Ergenekon, Teori, Teslimiyet

"Kanıt istiyordunuz, işte kanıtı" diyor yandaş medya. "Aaa, bak şimdi inandım" diyor demokratı, liberali. Kanıt? İnanmak?

Türkiye'nin her tarafının silah deposu haline getirildiğini bilmiyorduk da, "kazı"dan mı öğrendik? Türkiye'nin üniformalı ve üniformasız düzen bekçilerinin ideolojik, siyasal ve ekonomik nedenlerle, hiyerarşi dahilinde ve de haricinde cinayet işlemek, provokasyon yaratmak, katliamlar gerçekleştirmek için her tür olanağa sahip olduğunu yıllardır söylememiştik de, bunu Ankara çukurlarında mı keşfettik?

İkna etmek için bunları ortaya dökeceklerse, "kolay ikna olan"lara önerim, "cıkk" yapsınlar, "bu kadarı yetmez" desinler, saçılsın ortaya mümkün olduğunca çok cinayet aleti... Gerçi, bitmez, tükenmez ama yine de biraz eksilsin, üstüne çokça "kurşun sıkan kahraman" feda edilsin, Ergenekon operasyonunun tarihsel hedeflerine ulaşmak için böyle bir "bedel" ödesinler. Ucuza ikna olunmasın yani...

Ama en güzeli, hiç ikna olunmasın!

Bombalara, suikast silahlarına değil, onlardan çok var... Askerde var, poliste var, sivil faşistlerde var... Daha günceli, devletin içindeki çekişmede bütün taraflarda illa ki var... AKP'den hoşnut olmayan kimi odakların bir değil, onlarca "kanlı" hesap yaptığından da emin olabilirsiniz. Bunların bir bölümü kontrol altındadır, bir bölümü tasfiye edilmiştir, bir bölümü saf değiştirmiştir, her şey mümkündür. Şimdi sayısız zuladan birkaçını patlatmaya karar verdiler. Gerçek mi gerçek!

Elbette gerçek! Ama bizden ikna olmamız istenen bu değil ki? Zaten bu, solun yıllarca söylediği, topluma anlatmaya çalıştığı şeydi: Bu düzen suç örgütleriyle, suç örgütlerinin halka karşı işlediği suçlarla ayakta duruyordu.

Bizden ikna olmamız istenen ise şu: AKP, kendi çıkarları için de olsa, Türkiye'deki devleti "suç" yapılanmasından, adını koyalım, "kontrgerilla örgütlenmesi"nden arındırıyor ya da en azından bu örgütlenmeyi zayıflatıyor.

İkna olmayın, kazmaya devam etsinler, daha fazlasını gözden çıkarsınlar ikna olmayın, operasyonun siyasi hedefleriyle ilintili psikolojik savaşa teslim olmayın!

Evet operasyonun siyasi hedefleri var. En tepeye "AKP karşıtlarını tasfiye etmek, etkisizleştirmek istiyorlar"ı koyamayacağımız kadar önemli siyasi hedefleri. ABD, Türkiye'de bu işe kafası yatan kesimlerle birlikte Türkiye'yi yeniden yapılandırmak, yeniden konumlandırmak istiyor. Temel hedef bu... Ondan sonrası geliyor düzen içi güç dengelerinin değişmesi, solun tasfiyesi, Kürt sorununda "Amerikancı çözüm"ün önünün açılması...

O halde önce bu hedefe dair karar verilecek. Böyle bir hedef var mı? "Yok" diyorsanız, hayırlı olsun, Ergenekon operasyonundan demokratikleşme, insan hakları ve hatta "devrim" adına sevinmeye sonuna kadar hakkınız var. Yok, böyle bir dönüştürme hedefinin olduğuna kanaat getirdiyseniz, o zaman bunun iyi mi, kötü mü olacağına karar vermeniz gerekiyor. Bu konuda nasılsa tabular yıllar önce yıkıldı, rahat olunuz! "Demokrasi ve özgürlük emperyalistlerden gelse dahi kabulümüzdür", sol adına hiç de müstehcen bir yaklaşım olarak algılanmıyor. Öyle olmuyorsa, böyle... Eğer ABD'nin Türkiye'ye demokrasi getirmeye karar verdiğini düşünüyorsanız, dışarıdan destek de verebilirsiniz bu sürece, süreci sola çekmeye de çalışabilirsiniz. Siyaset biraz da fırsatçılık değil midir? ABD ve de AKP kendi emelleri doğrultusunda bir operasyon yapıyorlar ama siz de onun yarattığı atmosferden yararlanıyorsunuz!

Artık darbe olmayacak, cinayetler işlenmeyecek, kontrgerilla kışlasından dışarı çıkamayacaksa, "enayi Amerikalılar"ın tuhaf hesaplarının ne önemi var. Hem zaten Türkiye her daim Amerikancı, NATO'cu biraz da darbesiz ve de çetesiz Amerikancılık hakim olsun...

Bunları diyebilirsiniz.

Abartıyor muyuz? Abartmıyoruz, çünkü "yandaş" basında bu operasyonun ABD ve NATO eliyle yürütüldüğünü ileri süren liberal-gerici kalemlerin sayısında ciddi bir artış var. Diyorlar ki, Gladio'yu NATO kurdu, iyi yaptı, komünizmin defteri dürüldü ama Türkiye'de bazıları NATO'nun kontrolünden çıktı, ABD'ye karşı stratejiler geliştirdiler, ortalığı karıştırdılar, meşru hükümeti devirmeye çalıştılar, bu nedenle Vaşington bunların ipini çekiyor. Bunu açıkça yazıyorlar. Kimileri ise "ya bu kadarını söylemeyelim, ABD operasyona göz yumuyor diyelim" noktasında. Herhalde solun uyunmasından korkuyorlar. Uyanan uyandı, uyanmayanlar derin devlet uykusunda!

Özetle, Ergenekon operasyonunun ABD-NATO menşeli olduğundan pek kuşku duyulmaması gerekiyor. O halde mesele, "olsuuuun" deyip dememektedir.

Eğer, bazı kirlenmiş aktörleri gözden çıkarmakla sınırlı, yani kullanım ömrü biten kadro ve mekanizmaları çöpe atmaktan ibaret bir süreç yaşansaydı, olabilirdi. Ancak Ergenekon operasyonunun siyasi kapsamı çok ama çok geniş.

Türkiye'nin dönüştürülmesinin ne anlama geldiğini sürekli açıklamaya çalışıyoruz. Geçtiğimiz sonbaharda yayınlanan "Felaketin Eşiğinde" broşüründe Türkiye'nin nasıl bu hale geldiği ve nereye götürüldüğü sorularına berrak yanıtlar verdik. Ergenekon operasyonu Türkiye'nin felakete yolculuğunu hızlandırma operasyonudur.

Ama diyelim ki, felaket filan da artık ilgi çekmiyor. Bu ülkenin patronlara ve emperyalistlere ait olduğuna ilişkin enteresan bir görüş yerleşmiş, "düzen" kavramı ile "memleket" arasındaki ayrım silikleşmiş, solcu "bana ne" türünden bir rahatlığa alışmış. O zaman konuya herkesin pek meraklı ve titiz olduğu "devrim" cephesinden bakalım. Devrim hedefinden, devrimci değerlerden...

Diyorlar ki, biz kontrgerillayı tasfiye ediyoruz. Kapitalist devlette bu olur mu? Emperyalizmin "terörle mücadele" konseptini manyaklığa taşıdığı dönemde, Türkiye'de kontrgerilla tasfiye edilecek! Peki bu zokayı yutarak nasıl devrimcilik yapılacak?

Diyorlar ki, PKK Ergenekon tarafından kuruldu, Öcalan Ergenekon üyesidir, bunlar Türkiye'yi karıştırdılar, hem siyasi hem ekonomik rant elde ettiler. İddia bu. Bu iddianın birinci dereceden muhataplarından "sevindirici gelişmeler bunlar"dan başka söz çıkmıyor. Kürt sorununun kontrgerilla icadı olduğunu ileri sürenlere "Kürtçülük" adına veya "Kürt halkıyla dayanışma" adına "sonuna kadar gidin" desteği veriliyor ve kimse bundan rahatsız değil. Demek ki ya iddiaların doğru olduğu düşünülüyor ya da bu iddialarla birlikte oluşan iklimin Kürt sorununda rahatlama yaratacağı...

Diyorlar ki, sağ ve sol diye bir şey yoktu, bu ayrımı ve kavgayı Ergenekon yarattı. Sağı da solu da destekledi, onları palazlandırdı, sokağa döktü, birbirine kırdırdı. Bu nedenle Türkiye'de sağın da solun da temelleri yoktur, hepimiz Ergenekon mağduruyuz! Tık yok. Herkes, 'benim üzerime sıçramasın da' oportünistliğinde. Hiç ses çıkarmadan devrimcilik oynanmaya devam ediliyor, ne güzel!

Sanıyorum yeterli. ABD planlarını, Avrupa Birliği fesadını boş verdik diyelim. Bu üç iddianın ne anlama geldiği fark ediliyor mu?

Evet, kontrgerillanın bir bölümü, ama başka yönlere yöneldiğinden, ama eskidiğinden, ama büyük projelere enerji olsun diye, ama sola şirin gözükmek için feda edilebilir, ederler de...

Evet, Kürt sorununun çözümsüzlüğünden yararlanıp emekçileri toplumu baskı altında tutmak ve hatta bundan kazanç elde etmek isterler, bu mümkündür ve bunu yapmışlardır da...

Evet, sağa sola provokatörler yerleştirmek, örgütler ve de örgütçükler kurmak onların işidir, bu konuda çok beceriklidirler de...

Ne var ki, toplumsal dinamikleri ve sorunları yoktan var ya da yok edemezler, o kadar kudretleri yoktur çünkü onlar da toplumsal dinamiklerin ürünüdürler.

Teori bunu söyler. AKP'ye ABD'ye bakıp bakıp bir şey anlaşılamıyorsa, o zaman işte bunu söyleyen teori imdada çağırılmalıdır. ABD'den, emperyalizmden, ve bizde AKP'den demokrasi gelmez. Geliyor gibi bir görüntü çıkıyorsa, bilin ki tehlike daha büyüktür.

Obama bütün dünyada, AKP Türkiye'de solu, ilericileri, toplumu hipnotize etmekte. Aptallaşmamak için, olup bitenlere yetişemiyorsanız, iki tane çukurdan çıkan silahlar gözünüzü kamaştırıyorsa, teoriye sığının. Yorgunluğunuz da, körlüğünüz de geçecektir.

[email protected]