Umudu yeşertmek...

Kemal Okuyan'ın "Umudu yeşertmek...” başlıklı köşe yazısı 17 Aralık 2012 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Dün İstanbul’da muhteşem bir dayanışma etkinliğinde buluştuk soL’un dostlarıyla…

Okurlarımıza, etkinliği düzenleyen Nâzım Hikmet Kültür Merkezi’ne, konuklara, yoldaşlara, geceye tereddüt etmeden katılan ya da katılmak isteyip de aramızda olamayan sanatçılara, herkese gazete çalışanları adına sonsuz teşekkürler…

Aslında soL, başından beri, okur-gazete ayrımını bir kenara koymak için çaba harcıyor. Bir yandan gazetenin “profesyonel” bir çalışmayla her gün hazırlanması “iş”i var, öte yandan bu “iş”i geniş bir kesimin katılımına açma “iş”i…

Bu ikisini aynı anda becerebildiğimizde soL Gazetesi’ni çıkarmak bir “iş” olmaktan çıkacak.

Şimdi buna daha yakınız.

Gazete ilk ve en zor dönemi geride bıraktı. Ne yapabileceğimizi gördük, neyi nasıl yapmamamız gerektiğini de…

Artık şu noktadayız: soL Gazetesi, bir gazete olmanın ötesine geçerek daha geniş bir kesimin gündelik gelişmeler karşısında haberdar, o gelişmeler karşısında hazırlıklı ve elbette direngen ve umutlu olmasına hizmet ederse, başarılı olabilir.

Bu soL’un daha geniş kesimlere ulaşması, bir başka ifadeyle daha fazla okunmasının hem yolu hem de gerekçesi olmalı.

Evet, şimdi bu noktadayız. Gazetenin içeriğinin güçlenmesi, daha etkili habercilik, daha derin analizler, daha sağlıklı yorumlar, daha gelişkin bir tasarım, gazetenin bir gazete olmanın ötesine geçmesiyle mümkün olacak.

Okurlarımız bu sürecin aktif katılımcısıdır.

soL Gazetesi’nin ortaya çıkması onların çabalarının ürünüdür, gazetenin birçok haberinde onların görünmeyen imzası vardır, gazetenin geleceği de onlara aittir.

Bundan böyle soL’un “profesyonel” ekibinin en önemli görevlerinden biri, soL okurlarının yaratıcı enerjisini koordine eden bir merkez gibi çalışmak olmalıdır.

soLokur çalışması bu koordinasyonu sağlamak için çok önemli bir adım olarak görülebilir.

Bütün bunlarla birlikte soL’un daha geniş bir kesime ulaşması için, henüz soL’un varlığından haberdar olmayanlarla gazetemizi buluşturmak için elimizden geleni yapalım.

“Böyle bir gazetenin çıktığını yeni öğrendim, bundan sonra her gün alacağım” diyen okurlarımız bize güç ve heyecan veriyor ama bir yandan da düşündürtüyor. Gazetemiz ne yazık ki henüz sınırlı bir kesim tarafından biliniyor.

Mesele tiraj meselesi değil. Mesele, Türkiye’de karanlığa meydan okuyan ışığın daha geniş bir yüzeyi aydınlatması meselesi.

soL bunun için çıkıyor.

Bir dostum “on yıldır okuyormuşçasına alıştım bu gazeteye” dedi. Aman… soL’u her gün okuma alışkanlığı iyi bir şey ama soL’un alışkanlığa, bir rutine dönüşmesi sakıncalı.

Daha işin başındayız ve asla yalnızca bir gazete olmayacağız diyen bir yayın, Türkiye’de umudun yeşermesine gerçekleri, yalnızca gerçekleri yazarak hizmet ettiği oranda başarılı olabilir.