Müzakere soruları...

Kemal Okuyan'ın “Müzakere soruları..." başlıklı yazısı 10 Ocak 2013 Perşembe tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

AKP hükümeti, Öcalan’la yapılan görüşmelerin içeriğini neden doğrudan açıklamıyor da, yandaş basına servis ediyor? Kamuoyu tepkisini ölçmek için mi, dezenformasyon için mi, sıkışırsa “biz böyle demedik” diye üste çıkmak için mi?

Bu kadar kritik bir konuda AKP medyadaki bilgi kirliliğine neden izin veriyor? Neden birbiriyle çelişkili haberler AKP güdümündeki gazete ve televizyonlarda yer alıyor? Erdoğan sürecin bir “kaza”ya kurban gitmesinden korkmuyor mu? BDP tarafı bu kadar temkinliyken, hükümet neden özellikle kaotik bir tablo sergiliyor?

Yandaş basın, Öcalan’ın bağımsız devlet ve özerklik talebinden vazgeçtiğini yazıyor. Bağımsızlık talebini Öcalan uzun süredir dile getirmediğine ve hükümet de Avrupa Birliği’nin Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’na konan çekinceleri kaldırma eğiliminde olduğuna göre, “özerklik talebi yok” açıklaması ne anlama geliyor?

Kürt sorunu, Türkiye’nin yanı sıra, Irak, Suriye ve İran’ı da ilgilendiriyor. Özellikle bir geçiş sürecinde olduğunu söyleyebileceğimiz Suriye ve Irak’la ilgili olarak MİT Müsteşarı Fidan ile Öcalan arasında ne görüşüldü? Konunun bölge ülkeleriyle ilgili boyutundan hiç söz edilmemesinden, hükümetin Irak ve Suriye’ye ilişkin masaya ağır koşullar getirdiği sonucu çıkarılabilir mi?

Dışişleri Bakanı Davutoğlu, “sınırların belirsizleştiği, kalktığı bir Ortadoğu ve Balkanlar istiyorum” derken elbette sınıfsız-sömürüsüz bir toplumu değil, Yeni Osmanlı hayallerini dile getiriyordu. Türkiye’nin Irak ve Suriye sınırlarının belirsizleşmesi ya da ortadan kalkması ve her iki ülkedeki Kürt bölgelerinin Türkiye’ye katılması fikrine AKP ve MHP dışında hayırhah bakan bir siyasi parti var mı? Kürt sorununun bu yöntemle çözülmeye kalkılmasına sosyalistler nasıl yaklaşmalı? Hükümetin Türk ırkçılarına “gördünüz mü ülkeyi böldürmedik, üstüne genişletiyoruz” diye pazarlayacağı bu kanlı proje sola hangi yeni etik sorumlulukları yükleyecektir?

Yeni Anayasa’ya yedirilecek idari düzenlemeler sonrasında dış politika, savunma ve adalet dışındaki başlıklarda yerel yönetimlere ya da oluşturulacak idari birimlere “bütçe” yapma hakkı verilecek. Bu hakkın, kaynakların paylaşımı sorununu beraberinde getireceği ve toplumsal gerilimlere yol açacağı belli olduğuna göre, AKP’nin gündeminde bu sorunları kontrol altına almanın en barbar yöntemi olan bir “iç göç” planlaması da var mıdır?

Türkiye’nin iç eşitsizlikleri sonucunda geri bıraktırılmış Kürt bölgelerinin kaynak sorununu Irak Kürdistanı ile mi çözmek hedeflenmektedir? Son dönemde bu bölgeye dönük kapsamlı ekonomik ve siyasi atağın arka planında böyle bir niyet de var mıdır? AKP müzakere sürecine Barzani’yi de eklemiş midir?

Yeni Anayasa, müzakerelerde Kürt sorununun bir cüzü haline mi gelecektir? Bu bağlamda AKP’nin Türkiye ve bölge projesine itiraz etmek, barışı sabote etmekle mi itham edilecektir? Erdoğan bu doğrultuda bir “suç” tanımı geliştirdiğinde, barıştan yana tavır alırken böylesi bir dayatmaya boyun eğmemek için neler yapılmalıdır?