Milliyetçilik çıkmaz yol!

Kemal Okuyan'ın “Milliyetçilik çıkmaz yol!” başlıklı yazısı 26 Ocak 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Ortalık toz duman… Ana muhalefet partisindeki gelişmeler takip edilemez halde. İşin gerçeği, CHP uzun bir süredir ancak iktidardaki bir partinin taşıyabileceği ölçüde farklı istikametlere yönelen unsurlar barındırıyor. Parti yöneticileri birbirini yalanladıkça CHP’nin AKP’ye nereden muhalefet ettiği de belirsizleşiyor.

Erdoğan’ın konuşmalarının birbirini tutmamasının bir önemi yok oysa. Çünkü AKP, hükümet partisi olarak konuşmanın ötesinde yapıyor, yaptıklarının bir mantığı var. CHP ise mecburen konuşacak, eleştirecek, alternatif üretecek.

Ama hangi doğrultuda?

Birgül Ayman Güler’in konuşmasından sonra liberaller derhal atağa geçtiler ve CHP’nin sağ kanadı olarak nitelendirdikleri ulusalcı ekibin tasfiyesini talep ettiler. Peki sol kanatta kim var? Ya da liberaller hangi kriterlere göre belirliyorlar solu sağı?

Belirleyemezler. Bir kere kendileri sağcı! İkincisi, ulusalcılık yalnızca bir tarafı değil herkesi yiyor, kemiriyor, kirletiyor.

Dahası, Türkiye siyaseti, bütün unsurlarıyla, “kimlik” hesaplaşmasının içinde kayboluyor, kendi kendini yok ediyor.

Birgül Hanım, birçok konuda sağlıklı düşünceleri olan bir akademisyen ve siyasetçi. Ancak, milliyetçi söylem her şeyi buharlaştırıyor. Ve yalnız değil. Milliyetçilik, herkesi alt üst ediyor.

Herkes kendi kutsalını, kendi dokunulmazlığını bir ötekine dayatıyor. Söz konusu olan, ideolojiler, toplumsal projeler filan değil, düpedüz kimlikler. Bütün ulusların eşitliğini savunan, sınıfsız sömürüsüz toplumun sınır engellerini kaldıracağını bilen ama insanlığın muazzam mirasını bütün renkleriyle sırtlamak isteyenler “gına geldi” noktasındalar.

Etnisite, ulusalcılık ya da milliyetçilik, hangi yönden gelirse gelsin, toplumun ezilen kesimlerine büyük zarar veriyor.

Birbirini faşistlikle suçlayanlar kendi uluslarına gericilik, militarizm, işbirlikçilik hakkı saklıyorlar. Yıllarca Türkiye’deki ABD’yi sorgulamayanlar Kürtleri Amerikancılıkla itham edebiliyor açıktan gerici bazı şahsiyetlere yalnızca Kürt oldukları için eleştiri-üstü bir dokunulmazlık tanınıyor Aleviler de aynı yola giriyor. Buna itiraz edene küfür kıyamet!

Gericinin Türkü, Kürdü, Alevisi olur mu!

Gerici gericidir. İşbirlikçi işbirlikçi. Sömürücü sömürücü.

İdeolojisiz, omurgasız siyaset olmaz.

Bugün Türkiye siyasetinde insanların birbirlerini “AKP’nin kucağına oturdunuz”la, “BDP’nin dümen suyunda gidiyorsunuz”la, “MHP’den betersiniz”le suçlamasının ardında ne ideoloji var, ne program. Milliyetçilikten başka bir şey yok!

Çıkmaz sokak veya buradan kimse çıkamaz.

Milliyetçilik akıl tutulmasıdır, akıl kaybıdır. Sürekli mektup geliyor, laik-kemalist olduğunu söyleyen kesimden, “ölen askerlere neden şehit demiyorsunuz” eleştirisiyle soL gazetesinin ne Amerikancılığını ne bölücüğünü bırakmıyorlar. Anlamıyorlar ki, bizim dilimizde dinsel kavramlar yok. Kimse için “şehit” sözcüğünü kullanmıyoruz. Ama bir kez kafalarına koymuşlar, “şehit” kavramı kutsalları olmuş.

Yazık.

Beri tarafta bir yerde “PeKaKa” densin, derhal “TeCe ağzıyla konuşuyorsun” eleştirileri. Açık söyleyeyim, umurumda değil, kimin ne yazdığı, isteyen PeKeKe diye yazar isteyen PeKaKa…

Bizi içerik ilgilendirmeli. Dediğim gibi, program, ilkeler, siyasetin kendisi...

“Türkiye’nin bölgenin tek gücü olmasını istemeyenler var” sözleri bana değil, bir Kürt siyasetçiye ait örneğin. Ben istemeyenlerdenim. Amerikancı, gerici bir Türkiye başka ulusların zararına neden bölgenin tek gücü olsun. Olmaz ya, mümkünü yok ya, yine de söyleyeyim. Çünkü milli referanslarla değil, sınıfsal referanslarla konuşuyorum ideolojilere, ilkelere önem vermeye çalışıyorum.

İdris gitti, Muammer geldi diye sevinmiyor, gazcı vali eskisinin “barış güvercini uçuracağız” laflarını tiksintiyle izliyorum. Bakan olduğu gün “müzakere sürecine” hayırhah bir laf etti diye, ne o değişir ne benim onun hakkındaki fikirlerim. Ama milliyetçi bakış için o lafla adam ya hain ya kahramandır!
Aklım ve ideolojim bana yurtsever olmayı salık veriyor. Milliyetçiliktense, her durumda uzak durmayı… Çıkmaz sokağa sapmamayı...