Görüşmeler çıkmazda

Kerem Esenoğlu'nun “Görüşmeler çıkmazda” başlıklı köşe yazısı 5 Aralık 2012 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Aralarında, tarafları bir hayli umutlandıran “barış” görüşmeleri sürerken, Kolombiya ordusunun önceki gün Kolombiya Devrimci Silahlı Güçleri’ne (FARC) operasyon düzenleyerek 20 militanı öldürmesi tuhaf gelebilir.

Ancak barış görüşmeleri sürecini yakından bilenler için şaşırtıcı bir durum yok ortada. Kolombiya yönetimi, görüşmeler sürerken de elli yıldır savaştığı FARC’a karşı operasyonların devam edeceğini çok önceden açıklamıştı zaten. Ama yine de, ülkenin en büyük devrimci silahlı örgütü için büyük bir darbe bu. Buna rağmen, FARC görüşmelerden çekilmeye niyeti olmadığını duyurdu kamuoyuna.

Silahlı mücadele için koşulların ortadan kalktığı bir dünyada yaşıyoruz, FARC’ın bunu fark etmiş olması görüşmelerin sürmesindeki ısrarından belli. Bir de, artık ciddi bir halk desteğinden yoksunluk söz konusu ki, FARC önderleri bunun elbette iyi bir durum olmadığını biliyorlar. Bir hayli büyük bir bölge olan El Caguan’da hüküm süren, adeta devlet içinde devlet olan FARC’ın bunu tüm ülkeye yayamadığı, onca deneyimine rağmen yönetimi deviremediği ortada.

Buradan hükümetin çok güçlü olduğu sonucu çıkmamalı. FARC’ın anlaşmada ısrarı zayıflığından değil, ciddi anlamda yasal politika yapma isteğinden kaynaklanıyor. Çok uzun sürdü çünkü bu silahlı mücadele, dolayısıyla bir toplumsal proje hayata geçirmesi hüküm sürdüğü bölgeyle sınırlı kaldı FARC’ın. İlgisi olmadığı halde ülkedeki uyuşturucu kartellerine karşı Kolombiya hükümeti ile ABD’nin ortaklaşa operasyonlarından örgüt de payını aldı. Kolay değil elbette. ABD’nin uyuşturucuyla sözde mücadele ediyor gerekçesiyle Kolombiya hükümetine verdiği destek hükümeti de şımartmış durumda olmalı ki, görüşmelerin gerçekleşmesi için yapılan ilk temaslarda FARC’ın silah bırakması için bir yıldan az süreleri olduğunu açıklamıştı.
Bir anlaşmanın gerçekleşmesinde samimi olan tarafın FARC olduğu biliniyor. Norveç’in Oslo kentinde başlayıp, Küba’nın başkenti Havana’da devam eden barış görüşmeleri nedeniyle tek taraflı ateşkes ilan etmesi bunun kanıtı sayılabilir pekala. Kolombiya hükümeti ise, görüşmeler sürse de operasyonları devam ettireceğini açıklamıştı. FARC’ın hükümetle bugünkü süreci başlatan lideri Alfonso Cano’yu da 2011 yılında bir baskında öldürmüştü.

Örgütle hükümet arasında 1984’de de bir anlaşma imzalanmıştı. Bu anlaşma çerçevesinde ateşkes kararı alınmış, ateşkesin süresi 1986’da uzatılarak, 1990’a kadar sürmüştü. Aslında yasal zeminde politika yapma niyetine rağmen FARC silahlı mücadeleyi bırakmış değil. Bunda haklı nedenleri de var, çünkü Kolombiya yönetimi örgütün silahtan arındırılmış bölge ilan ettiği El Caguan’ı “uyuşturucu ticareti, silah alışverişi ile askeri yapısını güçlendirmek için üs” olarak kullandığını iddia ederek dünya kamuoyunun dikkatini buraya yöneltiyor. ABD başta olmak üzerei Batılı güçlerin desteğini bu gerekçeyle daha kolay sağlayabiliyor.

FARC’ın, elli yıldır silahlı mücadele sonucu hatırı sayılır büyüklükte bir bölgeye egemen olması elbette yeterli değil. Uluslararası kamuoyunun silahlı halk hareketlerine desteğinin eskisi gibi olmaması da işi zora sokuyor. Hüküm sürdüğü bölgede “halk yanlısı” onca iyi uygulamaya imza atan FARC’ın, oradaki halk desteği tüm ülkeyi yönetmesine tabii ki yetmiyor. Dünya ise onu sadece bir “terör örgütü” olarak tanıyor.

Kolombiya hükümetinin ısrarlı “silah bırak” çağrısına, kendisine yönelik yok etme tehlikesinden ötürü olumsuz yanıt veren FARC, sağlanacak ateşkesin “daha sonraki barış süreci” için bir geçiş dönemi olduğunun kabul edilmesini istiyor. Eğer bırakacaksa, silah bırakma şartları arasında hükümette yer alma da var ki, ABD destekli Kolombiya yönetiminin bunu kabul etmesi şimdilik olanaksız gibi bir şey.

Görünen o ki, FARC ile hükümet arasında defalarca gerçekleşen ama hiç sonuç alınamamış barış görüşmeleri bir çıkmazda.

Rahat olan ise, Kolombiya hükümeti. ABD desteği ile rahat olması da kimse için şaşırtıcı değil.