Genelkurmay Darbesi!

Artık hiç kuşku yok, ABD'nin Türkiye operasyonu yeni bir evreye girdi. "Oh oh darbecilerden kurtuluyoruz"cular, "gittiği yere kadar gitsin"ciler, "çetelerin çöktüğü gün"cüler mutlu... "Bekleyelim ne çıkacak"çılar, "sapla saman ayrılmalı"cılar, "karşılıklı hamleler yapılıyor"cular kaygı ve merak karışımı bir duyguyla izlemede... "TSK nerede..."ciler, "daha ne bekliyorlar"cılar, "tek umudumuz yargıda"cılar şaşkınlık ve panikte...

Hepsi, kavganın TSK ile AKP arasında geçtiğinde ortaklaşıyor. Öyle sanıyorlar.

"Sol"da çoğunluk, her tür sınıfsal referansı kaybettiğinden, AKP'ye destek veriyor, akıl dışı bir kirlenme yaratarak. Ufuk Uras elinde dilekçe imza topluyor, Türkiye tarihinin "gerçekleşmemiş" bir darbe girişiminin aydınlatılması için CHP'den, MHP'den yardım istiyor. Varlığını Türkiye tarihinin "gerçekleşmiş" en acımasız ve etkili darbesine borçlu bir hükümet partisinin kapısını çalıyor. Diğer bir bölüm "sol", Kürt siyasetinin arkasına sığınmış, liberal ve AB'ci yönelimlerin bütün sorumluluğunu DTP'ye atmanın keyfini sürüyor. DTP yolunda gidiyor, onlar da "Kürt halkı" ile dayanışıyorlar!

Sol bu değil, olamaz. Sol gelişmelere başka bir yerden bakmalı, başka araçlarla ve başka hedefler için müdahale etmeli. 1 Temmuz'da yaşananları farklı bir gözle değerlendirmeli, farklı bir konumlanışla tepki üretmeli. İşte kimi satır başları...

1. Dün soL'da "Polis darbesi" başlığı kullanıldı. Doğrudur. Ancak bir düzeltme ya da bir ek yapılmalıdır. 1 Temmuz'da yaşananlar aynı zamanda bir Genelkurmay darbesidir. Dilerseniz asıl aktöre işaret edersiniz: Amerikan darbesi! Darbe demek istemiyorsanız, Amerikan operasyonu, Amerikan planı, Amerikan müdahalesi. Ama önce anlaşacağız: Söz konusu olan aynı zamanda bir Genelkurmay darbesidir.

2. AKP ile TSK arasında gerilimler bitmez, görüş ayrılıkları bitmez, rekabet de bitmez. Ancak bu, Türkiye'deki taraflaşmayı TSK ile AKP arasında ya da TSK + Yargı ve AKP arasında kurmak için yetmez. Böyle bir taraflaşma yoktur. Türkiye'de taraflaşma işbirlikçi ve piyasacılarla emekten yana yurtsever güçler arasındadır.

3. TSK ve AKP işbirlikçiliğinin barış içinde bir arada yaşamasını engelleyen faktör onlar arasındaki rekabet ve AKP'nin islamcı karakteridir. Amerikancılık ve piyasacılık açısından bu ikili mutlu aile tablosu çizmektedir.

4. ABD bu rekabetten hem yararlanmakta hem de bu rekabetin kendisi için yarattığı sorunları kontrol etmeye çalışmaktadır. Bir noktadan sonra toplumsal mevziler tutan ve "ılımlı islam" projesi için en uygun siyasi çizgi olan AKP ile büyük silah gücünü ve devletli kimi mevzileri tutan TSK'yi buluşturmak gerekmektedir.

5. Buluşma için karşılıklı törpülenme zorunludur. ABD ve Türkiye burjuvazisi AKP ve TSK'nın safra atması konusunda talimat vermişlerdir.

6. Kapatma davası ile Ergenekon operasyonunun birbilerine karşı hamleler olduğu yüzeysel bir değerlendirmedir. ABD ve patron kesimi için bunlar aynı sürecin, birbirini tamamlayan unsurlarıdır.

7. Kapatma davası, AKP'yi "bitirme" davası değildir. AKP ya da başka bir isimle aynı zihniyet, belli modifikasyonlarla siyasal alanda başat olmaya devam edecektir. Tayyip Erdoğan'ın da bu süreçte harcanması mümkündür.

8. TSK ve bütün devlet kurumlarında ise yeni dönemin gereksinimlerini karşılamayan çeteciler, halk düşmanlığının yettiğini sanan darbeciler, gereğinden fazla "özerk" davranan unsurlar, çeşitli nedenlerle ABD'ye güvenmeyip başka arayışlara girenler ve gerçekten yurtsever bir çizgiye enerji verebilecek olan aktörler tasfiye edilmektedir. Bütün renkleri birleştirdiğinizde ortaya kahverengimsi bir çirkinlik çıkar. Bu özellikle tercih edilmiştir, herkes aynı kaba doldurulmuş, medya dahil olmak üzere, sistemin kritik kurumlarında yer alıp da kurtulunmak istenenler toplu olarak itibarsızlaştırılmıştır.

9. AKP'de süreci tepeden, Erdoğan'ın da üstünden yönetmeye çalışanlar vardır. TSK'nin komuta kademesi ise, operasyonun mağdurlarından değil, yöneticilerindendir. AKP ile, AKP basını ile yaşanan gerilimler özünde konum kapmak, süreçte ek avantajlar elde etmek ve inisiyatif yitirmemek kaygısının ürünüdür.

10. 1 Temmuz günü polis bir emekli orgenerali askeri lojmandan, bir diğerini orduevinden yaka paça götürmüştür. Asker için travma budur. Asker için travma buna gık çıkarılmamasıdır. Peki komuta kademesi bunca meşruiyet ve otorite kaybını neden kabullenmektedir? Kabullenmektedir, çünkü "büyük uzlaşı"ya gereksinimi vardır. Amerikancıdır, Amerikan planlarında yer almaya gereksinimi vardır. Amerikancıdır, ABD'yi sorgulayan "başıbozuk"lardan kurtulmaya ihtiyacı vardır. 1 Temmuz günü polis darbe yapmıştır ancak arkasındaki güç, bir kez daha ordudur. Özetle, yaşanan aynı zamanda bir genelkurmay darbesidir.

11. 1 Temmuz günü, darbecilik oynayan emekli paşalar TEM'de sorguya götürülürken, Başbakan Erdoğan Zonguldak'ta maden işçilerine şov yapmaktaydı. Bu mudur darbe tehlikesi? Vezir düşürülürken hamle yapmayan rezil olur. Oysa Ergenekon operasyonu kapsamında gündeme gelenler ne vezirdir ne sadrazam...

12. ABD büyük uzlaşıya zorluyor. Amerikancı orduyla Amerikancı AKP ya da BKP, fark etmez, Türkiye toplumunun üzerine bir karabasan gibi çöküyor. "Demokrasi kazanıyor"muş, "sonuna kadar gidilmeliymiş"... Bu işin sonunda militarizm var, bu işin sonunda İran'a saldırı var, bu işin sonunda...

Darbeye hayır diye yürümeye, imza toplamaya devam edin bakalım... Darbe gerçekleşti, gerçekleşiyor!

[email protected]