Seni başkan yaptırmayacağız!

HDP'nin yaygın kabul gören sloganı bu. CHP de benimsedi, hatta kullandı. 

Ama yaptırdınız!

Cumhurbaşkanlığı ile Başkanlık arasındaki farkı, hele hele söz konusu Tayyip olduğunda neden abartıyoruz ki? Şu anda diktatörün elde ettiği hareket serbestliği ve otorite, dünyada başkanlıkla yönetilen birçok ülkedekinden daha fazla. 

Bana göre Cumhurbaşkanlığı'na gözünü dikmeseydi de bir şey değişmezdi. Başbakanken durum farklı mıydı?

Bazı konumlara abartılı anlam yüklenmemeli. İşin özüne bakılmalı.

Erdoğan'ın kendisine de bir noktadan fazla odaklanılmamalı.  Diktatör miktatör de, her şeyin başı sonu değil.

"Seni başkan yaptırmayacağız"...

Peki ne yapacağız?

Seni cumhurbaşkanlığında bırakıp kuşatacağız, partini senden uzaklaştıracağız, altını oyacağız, AKP'den geri kalanla süreci götüreceğiz.

HDP'de bu doğrultuda laflar ediliyor, CHP'de de benzer bir eğilim var. 

Rüzgar estirmeye çalışan ve gerçekten de estiren iki parti, "AKP'yi alaşağı edeceğiz" diyemiyor. Bakın düzen değişikliğinden filan söz etmiyorum, böyle bir beklentim yok iki partiden. Ülkenin en az yüzde ellisine illallah dedirten bir siyasi iktidarla topyekun hesaplaşma yerine hedef tahtasına Erdoğan yerleştiriliyor, AKP ile onun arasına girilmeye çalışılıyor.

Bırakın bunu cemaat yapsın!

Gerçekçilik mi bu?

Hayır. Fincancı katırları ürkmesin politikası. Çünkü rüzgar bir anda tersine döner.

HDP ya da CHP, AKP rejimi ile köklü bir hesaplaşmaya soyundukları anda arkalarındaki "destek" bir anda çekiliverir. Tarhan Erdem, geçtiğimiz Kasım ayından itibaren halkın AKP'ye ders vermek için HDP'ye omuz vermeye karar verdiğini söylemiş. Ya ne demezsin, halk toplandı ve durum değerlendirmesi yaptı, strateji belirledi.

Doğrusu şudur, birileri HDP ve CHP'yi içine alan bir denemeye karar verdi, halkın önüne bu kondu.

Bunu söyleyerek iki partiyi itham etmiyorum. Bu partilere ilişkin değerlendirme ayrı bir mesele, ayrı bir başlık. Ancak kimse olup biteni "doğal" diye yutturmaya kalkmasın. Ortada açık bir projecilik çalışması var.

Her iki partinin yönetimi bunun farkında. İşte bu nedenle AKP ile koalisyona kapılar açık bırakılıyor. Çünkü AKP'yi başımıza bela edenlerle bu son projenin sahiplerinin aşağı yukarı aynı olduğunu herkes biliyor.

Yazık bu ülkeye...


(21 Nisan 2015 tarihli günlük soL'da yer almıştır)