Sol AKP'cilikten neden kurtuldu? Ve kurtuldu (mu)?

AKP'nin derin devleti ya da kontrgerillayı tasfiye etmediğini söylemek bugün bir siyasi beceri gerektirir mi?

AKP'nin bir demokratikleşme gündemi olmadığını ileri sürmek bir keşif olarak nitelenebilir mi?

AKP'nin "gerici" karakterine işaret etmek, onun siyasal alanı dinselleştirici müdahaleler yapmakta olduğunu vurgulamak bir marifet midir?

Değildir…

Bütün bunlar yıllar öncesinde bir değer taşıyordu.

Şimdi eğer AKP'cilik Türkiye solunda Doğan ve Roni'ye, onların partisine daralmış gibi duruyorsa, buna sevinmek için acele edilmemeli.

Örtülü ya da açık AKP destekçiliğinden veyahut kayıtsızlıktan AKP karşıtlığına geçiş her durumda bir olumluluk elbette. Ancak bu olumlu gelişme iki güncel sorunun üzerini örtmemeli: Solda AKP karşısındaki bocalamanın nedeni neydi AKP'ye karşı olmayı devrimci bir stratejiye bağlamak nasıl mümkün olacak?

İlk soru birden fazla düzlemde değerlendirilebilir.

Solda AKP'nin niteliği ve üstlendiği misyon konusunda kafa karışıklığı vardı çünkü "devlet"in sınıfsal karakterine ilişkin Marksizmin temel teorik önermeleri anlaşılamamıştı demokrasi ve özgürlükçülüğün eşitlikçi yönelimleri ve emperyalizm olgusunu boğduğu bir ideolojik iklime yerleşilmişti Kürt sorunu diğer her başlığı önemsizleştiren bir üstbelirleyen olarak görüldüğü oranda sağlıklı bir siyasal tavır alınabilmesi için Kürt siyasetinin sağlıklı bir noktada durması zorunlu hale gelmişti…

Hatırlayalım, "AKP'nin kendine özgü hedefleri var ama nesnel olarak hayırlı bir iş yapıyor"dan "AKP derin devletle uzlaşmamalı, onu cesaretlendirmeli, onu statükoculardan kurtarmalıyız"a varıncaya kadar bir dizi tezin arkasına sığınılarak AKP karşısında gard düşürülüyor, AKP karşıtlığının dozu azaltılıyordu.

"Şimdi AKP'nin ipliği pazara çıktı, herkes daha net bir biçimde görüyor bu siyasi iktidarın ne anlama geldiğini" düşüncesine bence itibar edilmemeli. Elbette AKP'nin tutum ve davranışları "uyarıcı"dır ancak siyasi öznelerin karmaşık karar alma süreçlerini yalnızca ampirik bulgularla açıklayacaksak vay halimize… Hem, AKP'nin pratiği 2002'de, 2003'te, 2004'te farklı bir doğrultuyu göstermiyordu ki!

Kanımca Türkiye solu AKP'den, eğer iç tartışma ve etkileşimi bir kenara koyacaksak, esas itibariyle iki nedenle kurtulmuştur: Siyasal iktidar karşısında konumlanma zorunluluğu ve Kürt hareketinin AKP'yle ilişkisinin bozulması.

Sol, ne olursa olsun, kendini bir özne olarak siyasi iktidarın karşısında kurabilirdi Başbakan'dan Cumhurbaşkanı'ndan iyi kabul görerek, hükümete "sonuna kadar git" diyerek, ona cesaret aşısı yaparak solcu olunamıyor. Onuncu yılına yaklaşan bir hükümetin etrafından dolanmak nasıl mümkün olsun ki!

Kürt siyasetinin zigzaglarla da olsa AKP'yle mesafesini açması da, solda AKP konusunda tereddüt edenleri elbette rahatlattı ve "AKP karşıtlığı"nı Ergenekonculukla kodlama adeti sona erdi.

İyi oldu ama solda AKP konusunda işlenen günahların nedenleri orta yerde durmaya devam ediyor.

İkinci soruya, nasıl bir stratejiyle devam edilmeli sorusuna sağlıklı bir yanıt verebilmek için bu günahların kaynağının hiç değilse belli oranlarda kurutulmasında yarar var. Bu yapılmazsa, yeni dönemeçlerde yeni dertler yaşanacağı, zaman zaman başa dönüleceği bilinmeli.

Bu ülkenin buna, solun ikide bir tökezlemesine, siyasi gaflara imza atmasına tahammülü olmadığından herkes üzerine düşeni yapmalı.