Wikileaks ABD çıkarlarına hizmet ediyor

Mahir Kaynak, ABD'nin bazı ülke ve liderlere "ayar verme" girişimi olarak adlandırdı, Ahmedinejad İran'ın komşu ülkeleriyle arasını açmak için Vaşington'un ürettiği gerçekdışı belgeler dedi, kimileriyse sanal alemi tamamen denetlemek için yaratılmak istenen "korku"nun parçası olarak değerlendirdi. Buna karşın, Julian Assange'ı bir kurtarıcı olarak görenler, dünyanın bütün dengelerinin sarsıldığına inananlar da var.

Wikileaks tarafından yayınlanan son belgelerden söz ediyoruz.

ABD Dışişleri Bakanlığı bünyesindeki yazışmaların nasıl sızdığını şimdilik bilemiyoruz. Ortada bir öykü, hem de kötü yazılmış bir öykü var ve bir şey açıklamıyor. Buradaki kritik soru, belgelerin ABD devleti ya da onun adına hareket eden bir odak tarafından ABD çıkarları doğrultusunda "bilerek" açığa çıkartılıp çıkartılmadığı…

Böyle olduğunu düşünenlerdenim.

Ancak bir yerden sonra önemi yok, sonuca bakmak, belgelerin nasıl bir etki yarattığını izlemek gerekiyor. Hiç çekinmeden söyleyebilirm ki, Wikileaks, son tahlilde ABD emperyalizmine hizmet ediyor.

Bu belgeler ilginç bir biçimde ABD'nin işlediği suçlardan arındırılmış durumda. Zaten gizlilik derecesi üst düzeyde olan yazışma ve raporlar değil "sızan"lar, daha çok ABD dışişleri bakanlığı memurlarının başka ülkeler ve ülke siyasetçileri hakkındaki değerlendirmelerini kapsıyor. Bu nedenle, (en azından şimdilik) bu gezegende yaşayan hemen herkesin kanıksadığı "ABD'nin gizli ve kirli operasyonları"na ilişkin pek az yeni veri çıktı ortaya.

Sonra Wikileaks belgeleri, "ulusal politikalar" konusunda pek hassas tekelci ABD medyası tarafından büyük tantana ve imrendirici bir koordinasyonla yansıtılmakta kamuoyuna. "Battı balık yan gider, bari inisiyatif bizde olsun" türünden bir uyanıklıktan ziyade, "şunu da atlamasınlar" kaygısının ürünüyle sürdürülüyor Wikileaks yayıncılığı. Özetle ABD basınında bir panikten çok festival havası hakim. Oysa insan bir belge de bize çarpar diye korkar!

Wikileaks belgelerinin önemli bir bölümünün gerçek olduğunu düşünenlerdenim. Eğer planlı, kontrollü bir sızma ile karşı karşıyaysak, özenle ayıklama yapıldığı belli oluyor. Birbirini çelen analizlerle karşılaşılması ise son derece doğal. ABD Dışişleri Bakanlığı memurları, ABD çıkarlarına çok farklı bakış açılarıyla hizmet ederler. Söz gelimi Erdoğan'ı "dinci" olarak gören bir diplomatın yanı başında Tayyip'in Türkiye'de sınırsız bir İslamcılaşmayı durduracak tek politikacı olduğunu düşünen bir başka memurun görev yapması, Amerikalı karar vericilerin kafasını karıştırmaz, işlerini kolaylaştırır. Çünkü ABD'nin önceliği dünyayı anlamak değil, dünyaya yön vermek! Falanca lider işe yarar mı, kullanılabilir mi, buna bakıyorlar...

Peki bu belgelerle ne yapmak istediler?

Wikileaks belgeleri ile bir kez daha ilan ettikleri öncelikle şudur: Amerikan çıkarları bir yana, dünya bir yana… ABD, kendi dışındaki dünyayı kendi gereksinimleri doğrultusunda tasnif etmekte, kendi dışındakilere not vermekte ve dost-düşman herkesi aşağılamaktadır.

Buna hakkı vardır, çünkü o Amerika Birleşik Devletleri'dir!

Wikileaks belgeleriyle birlikte Avrupa'nın ağır topları Merkel, Sarkozy ve Berlusconi hiçleşmiş, Vaşington'un üçüncü sınıf memurlarının hakaretlerini sineye çekmek durumunda kalmışlardır. Tıpkı bizimkiler gibi…

Kirli çamaşırları bile hegemonik bir ülke ABD!

Devam edelim…

Wikileaks belgeleri ABD'nin müttefiklerine "siz busunuz işte" demesi ama öte yandan onlar için genel af çıkarması anlamına gelmiştir. Gelen tepkilerden "bugüne kadarki performansınız böyle, şimdi geçmişe sünger çekelim" mesajının muhataplarca alındığı anlaşılıyor.

ABD'nin casusluk faaliyetlerinin, akçalı ilişkilerle başka ülkelerin iç işlerine müdahale etmesinin meşrulaştırılması da önemsenmeli. Tamam, kapitalist dünyada diplomasi biraz da casusluktur ve hemen her ülkenin dışişleri kadroları, bulundukları ülkenin etkili şahsiyetleri hakkında veri toplayıp üstüne münasebetsiz ifadeler kullanmayı sever. Bu bağlamda Amerikalı diplomatların üslubunda "şok" denebilecek bir şey yok. Ancak yine de, bu belgelerle birlikte "gücün, paran varsa, casusluk faaliyeti yapabilirsin" kanaati yerleşmiş oluyor.

Türkiye'deki etkisine gelince…

Bu belgeler ABD'nin Türkiye'deki çıkarlarına zarar vermiyor. Nüfusun önemli bölümü zaten güç siyasetini benimsemiş durumda. Her fırsatta ABD'ye sövüp sayan insanlar ABD'ye yaltaklanmaya da bir o kadar hevesli, ABD emperyalizmine karşı mücadele etmek için parmağını bile kıpırdatmadan Amerikan karşıtlığı taslamaktalar. Böyle bir toplumda "vay alçaklar" denmez, ABD memurları ile yatıp kalkan, onlara bilgi taşıyanlar fazla ayıplanmaz. O kadar yaygın ki, kiminle uğraşacaksın. Özetle Amerikan ajanlığı da meşrulaşıyor.

Hükümet açısındansa işler yolunda.

Wikileaks'den sızanlar gösteriyor ki, ABD AKP'den memnun ama AKP'yi hizaya getirmek, ona biraz daha şekil vermek istiyor ve de ona alternatif yaratmak için arayışlarını sürdürüyor.

Peki Wikileaks'den sızanlar bütün bunlarda bir değişikliğe yol açar mı?

ABD AKP'yi kollamaya devam eder, nelerden rahatsızlık duyduğunu ve neleri kaşıyabileceğini faş ettiğinden artık bu partiye daha kolay müdahalede bulunur ve CHP'ye izlemesi gereken yolu daha açık bir biçimde gösterir.

Bizse bu rezilliğin boyutlarını anlatmaya devam ederiz, "işte bunların dostluğu bu kadardır" deriz, "siz ne aşağılık insanlarsınız, kılınız kıpırdamıyor" diye bizimkilerin yakasına yapışırız ama biliriz ki, ABD'nin de işbirlikçilerinin de ipini hiçbir belge çekmez, çekemez.

Onların sehpasına halkın tekme atması gerekiyor, halkın!