Ehliyetsiz Generaller

İlhan Selçuk Ergenekon soruşturması kapsamında gözaltına alınıp serbest bırakıldıktan sonra uzun saçlı, küpeli terörle mücadele polislerinden söz etmiş, emniyetin çok değiştiğini söylemişti. Bir de "İlhan abi" meselesi vardı ki, buna itiraz etmişti polis "öyle demedik" diye... Diğer gözaltına alınanlar da epey anlattılar polislerini... Şöyle nazik, şöyle kültürlü, şöyle alaycı ve bazen sert.

Ancak son sıralar bir başka önemli kurum, TSK'nin iç dünyasına ilişkin anı ve gözlemler revaçta. Soğuk Savaş döneminde Sovyetler Birliği'ndeki "iktidar kavgası"nı çoğu kez uydurarak, ballandıra ballandıra anlatan kitaplar basılırdı. "Kremlin entrikaları", "Moskova'nın dehlizlerinde" gibi adlar taşıyan bu kitaplar ucuz polisiye tadındaydı ama dekor eğlenceli olduğundan, ilgi çekerdi.

Şimdi onlar çöpe, TSK dedikoduları başucuna... "Genelkurmay koridorlarında" türünden bir başlık verebilirsiniz biriktirdiğiniz haberlere... İnce düşünmeye gerek yok derseniz, "Yıldızlar savaşı" uyabilir. Üstelik, devamı var... Her gün yeni bir bölüm!

Ne yazık ki, Amerikancı, piyasacı, gerici bir operasyon sırasında tartışılanlar bunlar. Ve bunlar, Türkiye'nin en "köklü" kurumuyla ilgili olarak anlatılıyor, hiç tepki yok. Ne tepki verilmesi gerektiğini sona saklıyorum, yalnızca küçük bir derleme yapmamız gerekiyor önce.

Bir genelkurmay başkanının bir kuvvet komutanının toplantı odasına gizli kamera yerleştirdiği iddia ediliyor. Peki o toplantı odasında ne konuşuluyor? İddiaya göre toplantı odasında darbe planları yapılıyor, genelkurmay başkanının nasıl saf dışı bırakılacağı tartışılıyor. Sonra da beraber izliyorlar görüntüleri, "darbeci paşa" mahçup oluyor. Hilmi Özkök "ben yapmam öyle şey" diyor ama bunu öyle diyor ki, öyle mi böyle mi pek anlaşılamıyor.

Tek anlaşılan, bu olaydan sonra birlikte bir süre görev yapmaya devam ettikleri.

Sonra "sefer tası"yla yemek yeme konusu... Rivayet o ki, Hilmi Özkök, karargahta çıkan yemeğe zehir konabilir diye, evinden sefer tası getiriyormuş. Hilmi Özkök her şeye bir açıklık getiriyor şu sıralar, bu konuda da aydınlandık, "yemeklere fazla yağ konuyormuş..." Şap olmasın da... Gerçi yağ da kötü, göbek yapar, bel yapar...

Sonra başka ne vardı? Generallerin birbirlerini karalamak, birbilerinin ayağını kaydırmak için internet siteleri hazırladığı... Bu da TSK'nın yeni teknolojilere uyumunu gösteriyor herhalde... Bir de, şu siteleri açıldığında fondan gelen müziği rep, tekno filan tarzı yeniden yorumlatsalar!

Ama, daha önce gündeme geldiyse bağışlayın, asıl bomba şu: "20 Ekim 2003 günü İsrail hava savunma radarları, ekranlarında yabancı bir avcı bombardıman uçağı saptadılar. Uçak hızla İsrail'e doğru hareket halindeydi. Alarm verildi. Kısa süre sonra durum anlaşıldı ve bir oh çekildi. Gelen Türk Hava Kuvvetleri komutanı idi. Yeni komutan Fırtına, İsrail'in modernize ettiği F-4 uçaklardan birine atlayıp İsrail'e gitmeye karar vermişti." Bu da Hilmi Özkök'ün Radikal'den Murat Yetkin'e anlattıkları...

OYAK meselelerini, askeri ihaleleri, derin ve karanlık ilişkileri, bunları unutmayın ama bir yana koyun... TSK üst kademesinin yine TSK'nın üst kademesindekilerin aktarımıyla görüntüsü budur.

NATO'nun ikinci ordusu, silah tekelini elinde tutan, darbeler yapan, siyasete müdahale eden, dış politikaya ağırlık koyan kurum...

Tepkiye gelince... Lafı uzatmaya gerek yok. Bu kurum, bu haliyle ABD'nin oyuncağı olur.

Daha önce değil miydi? Öyleydi... Ancak bir fark var... Fark şudur: Çok büyük tehlike arz eden bir madde taşımakta olan kamyonu durdurmak için uğraşır, kamuoyu oluşturursunuz. Ama ya bir de sürücünün ehliyetsiz olduğunu öğrenirseniz?

Ortalığı ayağa kaldırmaz mısınız?

Nükleer silahlara karşısınızdır ama bisiklete dahi binemeyen Bush'un elinde şifre dolu çantayla dolaşmasından ek rahatsızlık duyarsınız.

Böyle bir şey...

Bunların ehliyeti yok... Ehliyetsiz Amerikancılık oynayanlar mümkün olsa da yargılansa...

[email protected]