu durumda Kiir’in şimdilik bir “istikrar” unsuru olarak kalmasında yarar var bu kurumlar açısından. Darbe girişiminin kısa sürede bastırılmasının nedeni bu olabilir. Machar’ın “yola çıkarken” güvendiği güçler tarafından ortada bırakıldığı da çok belli. Machar hem Sudan’da hem de Güney Sudan’da otuz yıl boyunca etkili olmuş bir politik figür. 1991 yılında evlendiği eşi İngiliz yardım gönüllüsü Emma McCune’ı 1991 yılında bir trafik kazasında kaybetti. Sol eğilimli Sudan Halk Kurtuluş Cephesi’nin de liderlerinden biri. Bağımsızlıktan sonra yeni ülkenin Devlet Başkan Yardımcısı’yken görevden alınmıştı. Ülkenin “yeni” elitlerinin hoşlanmadığı bir figür olduğu da biliniyor.

Kiir’in eline darbe girişimiyle kendisini yok etme fırsatı verdiği söylenebilir. Çünkü Kiir, rakibi Machar’ı yargılayıp en ağır ceaya çarptıracak “yasal” bir neden bulmuş oldu.

Bakalım. Daha bağımsızlığının ikinci yılında darbeyle karşılaşan Güney Sudan’ı neler bekliyor.