Erdoğan İzmir’de...

Polisler… Her kavşakta değil, her yüz metrede bir. Gidiş yolunda, geliş yolunda… Yan yolda da, ara sokakta da… Git git bitmiyor. Nedir diye düşünürken hatırlıyorum, Tayyip İzmir’de.

“Halk” yok, kalabalık yok, sadece polis var. Binali Yıldırım ve diğer Ege adaylarını açıklayacağı spor salonunun önünde birikenlerin bayağı bir kısmı Emniyet’ten. Sonra otobüsler görüyorsunuz, civar il ve ilçelerden. İktidar partisinin lideri, Başbakan, bir salon toplantısı için tüm bölgeyi seferber etmiş belli ki.

Çünkü İzmir’de fazla gürültü çıkarmamaya, mümkün olduğunca sessizce gelip dönmeye karar vermiş.

Tuhaf değil mi? Her gittiği yerde olay yaratan bir siyasetçi, gözünü diktiği ve bir süredir başına bela olan bir kentte adayını açıklayacağı toplantının çıtasını düşük tutuyor.

Polis var, güvenlik var ama şov yok!

Belli ki Erdoğan, İzmir’de “gerilim” istemiyor. Varlığının dahi insanları provoke ettiğini ya biliyor, ya bu sefer ona açıkça söylendi, gölge etmiyor.
Stratejisi, en azından şimdilik, Binali’yi ve projelerini ileri sürmek, kendisini geriye çekmektir.

Tutar mı?

Tutacaksa bu tutar!

İzmir’in kafası karışık. İzmir’in ideolojik referansları da karışık.

İzmirli, AKP sayesinde sola kaydı ya da solcu gibi durdu. Kuşkusuz İzmir’de sol var. Ama İzmir’i asıl tanımlayan, başka hiçbir kentte olmadığı kadar, liberalizm. AKP işleri değiştirdi, yaşam tarzını “sağ”da durarak savunmayanlar sola kaymaya başladı.

İzmirli bu saatten sonra Erdoğan’ı ne kabullenir, ne affeder. Erdoğan merkezli bir itiş-kakışta AKP yerlerde sürünür. Ama İzmir’de, yoksulluk ve işsizlikten muzdarip geniş bir emekçi toplamla, İzmir’in potansiyelinin yeterince değerlendirilmediğini düşünen orta ve büyük işletme sahipleri, bunlar arasında gidip gelen ve “İzmir’in köhneleştiği”ne inanan kalabalık bir kesim var.

AKP buraya oynayacak. “Böyle de idare ederiz” diyen bir rakip karşısında AKP, “yaşam tarzı”nı ve Erdoğan’ı hatırlatacak bir seçim kampanyası tercih etmez. Tercih ederse, bilin ki umudu tamamen kesmiş!

Ancak şu anda umutlular. Nedeni basit. İzmir’i Erdoğan kemikleştirdi. Karşılarında, onu geriye çektiklerinde, dinamik bir seçim dönemi geçirecek, siyaseten ortamı gerecek bir aktör yok. Normal, tansiyonsuz bir seçimde ise projeler daha çok konuşulacak. Çoğu Binanli’nin bakanlığının projeleri…

Ve bu oyunu bozmak, sola düşecek. O projelerin gerçek anlamını, AKP gericiliğinin “asabi Tayyip”ten çok daha derinlerde durduğunu ve “çağdaş” İzmir’i solculaşmadan, emeği savunmadan korumanın imkansız olduğunu göstermek…