Erdoğan’ın danışmanları neyi unuttu?

“Bugün dünyanın en zengin 62 kişisinin mal varlığı, toplam nüfusun yaklaşık yarısına yani 3,6 milyar insana denk ise burada bir sorun var demektir.”

Bu konuşmayı danışmanlarından hangisi hazırladı ya da bu veriyi kim “sayın başkanım, bunu da kullanırsanız cuk oturur” diyerek önüne koydu bilinmez ama büyük olasılık Erdoğan’ın tepkisi “bu doğru mu, yahu nasıl bir vicdansızlıktır, ne adaletsizliktir bu” olmuştur.

Evet büyük olasılık bu tepkiyi vermiştir çünkü dünya ölçeğinde zengin ile yoksul arasındaki devasa uçurumu gösteren veriler gerçekten de insan aklını ve vicdanını fazlasıyla zorlamaktadır.

Taşı bile yosun sarar derler.

Ancak Erdoğan’ın danışmanları Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na giderken Türkiye ile ilgili dosyaları yanlarına almayı unutmuşa benziyor. Öyle olunca Türkiye’de gelir adaletsizliğine ilişkin durumunu hatırlatma görevi yine bize düşüyor!

Belki bir sonraki Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’nda yapacağı konuşmada bunlardan da söz eder. “Kim dikti bu yüksek binaları” diye çıkıştığı gibi, “bu gelir adaletsizliği nereden çıktı” diye kürsüden sertçe seslenir ve ülkemizdeki mazlumları da sevindirir. 

Danışmanların yanlarına almayı unuttuğu dosyalarda neler mi var? 

Mesela şu: Türkiye’de en zengin yüzde birin milli gelirdeki payı yaklaşık yüzde 25’ken en yoksul yüzde 50’nin payı yüzde 14’ün altına düşmüş durumda. 

Burada bir sorun yok mu, var mı? Erdoğan ve danışmanlarının yanıtlaması gerekiyor. Birleşmiş Milletler platformunda hep dile getirilen “dünya beşten büyüktür” sözü Türkiye sınırlarından içeri giremiyor demek ki, çünkü görülüyor ki Türkiye’de bir 50’den, hatta 60’tan büyük.

Denebilir ki, AKP’nin bir suçu yok, gelir adaletsizliği uzun süredir Türkiye’nin gerçeği. Ama o zaman AKP’li yıllarda zengin-yoksul arasındaki uçurumun büyümesi nasıl açıklanacak? 

Türkiye’nin en zengin ailesinin servetinin 2.5 milyon asgari ücretlinin yıllık gelirinden daha fazla olduğu gerçeğini BM Genel Kurulu’nda dinleyecek miyiz? 

Neydi, dünya beşten büyük müydü?

Peki Türkiye Koç’tan, Şahenk’ten, Sabancı’dan, Ülker’den ve benzerlerinden büyük mü, küçük mü? 

Kuşkusuz büyük. Ama gelir dağılımına bakacak olursak tersi geçerli. Tuhaf bir durum ve Türkiye’deki tuhaflıklar ne danışmanların dosyalarına giriyor ne de Birleşmiş Milletler kürsüsünde yapılan konuşmalara yansıyor.

Bir kişi de çıkıp “Sayın Erdoğan, çok haklısınız da sizin ülkeniz gelir adaletsizliğinde üçüncü sıraya yerleşti, bronz madalya aldı, bunu nasıl açıklıyorsunuz” diyemiyor. Çünkü Birleşmiş Milletler’e üye ülkelerin neredeyse tamamı bu adaletsizliğin nedeni olan toplumsal sistemin esiri durumunda. BM’de kürsüye çıkanlar da adaletsizlik sürsün diye görev üstlenenler, o ona o diğerine atarlanıyor ve hep birlikte “tencere dibin kara, seninki benden kara” misali maçı idare ediyorlar.

Ama bilinsin ki, dünya bunların beşinden filan değil topundan daha büyüktür. 

Türkiye’de ve dünyada yüz milyonlarca, milyarlarca emekçinin sonsuza kadar dünyanın bu hallerine seyirci kalacağını sananlar varsa, şaşarım onların aklına.