Yaşadığımız Dönemin Sanatsal Yansıması

Son yıllarda kendimi şanslı saydığım anlar oldu. Yaşadıklarımdan kaynaklandı bunların kimi. Tanışmalarla çevrem genişledi, dünyaya ve yaşama bakışım etkilendi.

Özellikle tanıştığım genç insanlar sağladı bu durumu. Genelinde söylemek gerekirse, onların 12 Eylül'den sonra yaşanılan yalıtılma koşullarına boyun eğmediklerini görmek. Siyasallıktan kaçmanın, toplumsallığı gözardı etmenin yarattığı ortamlara kapılmadılar.

Tam tersine, 'yaşanan'ı sorgulamayı seçtiler, yaşamlarını ona göre düzenlediler. Çoğu zaman da bunu örgütlü bir çalışma ve yaratma ortamında gerçekleştirdiler. Bu çalışmalarında gösterdikleri gelişmenin belli başlı göstergesi, yaptıkları işi ciddiye almak ve yeteneklerini tanıyıp ona göre davranmak.

Onları tanımayı, izlemeyi, onların kimisiyle bir süredir birlikte olmayı bir şans sayıyorum kendi adıma. Duyduğum heyecanın yanı sıra, kendimi de, doğruluğuna inandığım ilke ve düşünceleri de sınamış olduğumu düşünüyorum. Çalışmaları birer ürün olarak karşıma çıktıkça güvenim yenileniyor, direncim bileniyor.

Tanıdığım için kendimi şanslı saydığım, çalışmalarını ve ürünlerini izlediğim gençlerden biri de Ali Mert. Onun bugünlerde yeni bir kitabı çıktı. Önceki kitaplarının çizdiği yolda yeni bir aşama: Kumdan Kitap.

Çizdiği yol dedim, çünkü çok önemli bir gerçekliği barındırıyor bu. Edebiyat alanında çok önemsediğim, kendi yeteneğini tanımanın, o yeteneği geliştirecek çalışmalar yapmanın başarılı bir örneğini görüyorum onda. Bir önceki yapıtı Çöpten Kitap'ta ortaya koymuştu yeteneğini. Kumdan Kitap'ta daha da geliştiriyor, yürüdüğü yolu daha da genişletiyor.

Başka yazarlardan onu ayıracak, 'kendine özgü'lüğünün altını çizecek en önemli özelliği, önce dili ve anlatımı, sonra bakış biçimi. Bu dil ve anlatım, bir mizah çağrışımı yapsa da, yazdıklarını mizah edebiyatı içinde görmemizi engelleyen özellikler taşıyor. Mizah edebiyatının yaptığı seçimle sınırlı kalmıyor çünkü. Bakış biçimi çok daha kapsayıcı. İçine sürüklendiğimiz yaşamsal gerçekliği, bütünüyle kavramaya ve bu bütünü titizlikle seçtiği ayrıntılar aracılığıyla ortaya koymaya yöneliyor.

Kumdan Kitap, dil ve anlatımıyla olduğu kadar, sanatsal yaklaşım açısından buluşlarının özgünlüğüyle de dikkat çekiyor. 2000'li yıllarda daha da belirginleşen toplumsal yapıdaki değişim ve dönüşümleri sergilemekle kalmıyor, onları birbirine bağlayan örgüyü kum tanelerinin taşıyabileceği bütün çağrışımlar aracılığıyla sanatsal bir metin haline getiriyor.

Bu da, Kumdan Kitap'ı hem bir sanat yapıtı olarak, hem de yaşadığımız dönemin ekonomik yaklaşımla sınırlı kalmayan toplumsal tarihi olarak okumamızı sağlıyor. Ali Mert, bunu başarırken, gücünü yeteneğinden ve o yetenekle bağdaştırabildiği bilgi/yorum dengesinden alıyor.

[email protected]

www.blogcu.com/kemalozer