AKP neden nazlanıyor?

AKP hükümeti, Obama’nın 10 Eylül’de açıkladığı “IŞİD’le mücadele eylem planı”na katılımda ikircikli tutum alıyor. Belli ki heyetler gelecek-gidecek, sıkı pazarlık yapılacak.

Medya, Ankara’nın en çok IŞİD’in Musul Başkonsolosluğu’nda aldığı rehineleri öldürmesinden kaygı duyduğunu, ABD’nin oluşturacağı koalisyonda aktif rol üstlenmeyi bu nedenle tercih etmediğini yazıyor.

2015 Genel Seçimleri öncesinde “İslamcı Terör”ün gizlenemeyecek sonuçlarıyla karşı karşıya kalmak AKP’yi elbette üzer. Dolayısıyla rehinelerle ilgili çekince ilk bakışta akla yatkın geliyor.

Ancak IŞİD, AKP açısından “muamma” bir örgüt değil. Irak ve Suriye’de hangi kaynaklardan beslendiği, hangi nedenlerle bugün önemli bir güç haline geldiği sır olamaz. Birlikte yatıp kalktılar. Bu “güzide” topluluğun yaratılmasında ABD ve Türkiye’nin katkısını Davutoğlu bilmeyecek de kim bilecek!

49 kişinin IŞİD’in elinde tutulmasından, IŞİD’in önemli askeri hamlelerine varıncaya kadar, birçok adımın yalnızca örgütün karar mekanizmalarında bağlanıp, hayata geçirilmediği Ankara’dakiler için çok net.

Net olmayan, bir sonraki hamlenin ayrıntıları. IŞİD’in nerede ve ne kadar bağımsız hareket ettiğini kimse kestiremez.

Bu tabloda, Türkiye’nin oluşturulmak istenen koalisyona katılmadaki isteksizliğini ödüllendirmek için rehinelerin serbest bırakılması ya da onların yaşamlarına ilişkin güvence verilmesi kadar, Türkiye’yi harekete geçmeye zorlamak için tersi bir hamlenin gelmesi de olasıdır.

AKP hükümeti bu kadarını düşünür.

Davutoğlu’nun “savaş kabinesi”nin işi ağırdan almasının başka nedenleri var. Konu IŞİD değil, bölgenin yeniden yapılandırılması. Ankara ABD’nin IŞİD hamlesine hazırlıksız yakalandı, bu çok açık. AKP açısından fırsatlar ve riskler barındıran bu yeni tablo, bölge politikasının hemen tüm unsurlarında revizyon gerektirdiği gibi, bunları uyumlu hale getiren bir stratejinin oluşturulmasını da zorunlu kılıyor.

Kolay değil.

Her şeyden önce IŞİD’le mücadele, Kürt sorununda AKP’nin inisiyatif kaybetmesine neden oldu. Erdoğan ve arkadaşları, hem Türkiye hem Suriye hem de Irak’taki Kürt aktörlerle ilişki kurmada öne çıkmak, Kürt oluşumları kendilerine mahkum etmek, havuç-sopa politikasıyla süreci kontrol altında tutmak ister. Oysa şu anda toplam olarak Kürt siyaseti sahadaki tüm aktörlerle birinci dereceden temas halindedir ve Ankara’nın moderatörlüğüne gereksinmemektedir. Türkiye içinde IŞİD’le mücadelenin parçası olarak PKK’ye dönük tepkilerin azalması ve AKP üzerindeki “milliyetçi” kamuoyu baskısını hafiflemesi beklense bile, AKP için inisiyatif kaybı kabul edilebilir bir gelişme değildir.

Koalisyona katılım konusunda tereddüt edilmesinin bir nedeni budur. İşin gerçeği, Kürt unsurlar da Türkiye’nin IŞİD’le mücadeleye aktif katılımını istememektedir. Tıpkı, Irak’ın işgalinde olduğu gibi…

Alışverişçi zihniyeti de önemsemek gerek! AKP’nin bu tür başlıklarda pazarlığı ifrada vardırdığını biliyoruz. Ekonomik, askeri, siyasi kazanımlar elde etmek için Türkiye’nin işi ağırdan alacağı açık. Ancak bir konu Erdoğan-Davutoğlu ikilisi için yaşamsal öneme sahip: Suriye’nin geleceği.

Bu bir kan davası. Geçen yıl, Suriye’deki dengelerin Esad lehine değişmesi, içeride Gezi’ye toslayan Erdoğan’ın neredeyse sonunu getiriyordu. AKP, IŞİD’in kaynağında Esad rejimi olduğunu ileri sürüyor. Hem otorite boşluğu anlamında hem de yönetime karşı mücadelede bu örgütlerin ortaya çıkmasının kaçınılmaz ve meşru görülmesi gerektiği anlamında… IŞİD’le mücadele edilecekse, Esad indirilecek!

AKP’nin felsefesi bu. ABD’nin stratejisi ise bu başlıkta belirsiz. Esad’ın üzerindeki baskıyı artırmak ile onu devre dışı brakmak aynı şey değil.

Son olarak, İslamcı terör örgütleriyle bağ konusunda ABD ile Türkiye arasında bir fark olduğunu unutmayalım. Bu örgütleri operasyonel unsur olarak kullanma, yani “teknik” bir olgu olarak görme alışkanlığı bütün devletlerde var. Fark burada değil. Fark ideolojik bağlarda. ABD’yi İslamcı hareketlere bağlayan, öteden beri antikomünizm ve genel hatlarıyla gericilik. Oysa AKP Sünni fanatizmiyle, daha derinden bir aşkla bağlanmış durumda bu hareketlere. Anlayacağınız, teknik boyutuyla IŞİD AKP için de “kullan at”a indirgenebilse de, ideolojik açıdan aynısı söylenemez.

Başka zorluklardan da söz edilebilir. Örneğin Almanya ve Rusya’nın içinde olduğu karmaşık dengelerden. AKP ince hesap yapmak zorunda. Göreceğiz…

Seyretmeyeceğiz.

Bu kirli ve kanlı oyunun bozulması, boynumuzun borcudur.