Brecht'i Anma Toplantısı Dolayısıyla

Brecht'in anılması i&ccedilin Aralık ayının 24'&uumlnde Kadık&oumly'de Barış Man&ccedilo K&uumllt&uumlr Merkezi'nde bir toplantı yapıldı. &Ccedileşitli y&oumlnleriyle ele alınıp kimi &uumlr&uumlnlerinden &oumlrnekler sunuldu. Kalabalık bir izleyici &oumln&uumlnde yapılan bu toplantıda benim de konuşmam istenmişti. On yıl &oumlnce benzeri bir toplantıda yer alıp yaptığım gibi.&nbsp&nbsp

'Yaşanan'ı odağına alan bir şiir i&ccedilin Brecht'in &oumlrnek alınacak kaynaklardan biri olduğunu vurgulamayı her fırsatta yinelemek istemişimdir. S&oumlzkonusu toplantı, bu fırsatı bir daha verdi bana. Hemen belirteyim, Brecht'in şiiriyle karşılaşmam 1960'ların başına kadar gidiyor. İlk ne zaman bir şiirini okuduğumu anımsamasam bile, T&uumlrk&ccedilede şiirlerinin &ccedilevirisini kitap olarak ilk benim yayınladığımı s&oumlyleyebilirim. Hasan Kuruyazıcı'nın Almancadan &ccedilevirdiği ve benim Uğrak Kitabevi olarak yayınladığım kitap &Oumlğrenmenin &Oumlvg&uumls&uuml adını taşıyordu.&nbsp&nbsp

Sonradan tiyatro yapıtlarıyla ve kuramıyla &ccedilok daha etkili olsa da şiirinin bizim edebiyat d&uumlnyamızda &ccedilıktığı dolaşım her zaman s&uumlr&uumlp gitti. &Oumlzellikle 1970'lerde şiirin toplumsal dolaşıma &ccedilıkması hız kazandığında, siyasal ve toplumsal s&oumlylemin getirdiği sorunlar tartışılırken &oumlnemli bir kaynak olarak onun şiirinden hep yararlanıldı.&nbsp&nbsp

Yararlananlar arasında kendimi de sayabilirim. Hatta 1973'te bir d&oumln&uumlş&uumlm ge&ccedilirip yayınladığım ilk kitap (Kavganın Y&uumlreği) i&ccedilin, yazdığım &oumlnceki şiire uzak bir kaynaktan, Brecht'in şiirinden &ccedilıkış yaptığımı s&oumlyleyenler bile oldu. Yalnız benim i&ccedilin değil, 'yaşanan'ı odağına alan, yaşamı d&oumln&uumlşt&uumlrmeyi ama&ccedillayan her ozan i&ccedilin ufuk a&ccedilıcı etkileri oldu diyebilirim. &nbsp

Brecht şiiriyle karşılaşmadan &oumlnce, kendi şiirimizin b&uumly&uumlk kaynağı N&acirczım Hikmet'le, en azından yeni kuşaklar i&ccedilin, zorunlu bir kesinti g&uumlndeme gelmişti.&nbsp Bir bakıma, onunla yeniden karşılaşma s&uumlreci i&ccedilinde Brecht'le de tanışıldı. S&oumlyleyiş geleneğimizin dışında &ccedilok daha yalın bir dille yazıyordu Brecht. Şiirinin &oumlznesi, bizdeki geleneğin getirdiği 'mazlum'la, 'kahraman'la sınırlı değildi en başta. S&oumlylemi de coşkuya dayalı klasik lirizm anlayışına uymuyordu. &nbsp

&ldquo&Ccedilin Seddi bittiği akşam duvarcılar nereye gittiler?&rdquo dizesini ilk okuduğumda hem nasıl b&oumlyle bir şiir olabileceğini sormuş, hem de tuhaf bir bi&ccedilimde etkilendiğimi ayırt etmiştim. Onun şiiriyle daha yakından ilişkiye girdik&ccedile ve şiir hakkındaki g&oumlr&uumlşlerini &oumlğrendik&ccedile, bu etkilenmenin boyutları yavaş yavaş ortaya &ccedilıkmaya başlamakta gecikmedi. &nbsp

Kullanılabilir olmalıydı Brecht'e g&oumlre şiir. Benimsediği iki &oumll&ccedil&uumltten biri g&uumlzellikse biri de yarardı. G&uumlzellik anlayışı ise bizim geleneğimizde olduğu gibi duygu ile bağıntılı değildi. &ldquoŞiir akıldan korkmamalı&rdquo diyordu. Şiir salt duygu işidir diyenlere karşı, duyguların da tıpkı d&uumlş&uumlnceler gibi yanlış olabileceğini biliyorlar mı diye soruyordu. Yarar &oumll&ccedil&uumlt&uumln&uumln, bizdeki bir başka geleneksel korkuya karşılık, &oumlğreticiliğe olumlu yaklaşımı i&ccedilerdiğini anlıyordunuz.&nbsp

&Oumlte yandan, yazılanı halkın anlayıp anlamamasını &oumll&ccedil&uumlt alma tartışmasında, bunun bir &oumll&ccedil&uumlt olamayacağından yanaydı. Halkın anlaması, bi&ccedilime ilişkin bir sorun değildi. 'Halk bunu istiyor' &oumll&ccedil&uumlt&uuml halkın yararına değildi &ccedil&uumlnk&uuml. Bu &oumll&ccedil&uumltle, alışılmadık deyişlerden vazge&ccedilmek gerekmezdi. Kendi &ccedilıkarlarını ilgilendiriyorsa, halk alışılmadık deyişleri, yeni g&oumlr&uumlş a&ccedilılarını anlar, bi&ccedilimsel g&uuml&ccedill&uumlkleri aşardı. &nbsp

Bi&ccedilim / i&ccedilerik tartışmasında da farklı bir bakış i&ccedilindeydi Brecht. Bi&ccedilim, i&ccedileriğin tam anlamıyla d&uumlzene sokulmasından başka bir şey değildi ona g&oumlre. İ&ccedileriğe, i&ccedilerikle sağlanmak istenen etkiye g&oumlre bi&ccedilim aranırdı. Bi&ccedilimin değeri, i&ccedilerikten t&uumlm&uumlyle bağımsız değildi bu y&uumlzden. Bi&ccedilim, i&ccedileriğin iletimi i&ccedilin, estetik iletişim i&ccedilin gerekliydi. İstenen iletişimi, geleneksel deyiş ve bi&ccedilimler sağlamazsa yeni bi&ccedilimler aranmalıydı.&nbsp

Duyarlık / bilin&ccedil tartışmasındaki yaklaşımı yine değişiklik g&oumlsteriyordu. Duyarlığın&nbsp duygusallıkla karıştırılmaması gerektiğini s&oumlyl&uumlyordu. Bilin&ccedille duyarlığı birbirinin karşısına koymamalıydı. Bilin&ccedil duyarlığı da belirliyordu &ccedil&uumlnk&uuml. &nbsp

İmge konusunu konuşurken, birtakım kuşkulardan s&oumlz a&ccedilıyordu. Şiirde imge olacaksa onun kesinlikle mantıksal bir işlevi olmalıydı. Bol &ldquoresimli&rdquo, imgeli şiirin d&uumlş&uumlnceden ka&ccedilış olabileceğini d&uumlş&uumln&uumlyordu. Bol imgelilik, ona g&oumlre, belki hoş g&oumlr&uumln&uumlm&uuml sağlar, ama şiiri g&uuml&ccedils&uumlz kılardı.&nbsp

Toplumcu bir şiirin karşısındaki engellerden birinin &ldquoağıt toplumu&rdquonu s&uumlrd&uumlrmek, &ldquod&uumlş&uumlnce toplumu&rdquona d&oumln&uumlşememek olduğunu ileri s&uumlr&uumlyordu. Ağıt toplumunun geleneksel bakış bi&ccedilimi ve s&oumlylemi şiirde egemenliğini s&uumlrd&uumlr&uumlyordu &ccedil&uumlnk&uuml. Oysa, duyguların uyandırdığı heyecanı lirizm diye niteleyenlerin karşısına, d&uumlş&uumlnceleri değil d&uumlş&uumlncelerin işlem halinde &ccedilıkmasını sağlamalı, lirizmin bir zeka lirizmi, bir yalınlık lirizmi olabileceğini g&oumlstermeliydi.&nbsp

Zaman zaman bizde de g&uumlndeme gelen 'd&uumlş&uumlnce şiiri' tartışmasında, Brecht'in yaklaşımı, d&uumlş&uumlnd&uumlrmenin birtakım d&uumlş&uumlnceleri aktarmak olmadığı yolundaydı. D&uumlş&uumlnmeyi sağlayacak &oumlğeleri, ara&ccedilları bir araya getirmeliydi şiir. D&uumlş&uumlnmek,&nbsp o bir araya getirilen &oumlğeler ve ara&ccedillar arasındaki ilişkiyi kurmak demekti. D&uumlş&uumlnce şiiri, bu ilişkiyi kuracak &oumlğelerle okuru baş başa bırakan şiirdi. &nbsp

D&uumlş&uumlnce şiirinin lirizmi, okuru d&uumlş&uumlnd&uumlrmesindeydi. Okurun d&uumlş&uumln&uumlrken duyduğu coşkudaydı. Yargılamanın, sonuca ulaşmanın coşkusunda. Duyguların aktarıldığı, okura yaşatıldığı klasik lirizmdeki o kapılma, erime coşkusundan farklı olarak. &nbsp

24 Aralık'ta da &oumlzetle bunları s&oumlyledim yine. Ve bana ilk karşılaştığımdan beri, d&uumlş&uumlnce şiirini en iyi a&ccedilıklayan &oumlrneklerden biri olarak g&oumlr&uumlnen &ldquoOkuyan Bir İş&ccedili Soruyor&rdquou okudum:&nbsp

OKUMUŞ BİR İŞ&Ccedilİ SORUYOR&nbsp

Yedi kapılı Teb şehrini kuran kim?

Kitaplar yalnız kralların adını yazar.

Yoksa kayaları taşıyan krallar mı?

Bir de Babil varmış boyuna yıkılan,

kim yapmış Babil&rsquoi her seferinde?

Yapı iş&ccedilileri hangi evinde oturmuşlar

altınlar i&ccedilinde y&uumlzen Lima&rsquonın?

Ne oldular dersin duvarcılar &Ccedilin Seddi bitince?

Y&uumlce Roma&rsquoda zafer anıtları dikenler?

Sezar kimleri yendi de kazandı bu zaferleri?

Yok muydu saraylardan başka oturacak yer

dillere destan olmuş koca Bizans&rsquota?

Atlantid&rsquode, o masallar &uumllkesinde bile,

boğulurken insanlar uluyan denizde bir gece yarısı,

bağırıp imdat istedilerdi k&oumllelerinden.

Hindistan&rsquoı nasıl aldıydı t&uumlys&uumlz İskender?

Tek başına mı aldıydı orayı?

Nasıl yendiydi Galyalıları Sezar?

Bir ah&ccedilı olsun yok muydu yanında onun?

İspanyalı Filip ağladı derler

batınca tekmil filosu.

Ondan başkası acaba ağlamadı mı?

Yedi Yıl Savaşı&rsquonı ikinci Frederik kazanmış ha?

Yok muydu ondan başka kazanan?

Kitapların her sayfasında bir zafer yazılı.

Ama pişiren kimler zafer aşını?

Her adımda fırt demiş fırlamış bir b&uumly&uumlk adam.

Ama &oumldeyen kimler harcanan paraları?&nbsp

İşte bir s&uumlr&uuml olay sana

Ve bir s&uumlr&uuml soru.&nbsp

(&Ccedileviren: A.Kadir) &nbsp
&nbsp

[email protected]

www.blogcu.com/kemalozer

www.kemalozer.net&nbsp
&nbsp

&nbsp&nbsp&nbsp&nbsp&nbsp &nbsp