ABD Darbecileri Harcar mı? KEMAL OKUYAN

Askeri darbelerle yüzünü sola dönen, en azından emperyalist ülkelerin tasarımlarının belli ölçülerde dışına çıkan ülkeler oldu geçmişte... Çağdaş sınıf mücadeleleri için yeterli kuvvetin oluşmadığı örneklerdi genellikle bunlar. Cuntanın ilericisi olur mu sorusuna yanıttır bu olur, olmuştur.

Ancak bizim için darbeler Amerikancıdır. Türkiye'de öyledir, önemsememiz gereken örneklerde de öyledir. İlerici bir cuntanın oluşması teorik olarak mümkündür de, bizimkisi gibi ülkelerde sınıf çelişkileri böyle bir cuntaya iktidar yolunu açmayacak kadar gelişkindir.

Bu nedenle hiç tereddüt etmeden vurgulanmalı, Türkiye'de başarılı bir askeri darbe kesinlikle Amerikancı olabilir, sermaye egemenliğinin bekası için gerçekleşebilir. İşçi sınıfının, solun hareket alanını radikal biçimde kısıtladıkları ve olduğu kadarıyla burjuva demokratik kurumları baskılayıp, bir bölümünü dağıttıkları oranda, Amerikancı ve piyasacı askeri darbeler, aynı zamanda karşı devrimcidir de.

Bu girişten sonra darbe efsaneleri üzerine bazı notlar düşelim.

İstisnalar olduğunu söylemiştim ama onları bir kenara koyalım ve askeri darbelerin Amerikancı karakterinin altını çizelim. Ve son 50 yılda, Amerikancılığı en bariz, en açık iki önemli askeri darbeden birisinin ülkemizde gerçekleştiğini hatırlayalım. 12 Eylül'den söz ediyoruz. Diğeri daha önemsiz değildir. Şili'de Allende'nin halkçı iktidarını 1973'te deviren Augusto Pinochet'nin kurduğu düzen, kendi bölgesinde en az bizim cunta kadar ağır hasar yaratmıştır. Daha acımasızdır da...

Faşist diktatörler arasında cellatlık karşılaştırması yapacak değiliz. İkisi de genelkurmay başkanıydı, ikisi de uzun yaşadı, biri hâlâ yaşıyor. İkisine de dokunulamadı, birine hiç, ötekine ise hak ettiği ölçüde...

Bu iki önemli örnek ve diğerleri faşist diktatörlerin hep asker olacağına dair bir kanaat yaratmakta. Oysa Portekiz'in baş belası diktatörü Salazar bir hukukçudur. Başkaları da vardır. Faşist ille asker olacak değil, sivilden de namlı diktatörler çıkmaktadır.

Bir diğer efsane ise, ABD'nin kendi adamlarını harcamayacağıdır. Gerekirse harcar. Harcamıştır da... Sovyetler Birliği'nde Garbaçov ekibinin çözücü girişimlerinin sonuç alabileceğini gördüğü andan itibaren, ABD yönetimi "kötü çocukların" ayak altında dolaşmasını engellemeye çalıştılar. Çocuklar anti-komünizm ve Sovyet düşmanlığı için yetiştirilmişlerdi, o halde Sovyetleri tahrik edip, Garbaçov'un işini zorlaştırmamak gerekiyordu.

Darbelerden uzak durmaya, darbecileri emekli etmeye başladılar. NATO'cu çetelere çeki düzen verildi, uslanmaz ve aşırı kirli unsurlar tasfiye edildi. Birçok ülkede "temiz eller" operasyonları ABD talimatı ve yönlendirmsiyle gerçekleşti.

ABD adamlarını harcadı. En iyi, en seçkinlerini bile zora sokmaktan çekinmedi. Pinochet, büyük hizmetlerde bulunmuştu ama İspanya'da başlayan yargılama sürecinin kritik evresinde kanlı diktatörün Amerika'daki gizli banka hesaplarının dökümü açıklandı. Silah arkadaşlarına aleyhinde tanıklık etmesi konusunda işaret verildi.

ABD gerektiğinde adamlarını harcar. Egemendir, süper güçtür, başkalarını ve en başta uşaklarını sümük gibi görür.

Darbecileri başa getirir, sonra onları geri çeker, bütün kiri onlara atar... Bunlar olabilir...

Şimdi ise darbeyle değil "demokrasi"yle vuruyorlar. Bir dizi nedeni var. Sovyetler'in çözülüşünde bunun mümkün olduğunu gördüler bir kere... Sonra toplumları yeterince çürüttüler. Örneklerimizden gidelim, zalimler zalimi Pinochet, Kenan Evren, halk bunlara onay verdi, kim ne derse desin... Daha kibarlarına, "demokrat" piyasacılara neden sahip çıkmasın "halk"?

Sonra "güçlü" devlet olmadan yapamayan askeri diktatörlükler, doğal olarak ulus devletin tahkim edilmesi anlamına geliyordu. Bu tür aktörler eliyle birçok ülkenin eli kuvvetlenmiş, pazarlık gücü artmıştı.

Piyasa diktatörlüğünün karşısına piyasa demokrasisini koyarak devletlerin hareket alanını daraltmak mümkün ve gerekliydi.

Tercihleri bu doğrultuda... Bugün Türkiye'de olanları analiz ederken, darbelere ilişkin bu notları hesaba katmak gerekiyor.

Peki tavrımız ne olacak? AKP'ye karşı çıkmanın darbecilik olarak görüldüğü bu tuhaf dönemde, eli kanlı çetecilere, zalim diktatörlere sol nasıl tavır alacak? Bunun yanıtı, pazartesiye... Neden mi? Ne olur ne olmaz... 7 Temmuz'da darbe olacakmış... Bir duruma bakalım, sonra yazalım!