Alternatif…

Hükümet düşürse ne olacak? Yerine ne konacak? AKP zihniyeti AKP'siz devam mı edecek? Şu anda tek gerçek seçenek CHP değil mi?

Böyle gidiyor…

Sorular doğal, meşru. Ne denebilir ki? Elbette hükümet ya da iktidar boşluğunu birileri dolduracak. Ama ne?

Sorular doğal. Ancak yanıt verirken, toplumsal ve siyasal süreçlerin mekanik tanımların içine asla sokulamayacağını hatırlamak gerekiyor.

“Alternatif yoksa hükümet istifa sloganı anlamsız" diyene de rastlamıştık Haziran Direnişi'nde. Mekaniklik tam da bu. Oysa halkın ayağa kalkışı, her tür hesabın ötesine geçen bir toplumsal dinamiğe işaret etmiyor muydu? Mükemmel formüller, eksiksiz hazırlıklar, önceden planlanmış bir saflaşma çizgisi ile yürümüyor siyaset. Siyaset kesintili, sıçramalı bir düzlem. Böyle olduğu için, yani çok değişken olduğu için ilkeli, tutarlı siyaset gerekir demiyor muyuz sol için?

Bir hareket gerçekse alternatif yaratır ya da örtülü bir alternatifi güçlendirir. Hem de kısa sürede. "Hükümet istifa" sloganı akla hemen gelen alternatiflerden hiçbirini işaret etmedi. Demek ki, bugün gerçek sanılan hiçbir alternatifin toplumda bir karşılığı yok. Bu hem kaygı hem de umut verici. Halk somut, elle tutulur, acil bir iktidar alternatifi olmasa bile "hükümet istifa" talebini yükselterek sürecin zorluklarına hazır olduğunu gösterdi.

Alternatif, bu kararlılıkla ete kemiğe bürünecek. Yıllar almaz. Bir toplumsal hareket yoğun bir hesaplaşma sırasında, başka türlü onlarca yıl alacak bir dönüşüm ya da sıçramaya imza atabilir. Önemli olan o toplumsal harekete ruhunu veren ideolojik ve siyasal kodlarla uyumlu bir programın kendini hissettirmesi.

Bu anlamda "alternatif yok ki"den korkmamak gerekiyor. Gerçek bir alternatif on yılda yaratılmaz zaten. Hem AKP hükümeti ile hesaplaşma hemen bitmeyecek, belli zaman alacak. Bu zaman diliminde hareket biçim değiştirecek, bir noktadan sonra kendini daha tanımlı mecralarda ifade etmeye başlayacak. Birkaç kez ısrarla, hareketi erken tasnif etmeye, daraltmaya dönük girişimlerden uzak durulması gerektiğini yazmıştım. Evet, Haziran Direnişi erken bir daralma ya da ayrışmaya uğramamalı. Bu çoğulculuk, hoşgörü vb. kavramlarla anlatılabilecek bir istek değil. Mesele şu ki, hareketin henüz alternatif üretmek konusundaki sıkıntılarını telafi eden bir kapsayıcılığı ve genişliği var. Bu herkesin çıkarına.

Bir yandan da Türkiye, AKP karşıtlığı ekseninde bir hegemonya mücadelesine tanık oluyor. Bu engellenemez, engellemeye kalkmak tuhaf. Siyasi örgütlenmelere en uzak, düşman unsurlar bile, kendilerince bu hegemonya mücadelesinin parçası.

Önümüzdeki dönem, halkın ayağa kalkış ruhuyla örtüşen, onunla doğal olarak rezonans tutturan ama aynı zamanda hareketi alternatifsizlikten çıkarma iradesini taşıyan bir çizgi ağırlığını koyacaktır. Bu da engellenemez.

Hareketin ruhunda aydınlanmacılık var dedik, bununla örtüşmeyenin şansı yok. Hareket, Suriye'ye karşı düşmanlığı benimsemiyor, ruhu böyle dedik bununla örtüşemeyenin, örneğin emperyalist müdahaleye "olur" diyen Kılıçdaroğlu'nun şansı yok.

Böyle devam edebiliriz…

Artık kısa zaman aralıklarında büyük siyasal ve ideolojijk yer değiştirmelere alışılması gerek. Önümüzdeki dönem "ekonomi"deki kırılmaların Haziran Direnişi ruhuna yeni ve daha tayin edici unsurlar ekleyeceğini de hatırlatalım.

Bugün sürmekte olan mücadele ve bu mücadelede elde edilecek her mevzi, alternatifi güçlendirme işlemine de yardımcı olacaktır. Hareketin dışında bir yerlerde alternatif hazırlamak, masa başı hesaplarıyla iktidar modelleri icat etmek işe yaramaz. Bugün alternatif vardır ve bu hareketin içinde, tam da içinde güçlenecektir.