Ne olacak şimdi?

Kemal Okuyan'ın “Ne olacak şimdi?” başlıklı yazısı 10 Haziran 2013 Pazartesi tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Olan oldu aslında. Daha şimdiden, halk kazandı. Onca şey söylenebilir ama işin özü, halkın korkuyu aşmasıdır. Buradan geriye gidilmez. Tayyip ne yapsa, bunu tersine çeviremez.

Elde bu var bir kere… Daha fazlası ise, mümkün. İçeriden, dışarıdan hareketin Erdoğan’a odaklanmasını engellemek isteyenler oldu. Oysa hareketin itici gücü

Başbakan’dı, bu kararla, müdahaleyle değişmezdi.

Öyleyse, hareketin başarısı biraz da Tayyip Erdoğan üzerindeki etkisi ile ölçülmeli. İstifa edebilir, parti içinde bir operasyonla görevi bırakabilir, geri adım atabilir, erken seçim kararı alabilir… Bunların hepsi kazanımdır. Olumsuzu düşünelim. Yerine Gül gelse de, AKP’li ya da AKP’siz başka bir hükümet kurulsa da bu kazanıma gölge düşmez. Tayyip dünyanın başı ve sonu olduğu için değil… Uluslararası sermaye ve Türkiye burjuvazisi tarafından onca yatırım yapılan bir siyasetçi halk tarafından zayıflatıldığı için…

Sonrası güç işidir, örgütlenmenin konusudur, mücadelenin seyrine bağlıdır.

Yolun başındayız.

Bunu bilerek devam etmeli. Hızla, sabırla… Emperyalizme, gericiliğe, sermayeye yeni seçenekler üretme fırsatı verilmemeli.

Taksim Dayanışması’nın talepleri son derece akılcı maddelerden oluşmakta. Bunun arkasında durmalı, öte yandan bu maddelerin el kol bağlamasına izin verilmemeli.

Hareketin yukarıda kısaca değindiğim başarısı ve olası kazanımlarına ilişkin rahat olunmalı. Hatta, keşke mümkün olsa da, ne ileri ne geri gidebilen Tayyip’e ricat etmesi için yardım edilse.

Başlangıç noktası Gezi Parkı’ydı, orada bir tartışma dahi söz konusu edilemez herhalde. Öte yandan halkın Erdoğan’a açacağı çıkış yolu yalnız onun sonunu getirmeyecek, hareketin yeni bir enerjiyle başka bir mecraya akmasını da sağlayacaktır.

Bütün bunları hareketin şimdiden büyük başarı elde ettiğini göstermek için yazıyorum. Ama yine de en kötüsünün, direnişin de ne ileri ne geri giderek sönümlenmesi olacağını söyleyebilirim.

Su yolunu bulur diyelim, geçelim…

“Hükümet istifa” alabildiğine siyasi bir slogan. Bu sloganın milyonların ağzından düşmemesinin ciddi siyasi sonuçları var. Bu sonuçların başka projelere (Cemaat, liberaller, cunta vb.) tahvil olabileceğini düşünmenin anlamı yok. Hareket emek ekseninden büsbütün kopmamayı, yurtsever bir çizgiyi korumayı ve aydınlanmacılıkta tutunmayı şu ana kadar becerdi. Daha kötümser bir ifade ile, bu üç kriter açısından hayal kırıklığı yaratmadı.
Gerisi, dişe diş bir mücadelenin konusudur. Risk her zaman vardır. Ancak hareketin yarattığı enerjiye ilişkin peşin olumsuz fikir üretmek mümkün değildir. İşte bu koşullarda, verili bir anda, o anın muhasebe kayıtlarına bakmak yerine, yaşananları bir süreç olarak görmek ve ona göre hareket etmek gerekir.

Haziran İsyanı’na yapılacak en büyük haksızlık, bugün ya da yarın “ne oldu şimdi” diye sormak, hayıflanmaktır.

Çok ama çok büyük şeyler oldu, büyük işler başarıldı. Gerçek budur.