Halkın inadı ‘kırıldı’

“Sizden özür diliyoruz evladım…”

“Neden?”

“Şimdiye kadar yalnız bıraktığımız için…”

“…”

“Tebrik etmek, elinizi sıkmak isteriz…”

“Ama elim mürekkep karası…”

Orta yaşlı bir kadınla erkeğin, Taksim’de soL gazetesi satan, çocukları yaşındaki bir genç kadınla diyaloğu bu. Elinde tuttuğu ve kısa sürede tükettiği gazetelerin boyasını “başkaları”na bulaştırmak istemiyor “satıcı”…

Eller buluşmuyor.

Buluşmuyor da...

Siyahlaşmış elleri önce biri, sonra diğeri öpüyor. “Satıcı”nın elleri kara, üstüne gözü yaşlı. Sarılıyorlar, onca yılın acısını çıkarırcasına…

Binlerce öyküden yalnızca biri bu.

Hepsinde “hiç boyun eğer mi insan” sorusu, itirazı var.

Tayyip’in esip gürlemesine bakarak, bütün bu direncin, uyanışın, dayanışmanın işe yaramadığını kimse düşünmesin. 30 yıllık yığınsal “uyku” bu topluma çok mevzi kaybettirdi. Nasıl bir enerji ortaya çıkarsa çıksın, 10 günde, 15 günde her şeyin sıfırlanması mümkün değil.

Ama neler oldu neler!

Halk diktatöre diktatör demeyi öğrendi bir kere….

Sonra halk medyayı izliyor. Yalakaları, yalancıları, korkakları… Bir yandan da en ağır kuşatma ve tehdit altında bile ayağa kalkan basın emekçisini görüyor. Halk ayrıştırıyor.

Halk sanatçıya bakıyor. Düne kadar efsaneye dönüştürdüğü, yücelttiği isimler şarlatanlaştıkça, onlara sırtını dönüyor. Şantajı, parayı, dizi dizi dizileri umursamayarak “biz buradayız, gitmiyoruz” diyenleri bağrına basıyor. Halk seçiyor.

Halk provokasyonu seyrediyor. Hep yutageldiği, sorgulamadığı “emniyet tezgahları”nı artık şıp diye fark ediyor, “müsamere” diyor, “kötü bir oyun” diyor. Halk uyanıyor.

Halk siyaset cephesini takip ediyor. Arazi olanları, halkın uyanışından paniğe kapılanları, sabotajcıları, parsacıları, yalpalayanları, sahte kahramanları, insana düşmanları… Samimiyet testine sokuyor siyaset erbabını bir bir. Halk siyasallaşıyor.

Halk kendini sorguluyor. Bencillik, bireycilik, korkaklık, adamsendecilik, tüketicilik, “biz böyleyiz, ne yapalım” diye kestirip atmıyor, hayata tutunup dönüşmeye çalışıyor.

Uzun süre gerçeğin yanından dolanmakta, o da olmadı gözünü kapatmakta inat etti bu halk. Çeşitli nedenlerle… Öte yandan, inat eden “başkaları” da vardı. İnat ediyor, boyun eğmiyorlardı.

Halk yıllarca inat edenlerle inatlaştı, “bu ülke adam olmaz” dercesine…

Sonra…

Bükemediği bileği öptü.

Bükmek istemiyordu, inadı test ediyordu besbelli…