Trump’ın Suriye’den çekilme kararının anlamı

“Neden şaşırdınız” demiş Trump. Haklı, başından beri “Suriye’den çekileceğiz” diyordu, kısa süre önce de “IŞİD’in işi bitiyor, eve döneceğiz” türünden bir laf etmişti.

Ama herkes şaşırmış görünüyor ya da şaşırmış gibi yapıyor!

ABD’de senatörler, gazeteciler “bir sabah kalktı ve kafasına esti, çekilme kararı aldı” diye yorumlar döktürüyorlar, konu Trump olunca bunun alıcısı her durumda var. Unutulansa, Trump’ın ABD’deki tekellerin bir bölümü için kullanışlı hödük olmasıdır. Öngörülemeyecek davranışlar içinde olması da kullanışlılığının parçası olarak görülmeli.

Çekilmenin detaylarının Trump’a yakın askeri çevrelerde bir süredir çalışıldığı anlaşılıyor, İsrail yönetimi “bize hafta başında haber verdiler” açıklamasını yaptı.

Gerçekten şaşıranlar kuşkusuz var, ABD’nin güvenilmez bir müttefik olduğunu unutanlar örneğin… Suriye’de Kürt ağırlığı taşıyan DSG’nin ABD’li yetkililere “kalın” diye baskı yaptığı, hatta bazı yerleşimlerde yürüyüş düzenlediği söyleniyor. Tarihte emperyalizmin ihya ettiği hiçbir halk yoktur; bunun kanıtı yalnızca Kürtler değil, Türkler, Araplar, Ermeniler, bütün bölge halklarıdır.

Güven meselesine sonra geleceğim. Şimdi gelelim Trump’ın hamlesinin sonuçlarına…

Herkes şaşırmış gibi yapıyor ve herkes başka bir şey söylüyor. “Biz gidersek IŞİD yeniden palazlanır” diyen ikiyüzlü Amerikalı yorumcuların zırvalıklarını saymıyorum. Artık bütün dünya IŞİD’in ABD çıkarlarına uygun bir “tasarım” olduğunu anladı. Yeniden palazlanırsa bu yine birileri istediği için olacaktır. Geçiniz…

Peki ciddiye alınır değerlendirmelere baktığımızda elde ne var?

Bir kesimin vardığı sonuç şu: ABD Fırat’ın doğusundaki Suriye topraklarına müdahaleye hazırlanan Türkiye ile karşı karşıya gelmemek için bu adımı atmak zorunda kaldı. 

Devam ediyor ve bu değerlendirmeyi hafif evrilterek başkaları tarafından dile getirilen başka bir sonuca ulaşıyoruz: ABD ile Türkiye kapsamlı bir anlaşma yaptı, bu anlaşma hemen her başlığı kapsıyor.

Görüldüğü gibi burada bir çelişki yok, Türkiye’nin baskısı ABD’nin “kapsamlı anlaşma”da Suriye politikasını değiştirmesine neden olmuş olabilir.

Devamla, ABD’nin neredeyse bitme noktasına gelen ÖSO’yu yeniden kuvvetli bir aktör haline getiren Türkiye’ye “devam et, Fırat’ın doğusunu da sana bırakıyorum” dediğini iddia edenler var.

Daha fazlasını söyleyenler ise ABD’nin Türkiye-ÖSO ittifakının önünü açarak Rusya-İran-Türkiye üçlüsünün orta yerine patlamaya hazır bir bomba yerleştirdiğini ileri sürüyorlar. 

Ha, Rusya ile ABD’nin bir Kürt oluşumu konusunda anlaştığı da iddia edildi bu arada. Çekilmenin bu anlaşma kapsamında gerçekleştiği söyleniyor. Bu yaklaşımın bir varyantında, ABD’nin bu anlaşmadan Rusya ile Suriye’nin arasının açılmasını beklediği eki de var. Neden araları açılacak? Yanıtları şöyle: Esad üniter Suriye’de ısrarlı oysa Rusya ve ABD Kürtlerin özerk konum elde etmesinde hemfikir. 

Bütün bunlara ek olarak ABD’nin Türkiye’yi oyaladığı, askerlerini çekme işleminin aylar süreceği, bu dönemde TSK-ÖSO kuvvetlerinin operasyona başlayamayacağı, bu sırada ABD’nin Suriye’de yeniden oyun kuracağı tezi de analizlerde kendisine yer buluyor.

Şimdi…

Birbirinin zıddı gibi duran bütün bu değerlendirmelerin hepsini kapsadığı, kapsayabildiği için Trump’ın hamlesi bir ahmağın sabah kalkıp “arkadaşlar hadi hazırlanın eve dönüyoruz” kararı olarak görülmemelidir. 

Suriye konusu karmakarışık hale gelmiştir ve taraflar bu karmaşayı sadeleştirici adımlar atabilecek pozisyonda değildir. İşin gerçeği bir sadeleşmeyi gerçekten arzulayan Suriye yönetimidir. Onun dışında herkes bir ötekinin oyununu bozmakla meşgul. Trump’ın “çekilme” hamlesi tamamen böyle. 

Bu tabloda hiçbir devlete güven olmaz. Sarsılan hegemonyasını korumak için her şeyi yapmaya hazır Amerikan emperyalizmine hiç olmaz.

Trump’ın hamlesinin yukarıdaki farklı gibi duran değerlendirmelerin neredeyse tamamını içerdiğini ama en çok Türkiye-Rusya-İran ilişkilerini bozma niyetinin önemsenmesi gerektiğini düşünerek bu yazıyı sonlandırayım. Bir de not düşerek:

Çekilsinler, her yerden defolup gitsinler.