Bunları kim hortlatıyor?

Kemal Okuyan'ın “Bunları kim hortlatıyor? başlıklı yazısı 10 Mayıs 2013 Cuma tarihli soL Gazetesi'nde yayımlanmıştır.

Dün Moskova başta olmak üzere, Rusya’nın birçok kentinde İkinci Dünya Savaşı’nda Sovyetler Birliği’nin faşizme karşı zaferinin 68. yıldönümünde resmi törenler düzenlendi. Törenler giderek daha yapmacık ve “emperyal” hale geliyor, katılan savaş gazisi Kızıl Ordu askerleri ve partizanlarının sayısı azalıyor. Ve Putin ne yaparsa yapsın, faşizmin özünde antikomünizm olduğu gerçeğinden kurtulamıyor Zafer Günü kutlamalarını “milliyetçi” bir atmosfere çekmeye kalktıkça, başı daha çok belaya giriyor.

Kiminle mi?

Çağdaş Nazilerle!

Nazi artıkları, artık hemen bütün Avrupa ülkelerinde meşrulaşmış durumda. Örnek olsun dün Moskova’da Kızıl Ordu’nun zaferi kutlanırken, eski Sovyet cumhuriyetlerinden Letonya’nın başkenti Riga’da matem vardı. SS birliklerinde görev yapanlardan sağ kalanlar ve onların destekçileri Nazi sembolleriyle saatlerce yürüdü, “şehit düşen” arkadaşlarını yad etti.

Bunların önü açılıyor. Birinci neden, antikomünizm elbette… Emperyalist Avrupa, düzen karşıtı hareketlerin en köklü ve önü açık olanına karşı elini güçlü tutmak istiyor. Tıpkı Putin gibi…

Nazilerin meşrulaştırılmasının bir diğer nedeni, göçmen topluluklarını baskılamak ve emek hareketini bölmek. Yani, milliyetçilik silahını kullanılabilir durumda tutmak. Buna Putin’in de bir itirazı yok. Üstelik, milliyetçiliğin milliyetçilik doğurduğunu, kendi iktidarı için de milliyetçiliğin canlı tutulması gerektiğini biliyor Rusya Fedreasyonu Devlet Başkanı.

Ancak emperyalist Avrupa’nın Nazi düşkünlüğünün bir nedeni var ki, o Putin’in de başını ağrıtıyor: Sovyetler Birliği’nin tarihsel meşruiyetinin yok edilmesi!

Evet, bugünkü Rusya, Sovyetler Birliği’nin bir karşıdevrim sonucu yıkılması üzerine, onun reddi olarak kuruldu. Ama aynı Rusya, Sovyetler Birliği’nin mirasının üzerine de çöreklendi. Bugünkü tartışmalı sınırlar, İkinci Dünya Savaşı’nda milyonlarca insanın kanıyla çizildi. Rusya’nın BM’deki veto yetkisi bile Sovyet döneminin ürünü. Putin istediği konularda Sovyet mirasını yok saymakta, istediği konularda o mirası yan cebine koymakta.

İşin gerçeği, bugün Rusya’da Sovyet dönemini bütünüyle inkara kalkan bir siyasetçi bir saat olsun koltuğunda oturamaz. Putin bunu çok iyi bildiği için, son derece pragmatik bir yaklaşım sergiliyor yakın tarihe ilişkin.

Ustalığına rağmen giderek daha fazla sıkışıyor. Antikomünizme ihtiyacı var, öte yandan Sovyetlerin meşruluğuna da…
Zor iş. Çünkü faşizm antikomünizmdir her şeyden önce!

Avrupa’da milliyetçi faşist partilerin toplumsal tabanlarının genişlemesi ile Nazi artıklarına daha fazla göz yumulması, iç içe geçen, birbirini besleyen farklı olgulardır.

Nazi ideolojisinin yasallaştırılıp olağanlaştırılması, geçtiğimiz 20 yıl boyunca komünizmi kıtada “suç” haline getirme girişimlerinin başarısızlığa uğramasının ardından emperyalizmin devreye soktuğu yeni bir projedir. Komünizm varsa faşizm de olacak! Al birini vur ötekine denecek! Hitler kahrolacaksa Stalin de lanetlenecek!

Bu da püskürtülecektir. Antisovyetizm ve antikomünizmin gücü Nazizmin ayağa kalkmasına yetmeyecektir.
İnsanlık o kadar da çürümedi.

Merak eden, dün Moskova’da göğüslerinde kızıl yıldızlı madalyalarla yürüyen seksenlik delikanlı ve genç kızlarla, Riga’da demir haç nişanlı hortlakların bakışlarını karşılaştırır.

İyi olan, aydınlığı arayan, mutlaka kazanacaktır!