Saçmalama

Kemal Okuyan'ın “Saçmalama” başlıklı yazısı 17 Nisan 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Devam ediyoruz… Avrupa Birliği Bakanı ve Başmüzakereci Egemen Bağış, Fazıl Say’a verilen 10 aylık mahkumiyet kararından üzülmüş ve daha önceki temennisini yinelemiş: “Keşke yargımız bu sanatçının attığı adımları saçmalama özgürlüğü çerçevesinde değerlendirseydi”.

Anlayacağınız, saçmalayabildiğimiz oranda özgürüz!

Ne kadar saçmalarsan o kadar iyi. Saçmalamayı beceremiyorsan hapis!

Malumunuz, kalpazanlar yakalandıklarında bastıkları para gerçeğinden bariz bir biçimde farklıysa, o zaman düşük ceza alıyor. Yok, sahtesini gerçeğinden ayırt etmek neredeyse imkansızsa, o zaman yandılar.

Bu da onun gibi bir şey…

Peki saçmalama kriteri ne?

“Kimse kimsenin kutsalına, kimse kimsenin değerlerine hakaret etmesin. Herkes birbirinin kutsalına saygı göstermeyi öğrensin” demiş Egemen Bağış.

Kutsallık neye göre belirlenecek? Tamam bazı kişilerin kutsalı olmayabilir ama herkesin kendince değerleri var. Hakaret edilecek değerler ve hakaret edilmeyecek değerler diye bir ayrım mı yürürlükte? Bunları kim saptıyor?

Örneğin, bakan Bağış “saçmalama özgürlüğü” derken, hakaret etmiyor mu?Hakaret etmiyorsa, Ömer Hayyam’ın olduğu iddia edilen iki satırda hakaret olduğunu hangi kritere göre belirliyor?

“İçki içenler cehennemde cayır cayır yanacak” diye buyuran cami hocası hakaret filan da değil, düpedüz tehdit etmiyor mu? Yarın biri çıksa “can güvenliğim yok” diye dava açsa, mahkeme “saçma” diyerek davayı reddedecektir muhakkak ama bir başkası da “saçma”yı başka yerde görecektir muhakkak!

Devir değişti.

AKP’nin ilk yıllarında ne zaman bir radikal İslamcı bir eylem yapsa ona derhal “meczup” sıfatı yakıştırılırdı. Bu türden eylemler asla “terör” sınıfına sokulmaz ve birkaç dakika içinde “örgüt işi değil” açıklaması yapılırdı İçişleri Bakanlığı’nca…

O zamanlar çareyi kendilerini meczuplaştırmada bulurlardı, “militanları” da meczup nitelemesini paşa paşa kabullenirdi.

Geldik bugünlere…

Artık başkalarını meczuplaştırma derdindeler. Ya saçmaladığını, aklının da pek yerinde olmadığını kabulleneceksin ya da cezayı çekeceksin.

Başmüzakerecinin mesajı bu: “Saçmaladığını kabul et Fazıl!”

Kitap mı yazdın, koy üzerine “sayfalarca saçmaladım” ibaresini, sansürden geç. Dizi mi çektin, sol üst köşede “fena saçmaladık” yaz, RTÜK şiddetinden yırt. Konuşma yapacaksan, başlamadan “birazdan saçmalamaya başlayacağım, haberiniz olsun” deyiver, savcıları boşa çıkar.

Saçmalama Egemen!