Utanma nedeni

Kemal Okuyan'ın “Utanma nedeni” başlıklı köşe yazısı 13 Aralık 2012 Perşembe tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Orhan Pamuk bir mektup yazdı, üçüncü gün oldu, kurtulamadık! “Siz de adamın eline silah tutuşturmasaydınız” diyenler oldu. Pamuk’un mektubunu beğenmiyor, hatta Suriye konusunda onu eleştiriyorlar. Ancak…

Kabalığımızdan utanıyorlar.

Kim kaba kim değil konusuna girmeyeceğim. Siyasette estetik, incelik, yontulmuşluk nedir, yayıncılıkta düzeyli dil ile etkili dil arasındaki denge nasıl tutturulur, bunlarla ilgili düşüncelerimi yazmayacağım.

Rafine davranıştan söz edenlerin geride bıraktığı çamurdan sayısız örnek veririm, insanların yüzü kızarır.

İnsanların yüzü kızarsın diye gazete çıkarmıyoruz. Zaten meselenin nezaketle, estetikle, üslupla ilgisi olduğunu düşünmüyorum.
Türkiye’de liberallerden korkuluyor. Mesele budur.

Onların her yere bulaşık ilişkilerinin yarattığı trafikten, basındaki ağırlıklarından, popüler kültür alanında tuttukları yerden korkuluyor.

Daha açığı, liberallerin düşmanlığından korkuluyor.

Biz liberalizmin sol içindeki etkisini kırdığımızı, hatta onu alt ettiğimizi sanıyorduk. Ancak işler öyle gitmiyor. Hasar büyük, 12 Eylül’den sonra sosyalizme karşı farklı cephelerde yürütülen mücadelenin en etkili kolu olan psikolojik savaş, solu ciddi ciddi yıprattı.

Liberallerin değer yargıları açık ya da örtülü bir biçimde solda kabul görür oldu. Onların tukaka ilan ettiklerine karşı sol hiç tereddüt etmeden önyargılı davranmaya başladı. Bu da bir tür linç kültürüydü.

En pespaye, en yıpranmış isimlerinden uzak durmak, solu liberalizm karşısında güçlü hale getirmedi. Belge gitti, Çalışlar gitti, ne bileyim Berktay gitti, ama çile bitmedi.

Çünkü sol, siyaset açısından, siyasi program açısından bir türlü liberalizmden kopamıyor. Bir başlıkta ileri doğru hamle yapıyor, öte tarafta derhal liberal düşüncenin ördüğü ağa takılınıveriyor.

Türkiye solunun aklında hâlâ “acaba şuculukla, buculukla suçlanır mıyım” kaygısı var. Kim suçlayacak? Liberaller!

Ne adına? İşte bu soru kritik. Liberaller ne adına konuşuyor da, sol bundan kaygı duyuyor?

Solun kaygısı, liberallerin yarattığı temas ve koruma olanaklarının yitirilmesidir ve bu, açık ki bir siyasal program sorunudur.

Türkiye solunun liberallerle dostluktan elde edeceği hiçbir şey yok. Evet, aradaki mesafenin kapanmasına biraz da Kürt sorunu neden olmuş, farklı önceliklerle hareket eden ve kendi içinde de epey liberal barındıran Kürt siyaseti, solu liberallerle dostluğa itmiştir. Ancak bu, Kürt siyasetinin önceliklerinden kaynaklanan doğal bir sorundur ve bir noktadan sonra tercihidir. Sol açısından ise, Kürt halkının çilesine duyarlılık ve bu konuda siyaset üretmek, hiç de liberallere hayırhah bakmak anlamına gelmek zorunda değil.

Demem odur ki, bazı aydınların Türkiye solu ile liberalizm arasındaki ilişkilerin bozulmasını engelleyen dengeciliğine karşı solun tavır alması, emperyalizmin yangın yerine döndürdüğü bir bölgede sorumlu hareket etmeye davet etmesi zamanı geldi geçiyor.

Onlara demeliyiz ki, soL’un manşetinden değil memleketin halinden utanın!