Diktatörün son numarası: Sultanahmet’ten savaş çıkarmak!

Sultanahmet patlaması ne çabuk gündemden düştü! Birkaç gündür diktatörün akademisyenlere hezeyanından başka bir şey yok ortada. Karşı bildiriler, destek imzaları, destek imzalarına destek açıklamaları, yeni bildiriler…

Diktatör buradan devam eder mi, göreceğiz. Son yaşananlar Kürt sorununda çok hızlı bir biçimde yeni kartların açılacağını ileri sürenleri doğruluyor kanımca. Baskın Oran tarafından açıklanan “ikinci bildiri” de…

Erdoğan’ın eli Kürt sorununda o kadar da güçlü değil ve bunu kendi de biliyor. Yeni manevralar bekleyebilirsiniz kendisinden!

Bense Sultanahmet’e dönmek ve arada kaynayan çok önemli bir gelişmeye dikkat çekmek istiyorum.

Patlamadan sonra Davutoğlu Türk Ordusu’nun IŞİD mevzilerine 500 top atışı ile saldırdığını açıklamıştı. Bunu hemen bütün yayın organları verdi. Üstüne Amerikalılar da “Türkiye mükemmel vurdu” türünden laflar ettiler. Yani IŞİD’i korumakla ya da onunla yeterince mücadele etmemekle suçlanan AKP hükümeti, kızmış ve kararlı bir adım atmıştı!

Ancak pek önemsenmeyen bir ayrıntısı vardı Davutoğlu’nun açıklamasının. Başbakan, Türkiye’nin gerektiğinde IŞİD mevzilerini havadan bombalayacağını söylüyordu. Rusya’ya “ya IŞİD’e odaklan ya da bize karışma” demekteydi.

Böylece Rus uçağını düşürdükten sonra, Türkiye ilk kez Suriye hava sahasına girmeyi konu etmiş oluyordu.

Kaynayan mesele tam da buydu. Her gün Suriye konusunda yeni bir provokasyon girişiminde bulunan hükümet, bu kez Sultanahmet saldırısının atmosferinden yararlanarak daha önce pek yapmadığı bir şeyi yapıyor IŞİD’le mücadele adına inisiyatif almaya çalışıyordu.

ABD’den “IŞİD’a karşı askeri operasyonlarınızdan memnunuz ama faaliyetleriniz hakkında önceden haber vermelisiniz” mesajı tam bu sırada geldi. Erdoğan’ın niyetini doğal olarak anlamışlardı ve yine doğal olarak tereddüt ediyorlardı.

Çünkü Türkiye’nin sınır bölgesinde giderek daralan IŞİD bölgesine yönelik bir kara harekatının çok ciddi sonuçları olacağını herkes biliyordu. Şam yönetimi de, YPG de bunu kabul etmeyeceklerini söylemekteydi. Rusya ise Suriye hava sahasına girecek Türk uçaklarını düşüreceğini açıkça ilan etmişti.

Ancak kabul etmek gerekiyor ki, IŞİD’çileri bombalamak için havalanan bir uçağa müdahale etmek Rusya için sanıldığı kadar kolay değil.  

Erdoğan Sultanahmet patlamasından sonra üzerindeki IŞİD gölgesini daha az hissediyor, çünkü artık IŞİD ona zarar veriyor, o da IŞİD’e… Davutoğlu “200 tanesini öldürdük” diyordu. ABD’den de onay gecikmiyordu: “Çok güzel öldürdüler”.

“Kanalizasyon patladı” demiştim hemen ertesi günkü yazımda, işte orada ellerini yıkıyorlar!

Böylece Suriye denklemine yeniden dahil olmak için eline bir fırsat geçiyor diktatörün. Ve belki savaşı tırmandırmak için… IŞİD’le mücadele bahanesiyle Rusya ile karşı karşıya gelen, daha doğrusu ABD ile Rusya’yı karşı karşıya getiren bir Türkiye!

O yazıda canlı bombanın Suudi Arabistan bağlantısı üzerinde durmuş ve Türkiye ile Suudi Arabistan’ın kader ortaklığına işaret etmiştim. Saldırgana odaklanmak doğruydu, saldırganın ülkesiyle ilgili kestirimlerde ise yanlış yere odaklanıp asıl ilginçliği atladım.

Canlı bombanın kimliği hemen açıklanıyordu. Bu normal değildi. Saldırının IŞİD’in işi olduğu da kısa süre sonra ilan ediliyordu. Bu hiç normal değildi. Ertesi gün Yeni Şafak, saldırganın ailesini buluyor ve de IŞİD’ciye dair ayrıntılı bir öykü yayınlıyordu. Her şeyi sahte Yeni Şafak’tan beklenen bir davranış değildi.

Neden sonra Almanlar “saldırganın kimliği belli değil” diye düzeltme ihtiyacı duydular.

Ama Erdoğan’ın acelesi vardı besbelli. 

Her ne olursa olsun, IŞİD işbirlikçisi yaftasını üzerinden atmak için Sultanahmet saldırısını iyi değerlendirdi. Dahası Suriye görüşmeleri öncesinde kapsamlı bir provokasyon için en azından zemin yakalamış oldu. Zaten sınırın Suriye tarafında IŞİD dışındaki cihadcıları eğitmek için ABD’ye bir öneri götürülmesi de aynı günlere denk geliyordu. Özetle Türkiye, Rusya’nın ilan ettiği Suriye yasağını her ne pahasına olursa olsun delmeye çalışıyordu.

Ya da Erdoğan ve ekibinin bekası için savaş çıkarmaya!