Seçim Öngörüleri: 30 Mart'ta Ne Tartışılacak?

29 Mart seçimlerine hükümet partisinin kaç puan gerileyeceği tartışmasıyla giriliyor. Gerçi CHP'nin başı, AKP'nin yüzde 52'nin altında alması durumunda "başarısız" sayılması gerektiğini söyledi ama kamuoyu şuna şartlandı: AKP için yüzde 5'lik bir gerileme olağan, fazlası tartışma yaratır.

Önce buradan başlayalım. Erdoğan'ın kendisi de yüzde 42'nin altına düşmemek için çaba harcadıklarını hissettiriyor. Kimileri bunu tek başına krize bağlıyor, kimileri ise "böyle bir kriz ortamında ve bunca rezillikten sonra olacak şey mi halkın hâlâ yüzde 40'ından fazlasının bunlara oy vermesi" diye soruyor.

Oysa AKP'nin seçim stratejisi henüz krizin etkileri hissedilmemişken, alt sınırı sağlama almak üzerine kurulmuştu. Oyun değil, AKP Türkiye'yi yeni bir mecraya sokuyor, bunun bilincinde ve bunun küçümsenmeyecek tepki ve kaygılar yaratacağını hesaba katıyor. Bu nedenle belli bir yüzdenin kendi karşısında kemikleşmesini ve kendi oylarında da belli bir düşüşü göze almak durumunda. Karşılığında, AKP'ye oy verenlerin de militanlaştığı, kemikleştiği söylenebilir.

Tablo böyleyken yüzde 40-42 oy alan bir AKP'den daha fazla korkulması gerekir, "inişe geçti" demek için henüz çok erkendir. "AKP'yi durdurun" diyoruz, AKP'nin durdurulup durdurulmadığı, AKP'nin oylarına değil, memleketin gidişatına bakarak anlaşılır.

AKP gerginlik-uzlaşı salınımlarını şimdiye kadar büyük bir maharetle uyguladı. Görülecek, 30 Mart'tan itibaren AKP "makul"u oynamaya çalışacak bir kez daha. Çünkü yeni mevzilere gereksinimi var. Bir süre böyle geçecek!

CHP'liler ise kendilerini avutacak. "Gerileme başladı" denecek, "zaman AKP'yi yıpratıyor" diye avunulacak. Bu seçimde yüzde 25'in üzerine çıkamayan bir CHP'nin AKP'yi 2011'de yapılacak bir genel seçimde sıkıştırması mümkün müdür? Bunun yanıtını ben vermem, "sıkıştırsa ne olur" der geçerim, "bizi solculukla suçluyorlar" diye dert yanan adaylarla seçime giren CHP'nin peşinde solculuk yapanlara sormalı...

Daha önce de yazdım, CHP'nin temel stratejisi İstanbul ya da Ankara'dan birinde AKP'yi yerel yönetimlerden düşürmek. Böyle bir gelişme AKP'yi elbette zorlar ama CHP'yi de zorlar! Çünkü başka hesaplar da yapılıyor. Örneğin İstanbul'da Kılıçdaroğlu'nun belediye başkanlığı için alacağı oyla CHP'nin İl Genel Meclisi'nde alacağı oy arasında yüzde 10-15'lik bir fark bekleniyor. Böyle bir fark oluşur ve Kılıçdaroğlu bir sürpriz yaparak Topbaş'ın üstüne çıkarsa, AKP ile beraber CHP de sarsılır. Zaten CHP'nin İstanbul örgütlerinin bir bölümü bunu hedefliyor: Baykal'ı Kılıçdaroğlu ile vurmak!

Ankara'da Gökçek'in kaybetmesi de AKP'yi zor durumda bırakacaktır ama... Erdoğan'ın "ben demiştim" taktiğine sarılacağından emin olabiliriz. Üstelik bu seçimlerde ilginç bir sonucun alınması ve hükümet partisinin 81 ilde belediye başkanlıklarında aldığı oyların İl Genel Meclisi oylarının altında kalması olası. Bu tablodan elbette Erdoğan kendi adına güçlenerek çıkar.

Üzerinde durulması gereken bir başka olgu, MHP'nin yükselişidir. Etkisiz siyaset yapmakla eleştirilen MHP, tam da bu nedenle yükselmektedir ve kimilerinin sandığının tersine, MHP'nin oylarını AKP'ye ekleyerek değerlendirme yapmakta yarar vardır. MHP AKP'yi yedekleme, hatta onun düşüşüne tampon olma misyonunu başarıyla yerine getirmektedir. Bu parti İstanbul'da dikiş tutturabilse, CHP'yi geçip ikinci parti durumuna yerleşecek güçtedir.

Ve unutulmamalı, MHP bu seçimlerde "Kürt düşmanlığı"ndan çok, Yeni Osmanlıcılığın "milliyetçi" ayağını oluşturarak oy alacak.

Faşist partinin yeni misyonlarından biri bu.

Şimdi bunları yan yana koyalım:

AKP yüzde 42-45 arası oy alır ama 2004'tekinden daha az belediye başkanlığı kazanırsa CHP İl Genel Meclisi'nde yüzde 25'in altında kalır ama İstanbul ve Ankara'da bu ortalamanın çok üstüne çıkarsa MHP ile CHP arasındaki fark toplamda yüzde 2-3'lerde seyrederse burjuva siyasetinde ne tür gelişmeler yaşanır?

Türkiye "ana muhalefet" tartışmasına kilitlenir, bu da AKP'yi rahatlatır. CHP'de yönetim değişikliği, çatı partisi ve benzer bir kulvara gözünü diken bir başka "sol" oluşum geniş bir kesimi oyalar, bu arada ülke tepetaklak yuvarlanmaya devam eder.

Nisan'dan itibaren ekonomik krizin acı gerçekleriyle yüz yüze gelecek olan Türkiye aynı zamanda AKP'nin yeni siyasal hamlelerine de tanık olacak. Kamuoyunun "AKP'nin alternatifini yaratmak"la iştigal etmesi AKP'ye yapılacak en büyük iyiliktir.

AKP'nin alternatifi bellidir ve bu alternatif ancak AKP'ye, daha doğrusu Amerikancı, gerici, piyasacı açılımlara anında yanıt üreterek güçlendirilir.

Bu cuma günkü yazımızın konusu. Yarın ise... DTP ve Kürt sorunu açısından 29 Mart.

[email protected]