Pompalı Tüfek! KEMAL OKUYAN

Gaf diyen var, cahillikle suçlayan da... Başbakan Erdoğan'ın "vatandaş kendini savunacak" türünden bir açıklama yapıp, "vatandaş"ın Kürt göstericilerin üzerine pompalı tüfekle ateş etmesini anlayışla karşılamasının bir kaza olduğuna inanmamızı istiyorlar. Medyamızda ortalığı yatıştırmaya dönük bir iyi niyet olsa, susacağız, hiç kaşımayacağız. Diyeceğiz ki, sevecen bir anne sofrada küfreden haylaz çocuğuna "öyle söylemedi babası" diye kol kanat germektedir, Erdoğan'ın ağzından çok tehlikeli sözler kaçmıştır, birileri de etrafı yumuşatmaya çalışmaktadır, ne iyi...

Her gün ırkçılık propagandası yapan, halkın "milli duyguları"nı kabartarak tiraj almaya çalışan tekelci basın "provokasyona gelmeyin" diye sekiz sütuna manşet atsa ne olur? O başlığın altında dahi şovenizm ve militarizm virüsünü yaymaktan vazgeçmiyorlar.

Dolayısıyla Erdoğan'ın "vatandaş sabretsin ama nereye kadar bilmiyorum" sözünün kaza olduğunu söyleyenlerin samimiyetine inanmak için bir neden yok. Başbakan'ın maksadı aşan laflar ettiğini düşünmek de saçma. Kafasındaki bu...

Yaptıkları da ortada...

AKP önümüzdeki dönemi toplumun bütün kesimlerine "savaş" ilan ederek kazanmayı deneyecek. Karşısında "savaş" ilan etmiş bir unsur olduğundan, Kürt sorununu bu "savaş"ı meşrulaştırmak için kullanacak.

İster çıksın "yanlış anlaşıldım" desin, ister "yalan mı, vatandaşın sabrı taşıyor" diye diklenmeye devam etsin, bir şey değişmez: AKP'nin çatışmaları tırmandırmayacağını düşünen herkes yanılıyor, bunu umarak politika geliştirenler de hesap hatası yapıyor.

Pompalı tüfek olayı, AKP'nin "topyekun savaş" stratejisinin bir parçasıdır. Kendi tabanını işin içine katan, halka halkı hedef gösteren, ideolojik tahkimatı yapılmış bir "mücadele" tasarlıyorlar. Dışarıda Barzani ve ABD ile anlaşmanın, içeride TSK'yla uzlaşmanın bu türden bir tırmandırma için gereken kuvveti sağladığını düşünüyorlar. Bu açıdan DTP'den dün gelen açıklama son derece ilginç. Ahmet Türk, Kürtlere sırtını dönen bir AKP'nin TSK tarafından hemen harcanacağı söylüyordu. Bütünüyle temelsiz değil bu düşünce ama TSK'nın hâlâ tek ve değişmez iktidar unsuru olduğuna ilişkin saplantı sürüyor demek ki... Ve ortada gerçekten bir hesap hatası var.

AKP'nin genel olarak faşizan bir yönelime giremeyeceğini düşünen herkes hesap hatası yaptı. İslamcılar modernleşiyormuş, sisteme entegre oluyorlarmış... Sanki sistem faşizm, faşizan yönelimler üretmiyormuş gibi... Liberal unsurlar giderek güçleniyormuş, AKP onlarsız yapamazmış... Faşizme karşı güvencemiz Altan biraderler, Hadi bey, Yasemin hanım olacak ha?..

Evet, ortada büyük bir tehlike var. Siyasi iktidar saldırıyor. Emekçiye, öğrenciye, köylüye... Bu zamlarla, artan işsizlikle, çaresiz saldıracak. Kürt sorununu bu bağlamda kullanacak. Bir taşla iki kuş vurmaya çalışacak. Hem Kürt sorunundaki gerginliği yayarak toplumu rehin alacak hem de Kürt sorununda eline tutuşturulan "çözüm"ü aslanlar gibi savunacak. AKP'nin bu hesabı tutmayabilir ama tümden geçersiz ilan edilemez.

Şimdi "vatandaş"a dönelim... Bu düzen kir, düşmanlık, ırkçılık, gericilik üretiyor. Peki bu üretime "dışarıdan" epey katkı yapılmadı mı?

Çatışmaların sorumlusu inkarcı devlet. Doğrudur. Sonra... Duyarsız halk da sorumlu. Peki. Daha... Kana kan intikam. Başka...

Yaşasın halkların kardeşliği...

Türklerde milliyetçiliğin zirve yapması için elinden geleni yap, sonra birlikte yaşamaktan söz et. Zaten öylelerdi öyle mi?

İstanbul'daki pompalı tüfek, dendiğine göre bir Roman vatandaşın elindeymiş... Ne vatandaş! Çoğuna TC kimliği bile verilmiyor. Kuraldır en "milliyetçi"ler buralardan çıkacak, yılların dışlanmışlığından kurtulmanın yolu olarak Kürtlere düşmanlıkta ön sıraya geçmeye çalışanlar olacak başka etnik topluluklardan. Ve elbette işsiz, zamlara tepkili, yoksul ve ezik Türklerden...

Bu altyapı hazırdı. Şimdi AKP bu altyapıyı kullanmayı deneyecek. Yıllardır sözünü ettiğimiz "dehşet dengesi"ni kurcalayacak.

Birlikte yaşamak isteyen, bu tezgahı bozmak için birleştirici olanı güçlendirir: Zamlara, işsizliğe, gericiliğe, Amerikancılığa karşı mücadele... Türkü, Kürdü, Romanı, Arapı, Çerkesi... Herkesi burada toplamak.

Yıllardır "milliyetçilikle oynamayın" dedik, emperyalizmle pazarlığı hoş görmeyin dedik, solculuk ilkeliliktir dedik. Az işe yaradı. Çünkü büyük güçler bastırıyor, büyük güçlerin hareketleri önem kazanıyor, emekçi halk hareket edemez hale geliyor. Solda da bu büyük oyuna katılarak kendi küçüklüğünü unutmak isteyenler vardı. Barzani, Talabani, Avrupa Birliği, ABD, emperyalist projeler... Ve de AKP. Şimdi "halk düşmanı" ilan edilen AKP. Hepsi sineye çekildi.

AKP'nin bu hamlesi ne kadar uyarıcı olur, bilmiyorum. Ancak bildiğimiz bir şey var.

Derhal, daha fazla gecikmeden birleştirici bir çıkış gerçekleştirilmeli.

Çünkü Türkiye'de ortak bir halk direnci yaratılmazsa, AKP'nin krizi Kürt sorununun üzerine yıkmak istemesinin ancak iki sonucu olabilir. AKP başarılı olur, daha fazlasını kaldıramaz dediğimiz Türkiye mutlak gericiliğe yönelir AKP başarısız olur, Türkiye önce iç savaşa sonra bölünmeye gider.