İşin aslını bilmeden konuşma!

Kemal Okuyan'ın “İşin aslını bilmeden konuşma!” başlıklı yazısı 24 Nisan 2013 Çarşamba tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Eski bir arkadaşım var, Sovyetler Birliği’nin aslında çökmediğini, ABD’yi kandırmak için mükemmel bir planın yürürlüğe sokulduğunu, Rus komünistleri açısından her şeyin yolunda olduğunu söyler durur. Nasıl mı böyle düşünür? Nedenini sormayın, söylemem… Daha ilginç olan, bu iddiayı inandırıcı bulanlarla karşılaşmam. Bu nasıl oluyor, nedenini sormayın, ben de bilmem…

Bunun azıcık daha “gerçekçi” versiyonu, Çin Halk Cumhuriyeti liderliğinin 500 yıllık bir stratejiyle hareket ettiği tezidir… Çinliler de “bizde planlar çok uzun vadeli olarak yapılır” diyerek desteklerler bu tezi her fırsatta. Takmayın giderek güçlenen kapitalistleri, giderek sırıtmaya başlayan eşitsizlikleri, çocuk emeği sömürüsünü, doğanın tahrip edilmesini… Bir bildikleri var nasılsa, plan büyük, 500 yıllık bir stratejiyle hesaplaşacaklar emperyalizmle… Biz üç gün sonrasını öngörmeye çalışalım, millet birkaç asırlık hesaplar yapmakta!

Daha “küçük” örnekleri de vardır bu muhakeme tarzının… Bir siyasetçi yakışıksız bir laf etti mi, “bakmayın siz onun öyle dediğine” diye hemen göğüsleniverir eleştiriler. Mecburdur şimdi öyle demeye ama aslında… Aslında şöyledir, böyledir. Bir de saftirik olmakla, çocuklukla itham edilirsiniz. Özgüveniniz yoksa, “ben neden göremiyorum işin aslını” diye yerin dibine girersiniz.

Siyasi partiler için de geçerlidir bu savunma tarzı. Örneğin CHP’li olup da, “bakmayın siz burada yazanlara, CHP de sosyalizm istiyor” diye tartışan ve böylece tartışmayı imkansız hale getiren bir sürü tanıdığım var. “CHP’de sosyalistler de var ama CHP neden sosyalist bir parti olsun ki” diye itiraz etmeye kalktığınızda, epeycene “öykü” dinlemeye hazır olmalısınız. Hepsi “aslında…” ve “bakmayın öyle dendiğine…” diye başlar ve biter.

Geçtiğimiz yıllarda Küba’da Fidel’in doğum günü için yapılan etkinliklere, AKP’den bir heyet de davetliydi. Amerikan karşıtını oynuyorlardı o zaman ve bu kez biz “bakmayın böyle konuştuklarına, bunlar fena halde Amerikancıdır” diye herkesi uyarıyorduk. Ancak doğal olarak insanlar bu kadar riya, bu kadar ilkesizlik olur mu diye AKP’lilerden çok bize kuşkuyla bakıyordu. İmdadımıza insanoğlunun en ilkel güdüleri yetişti, yapılan askeri resmi geçitte tam şeref tribünün önünde Küba Silahlı Kuvvetlerine ait Rus yapımı bir tank arızalanınca, heyet üyeleri sevindirik olup, gülümseyiverdiler. Biri dışişlerinden diğeri partiden iki üst düzey Kübalı “işin aslı”nı orada kavradılar hemen, suratları tankın bozulmasından değil, olaya sırıtanlardan asılmıştı. Tank yürüdü, gülümseme sırası bizdeydi kuşkusuz.
Demek ki olabiliyormuş?

Yok! Şöyle oluyormuş, iyiden, güzelden yana olanlar cephesinde “işin aslı”, “bakmayın siz” türünden açıklamalar pek geçerli olmuyormuş… Çünkü iyiden, güzelden yana olanlar düşüncelerini zaten gizlemiyormuş. Siyaseti aldatma, hile, riya sanatı olarak görenler ise kendilerini farklı göstermeyi pek seviyormuş. Onlardan korunmak için “bakmayın siz öyle dediklerine, onlar aslında şöyledir” diye dostları uyarmak gerekiyormuş.

Nereden geldi ki aklıma bunlar şimdi? Bu sıralar “bakmayın siz…”, “aslında…” türü laflar çok edilmeye başlandığından mı acaba?